●1.Bölüm●

11.7K 536 53
                                    

Medya - Ilca

Merhaba, hikaye daha taptaze. Umarım beğenirsiniz...

Saçlarım rüzgâra ayak uydururken denizin dalgası kulağımı dolduruyordu. Rüzgar sert bir şekilde bedenime vuruyordu. Uçurumun kıyısına umutsuzca oturdum. Dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafında birleştirdim. Bu geceye son vedamdı. Kayalıklara şiddetle çarpan denize, deli gibi esen rüzgara, kuşlara ve en çokta kendime. Ben böyle olmayı seçmedim. Kim isterdi ki?

Artık daha fazla yapamayacağım. Kaldıramıyorum bu hayatı. Göğüs geremiyorum olanlara. Gözümden akan yaşlarımı serbest bıraktım. Bu son ağlayışımdı. Gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Yıldızlarda kaybolmayı istedim. Kayan yıldız gibi hayatım kaydı...

Aslında annemi geride bırakmak istemiyorum ama kendimi taşıyamıyorum. "Üzgünüm anne, yapamıyorum..." Diye mırıldandım, gökyüzüne. Kendimi tükenmiş gibi hissediyorum. Yaşamaya değer yaşantım yok. Gerçekten yaşamaya devam etmek için bir nedenim de yok. Bu hep böyle mi devam edecek? Hayır, etmeyecek. Bugün kafamın içindeki sorunları bitireceğim. Artık babamdan şiddet görmeyeceğim. Geçimsizlik yaşamayacağım. Mutsuz rutin bir hayatın kuklası olmayacağım. Bedenim ruhumla beraber yok oluyordu. Artık huzura kavuşacağım. Artık kendimi değersiz hissetmeyeceğim. Zamanla hiç olurken, hiç fark edilmedim. Böyle yaşamaktansa ölüm kurtuluş olacak.

Bir yanım 'Anne!' derken bir yanım 'Geride bırak her şeyi mutlu olacaksın.' Diyordu. Ayağa kalktım. Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına yerleştirip uçuruma baktım. Ölüm huzur verecek miydi? Her şey son bulacak mıydı? Hıçkırıklarımın arasından dudaklarımı araladım.

"Uzun bir uykuya dalacaksın Ilca... Mutlu ve huzurlu..."

Anneni mi bırakacaksın? Sahiden öylece çekip gidecek misin? Ilca bunun geri dönüşü olmayabilir. Kafamın içinde bir ses beni durdurmaya çalışıyordu.

Gözyaşlarım yanağımdan saliseler içinde kaybolurken kafamın içindeki sese yanıt verdim. "Annemi bırakmıyorum, ben kendimi bırakıyorum."

Yanılıyorsun, sen anneni bırakıyorsun. Böyle son verebilir misin? Kafamın içindeki ses beni oyalıyordu! Elimi saçlarımın arasına geçirdim. Delirmek üzereydim. Kafamın içinde ki sesle tartışacak kadar kafayı yemiştim.

"Benim kimseyi bıraktığım yok. Bu da son bulacak."

Ablan gibi kaçıyorsun işte! Sen zavallısın! Bu sesi kafamın içinden alıp yok etmek istedim.

"Benim ablam yok! Ben kaçmıyorum!" Avuçlarımı yumruk yapıp saçlarımı çekiştirmeye başladım. Ağlamaya yüz tutmuş dudaklarımı araladım. Titreyen sesimle mırıldandım. "Ben zavallıyım, değersizim."

Gökyüzüne hakim olan denize baktım. Acılarla kaybolan bedenim bu gece rahatlayacaktı. Denize bıraktığımda hafifleyecekti. Peki ruhum? Uzunca dinlenecekti. Hemde çok uzun...

Birazdan dalacağım bu uyku hem bedenime hem ruhuma iyi gelecekti. Artık buna ihtiyacım var. Kafamın içindeki sese kulak vermeden bunu yapmalıyım. Zifiri karanlıkta yıldızlar eşliğinde bu dünyadan kaybolacaktım. Kollarımı yan açarak havaya kaldırdım. Islak gözlerimi kapattım. Rüzgâra kendimi bırakmıştım. Ciğerlerime temiz havayı soludum. Kalbim farklı atıyordu. Birazda heyecanlıyım. Hazırım galiba...

"Hoşça kal anne." Kendimi boşluğa bıraktım. Rüzgarın bedenimi savurup beni denizle buluşturmasını beklerken yabancı bir ses işittim.

"Hop hop!" Belime sarılan el ile aniden çekilmem bir olmuştu. Sırtım yerle buluşunca acıyla bağırdım. Gözlerimi şaşkınla açtım. Bu da neydi böyle? Başımda duran adama bağırdım.

Tanıdığım Yabancı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin