9. Bölüm - Acıyı Yaşamak

87 22 323
                                    

Bazı acılar vardır. Yaşanması güçtür. Yaşarsan, güçlüsündür. Önce acıyı yaşarsın, sonra acıyla yaşamayı öğrenirsin. Aynı gibi dururlar ama hayır. Acıyı yaşamak, acıyla yaşamaktan daha zordur. Acıyı yaşatmaksa, bambaşkadır.


Yüksek bir binadan aşağı bakmak gibi. Sonunu göremediğin bir yola başlamak gibi. Birini sevmek gibi. Sevdiklerin acı çekiyorsa, acıyı yaşarsın. Ama sevdiklerine acı çektiren sensen acı, seninle doğmuştur. Güçlü müdür insan, bunlara rağmen yaşarsa? Sahi, güçlü müdür insan?


Acıyı yaşatan bendim, yaşayan onlardı. Ruhum sökülüyordu. Bu bambaşkaydı.


******


"İclal İlhanlı. Ata Erdinç'i öldürmeye teşebbüs suçundan sizi tutukluyorum."


"O iyi mi?" diye bağırdım etraftakilere, bileklerime geçirilen kelepçeye rağmen. Kimse cevap vermedi. Ağlayarak haykırdım bu sefer, canım sökülürcesine. "O iyi mi? Ata yaşıyor mu?"


Garipsediler önce. "Durumu kritik. Çok kan kaybetmiş. Hastaneye götürülüyor."


"Ben yapmadım! Yemin ederim, ben yapmadım!" dedim, beni yerden kaldırıp depodan çıkartan polise. Yüzüme bakmadan "Hep böyle söylerler." dedi. Arabaya bindirip kapıyı üstüme çekti. Konuşamadım, ağlamaya devam ettim. Ruhumun acısı canımı almak istercesine çoğalıyordu. "Ben yapmadım." diye sayıklamaya başladım. İleri geri sallanırken ön koltuktaki polis bana döndü. "Kendinize gelin. Emniyette ifadeniz alınacak."


"Ben yapmadım!" diye bağırdım. "Başkasıydı, benim üstüme yıkıyorlar. Ata uyandığında o da söyleyecek size. Ben suçsuzum. Ata'yı görmek istiyorum!"


"Uyanırsa söyler." diyerek önüne dönen polisi umursamadım. Uyanacaktı. Şimdi gidemezdi.


*******


Emniyete geçtik. Ensemdeki yaranın ciddiyetine bakıp beni sorgu odasına kapattıklarından beri, sessizce ağlıyordum. Kuruyan her damla yaşım ardından gelenle bir olup yüzümü yakıyordu. Ağzımdan bulaşan kanlar her yerime iz bırakmıştı. Yıkamama izin bile vermemişlerdi. Kanın keskin kokusu gözlerimin önüne Ata'nın bıçaklandığı anı getirirken, delirmemek için sayıklıyordum. "Yaşayacak."


Yaşamak zorunda.


Cihangir, birini daha alamayacak benden.


Kapı sesiyle başımı hızla kaldırdım. Üç kişi içeri girdi. İkisi kapının eşiğinde dururken biri yanıma gelerek kelepçelerimi açtı. Ben açıp gitmesini beklerken o kelepçeyi yere düşürdü ve yanıma eğildi. Bu sırada fısıldayışını duydum. "Eğer tek kelime edersen Sancaklı'da ölür."


Gözlerim onda sabitlenirken ayağı kalktı. Buraya kadar girmişlerdi. Emniyetin içine kadar. Sancaklı'da mı onlardaydı? Bu nasıl olur?


Adam bana son kez bakıp dışarı çıktı. Bense yüzünü ezberlemek için gözlerimi kapattım ve zihnimde tekrar tekrar canlandırdım.

SIRADAKİ KİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin