●11.Bölüm●

891 43 5
                                    

Seyit ve Ilca devam ediyor :)
Umarım beğenirsiniz.

İYİ OKUMALAR!

İlknur ablaya son kozumu oynamıştım. Yemin ederim işimizden olacağız. Ilca'nın peşinden kendimi sürüklüyorum. İş mi önemli arkadaş mı? Arkadaş dediğinizi duyar gibiyim. Biraz da şöyle düşünelim. Biz çalışanlar olmazsa patronlar nasıl para kazansın değil mi? Gelip dükkanın içini patron temizleyecek hali yok ya. Ne bileyim belki vardır. Benim gördüğüm çoğunlukla patronlar biraz egolu yani.
Olmadı başka yerde çalışırım sanki oraya mı kaldım? Minibüsten inip caddede yürümeye başladım. Tam da hastanenin yakınında inmiştim. Bir saat kadar izin almıştım. Hemen işe geri dönmeliyim. Ilca ve annesini görmesem içim rahat etmeyecekti. Hastanenin büyük kapısından adım attığım da duyduğum fren sesiyle yerimden sıçradım. Elimi kalbimin üzerine koydum. Böyle hayvan gibi araba sürenin kim olduğunu merak edip arkamı döndüm. Nedense karşıma hep beyaz araba çıkıyordu. Korkuyorum arabadan Batuhan çıkacak diye. Birde çıkıyormuş şaka gibi. Direksiyonun kapısı açılınca bağırmaya başladım.

"Ne hayvan gibi kullanıyorsun kardeşim! Önüne baksana!"

Gözlüğünü çıkarınca ağzım 'O' şeklini almıştı. Korktuğum başıma geldi ya! Harbiden Batuhan çıktı! Yok artık! Batuhan bu! Bu yoksa arabanın intikamı için beni mi takip ediyordu? Yoksa hastaneyi mi seçmişti? Belki yaptıklarından sonra yaşamam için bir umut olurdu. Sinsi gülüşüyle "Ayağıma gelmişsin! Güzel ortam!" Dedi ve sırıttı. Aklımda ki senarist senaryolar yazmaya başlayınca sırtımı döndüm. Şuan var ya üç buçuk atıyorum.  Koşar adımlarla girişe yetişmeye başladım.

"Sedef!"

Kalabalığın içinde beni bulamazdı değil mi? Girişten geçerek insan topluluğun içine karıştım. Omzumun üstünden arkama baktım. Elinde gözlük ile beni kovalıyordu! Sen ne ara arabanı park ettin ya!

"Sedef dur!"

Karşıma iki yol çıkınca sağdan devam ettim. İnsanların dikkatini üzerime çekmemek için hızlı adımlar atıyordum. Gerçi sandalyelerde oturan insanları saymıyorum. Batuhan'ın sırası mıydı? Kahretsin! Duvarların beyaz renk, ahşap kapılara hakim olduğu koridora yöneldim. Batuhan ortalıkta gözükmüyordu. Geride bırakmanın sevincini yaşarken arkamı döndüm. Bir kez daha emin olmak için insanları inceledim. Zaferin verdiği mutlulukla güldüm. 

"Aptal işte kendini bir şey sanıyor." Alay ederek önüme döndüm. Bakışlarımı sabitlediğimde kadraja giren Batuhan'ı fark etmemle dudaklarımın kenarı düz bir hal aldı. Somurtan yüz ifademe karşı gülüyordu. Kolumdan tutarak çekiştirmeye başladı. Bedenime yapışan elini uzaklaştırmaya çalıştım.

"Ne yapıyorsun ya?"

"Çek elini diyorum sana!" Merdiven basamaklarından inerken çekiştirmeye devam ediyordu. Neden buraya getirdiğini anlamaya çalışıyorum. Cevapta vermiyor deli olacağım. Son iki basamakta denge kuramadığımda duvara yapışacaktım. Hızımı alamayıp duvara çarpmamla ağzımdan küçük bir inilti kaçmıştı. Sırtımı duvara yaslayarak Batuhan'a döndüm.

"Bak gerizekalı beni hafife alma, sinirleniyorum."

"Seni ağırdan alsam ne olur ha?"

Sabır çekerek gözlerimi kapattım. "Dua et vaktim kısıtlı yoksa fena olurdu."

"Sen vakti boşver de arabadan bahsedelim."

"Hiç pişman değilim. Şimdi çekil önümden işim var." Göğsünden itiğimde her iki kolumdan tutarak duvara bastırdı.

"Seni burada yakalamışken gidemezsin."

"Sen manyak mısın? Dokunma bana!"

"Dokonmo bono." Sesimi taklit ederek tiksindirici bakış attı. Hareketini beklemediğim için gözlerimi ciddi misin, Dermiş gibi açtım.

Tanıdığım Yabancı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin