4. Bölüm - İntikam

137 25 286
                                    

Karanlık bir oda da oturuyordum. Zifiriydi. Karşımda bir çift göz vardı ama kime ait olduğunu çözemiyordum. Ayağa kalkmaya çalıştım. Başaramadım. Korkuyla "Neler oluyor? Kimsin sen?" diye sordum. Cevap alamadım. Yanaklarımdan akan yaşları hissediyordum. Bağırdım ama sesimi duyan olmadı. Bakışları hala üzerimdeyken bir ses duydum. "Neden yaşıyorsun?"

Nefesimi toplamaya çalışırken şaşkınca sordum. "Ne?"

"Neden yaşıyorsun, İclal?"

"Neler oluyor? Bırak beni. Gitmek istiyorum."

"Gidemezsin. Henüz çok erken. Neden yaşadığını hatırla." derken sesi kulaklarımı çınlattı. Ben neden yaşıyordum?

Karanlığı delen çığlığım öfkemden güç alırken bağırdım.


"İntikam!"



****


Kabus dolu uykularımdan acıyla uyandım. Nerede olduğumu sorgularken zihnim parçaları önüme sundu. Sırtımdaki kurşun yarası kendini hatırlattı. Hastane odasındaydım. Odaya giren doktorlarla gözlerimi kapattım. Cevap veremeyecek kadar yorgun hissediyordum.


Kendi aralarında anlamadığım şeyler konuştular. Ardından odadan çıkarak beni yalnız bıraktılar. Gözlerimi aralarken içine hapsolduğum kabusu düşündüm. İntikamım için yaşıyordum. Fakat bu yaptığımla ölebilirdim. İntikamımı almadan ölmek istemiyordum ama etrafımda aptalca şeyler oluyordu ve ben bunları kabullenemiyordum. Ölüm adeta ayağıma değen toprak gibiydi. Her an, her yerde benimleydi ve ne yaparsam yapayım bundan kaçamıyordum.


Odanın kapısı açıldı. Sancaklı sessizce içeri girerken uyuduğumu düşünüyor olmalıydı. Bakışları beni bulmadan yavaşça yanıma yaklaştı ve elimdeki seruma baktı. Ardından onu takip eden gözlerimle karşılaştı ve "Uyanmışsın." diyerek derin bir nefes aldı. Rahatlamıştı. Sonuçta onun için canımı hiçe saymıştım.


İntikamımdan başka hiçbir şey için harcamamam gereken canımı.


Ama pişman değildim. Yine olsa yine ona bir şey olmasına izin vermezdim çünkü biliyordum. O da aynı benim gibi intikam ateşiyle yanıp tutuşuyordu.

Benim ardımdan intikamım için savaşırdı. Şu iki günde bunu anlamıştım.



"Evet, bir kaç dakika oldu." diyerek doğrulmaya çalıştım. Acıyla sızlanırken Sancaklı'nın yardımıyla doğruldum ve sırtımı yasladım. "Bir şey bulabildiniz mi?" diye sorarken kaç saattir bu halde olduğumu düşündüm. Sancaklı'nın üzerindeki kıyafetler vurulmamdan öncekilerle aynı değildi.

Belki sadece bir gece geçmiştir.


"Evet, ama bunları sen ayaklandığında konuşacağız. Şimdilik sadece dinlenmene bak." diyerek bir bardağa su doldurdu ve bana uzattı.


"Teşekkürler." diyerek aylardır su değmemiş gibi kuruyan boğazımı ıslattım. Bardağı ona geri verirken "Kaç saattir uyuyorum?" diye sordum. Sancaklı'nın bakışları ben hariç her yerde dolanmaya başladı. "Düşünme bunları."

Tavrı karşısında kaşlarım çatıldı. "Cevap verin lütfen."

Yorgun bakışları beni buldu. Ardından kısık bir sesle cevap verdi. "Bir haftadır."



Şaşkınlık zihnimi kapladı. Çınlayan kulaklarım etraftan soyutlanmama sebep olurken ellerimi kulaklarıma dayadım ve keskin acıyla inledim. Bir haftadır uyuyor muydum? Bedenim uykusuz bıraktığım günlerin intikamını mı almıştı benden?


SIRADAKİ KİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin