Medya - Seyit
Merhaba :) Bölümler eklenmeye devam ediyor. Umarım beğenirsiniz.
İyi Okumalar!
"Neredesin lan sen?" diye bağırdı. Olacakları tahmin edebiliyorum. Buna kabullenmeliyim annem için... Bazen karşı geliyorum bazen gelemiyorum. Çünkü bir süre sonra yoruluyor insan. Şiddetle büyümüştüm ben. Arkadan annemin sesini duydum.
"Kızıma dokunma!"
"Bir şey yok anne!" diye seslendim. Onun üzülmesini istemem.
Babam gülerek baktı. "Kızın bir yerlerde sürtsün, sende orada mal gibi yat."
"Ne diyorsun sen?" Kaşlarımı çattım. Bu cümle hiç hoş değildi. Bir anda elini saçlarıma geçirdi. Acıyla yüzümü buruşturdum.
"Ne lan bu halin senin?"
"Arkadaşımın yanındaydım."
"Başlatma arkadaşına! Kimin arabasından indin! Hangi piçle sürtün! Sen kimi kandırıyorsun ha!"
Bu kelimeler o kadar zoruma gidiyordu ki, anneme ses gitmesin diye sakince cevap verdim. "Beni tanıyorsun! Öyle biri değilim ben! Arkadaşımlaydım!" Diğer eliyle çenemi tuttu.
"Sen bana yalan mı söylüyorsun? Seni gebertirim kızım ben." Çenemden tutup geriye doğru iterek bıraktı. Çantam yeri boylamıştı. Kalbim çok hızlı çarpıyordu. Bu kadar halsizken bu olanları kaldıramam. Üstüme doğru yürümeye başladı. Kimseden çekinmiyordu, dışarda bile bana saldırabilir. Apartmanın içinde olanlara bak, yüzüm kızarıyor.
"Niye ıslaksın lan sen! Orospu mu olacaksın sen başıma ha!"
"Ben öyle birisi değilim, yemin ederim. Denize düştüm sadece."
"Göstereceğim ben sana denizi." Sinirle dudaklarının arasında tısladı. Eli kemerine gidince tüylerim diken diken oldu. Korku bedenimi esir alıyordu. Birazdan acı alacaktı. Buna hazır olmalıyım. Hazırım lakin dayanabilme olasılığım yüzde sıfırdı. Hala bedenim tam kurumamışken kemeri hissetmek kötü olacaktı.
"Sen iyi alıştın gece hayatına!" Kemerin iki ucunu bir eliyle kavradı.
"Baba! Vallahi sandığın gibi değil. Sadece yemek yedik."
"Yemek yemişsiniz öyle mi! Elin adamıyla ne fingirdeşiyorsun orospu!" Elini hızla havaya kaldırdığında gözlerimi kapattım. Bacağımda hissettiğim acıyla çığlık attım.
Annemin sesi kulaklarımı doldurdu. "Ilca!"
"Bu saate eve mi gelinir! Nesin sen?" Kemeri havaya kaldırdı. Kollarımla yüzümü korudum. Bir kez daha dizlerime vurduğunda yere çöktüm. Acıdan soluğum kesiliyordu. Gözlerim ıslanıyor ve dudaklarımın kenarı aşağıya doğru kıvrılıyor. Acıyla karışmış inlemelerim duyulmasın diye dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Sesim o kadar acınası çıkıyordu.
"B-ben bir şey yapmadım..."
"Bana cevap mı veriyorsun sen!" Kemeri sırtıma geçirdiğinde sol gözümden yaş süzüldü.
"Bu saate başkasının arabasında ne işin var orospu!" Bir kez daha, bedenim acıyla harmanlanıyordu. İçimde fırtınalar kopuyordu sanki. Bir ses beni engelliyordu. Annen için... O da zamanında sizi okutmak için az çekmedi. Hem çalışıp hem bu acıların on katını çeken bir anne ne kadar fedakâr olabilir. Diyen iç sese sahiptim.
İçimde öyle kırgınlıklar var ki, hiç toparlanmayacak. Kafamın bir köşesinde hep bu soru olacak. Neden bir baba nefret edermişçesine kızını döver, neden kızına kıyar? Bu soru hiç cevaplanmayacaktı. Hep beynimin bir köşesinde cevabını bekleyecekti. Sırtım uyuşuyordu. Yandığını hissedebiliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdığım Yabancı
Roman pour AdolescentsDuyduğum kelimeler şuurumu kaybedecek kadar kötüydü. Hayır hayır! İnanmak istemiyorum. Elimde ki kutu yerle buluştuğunda apartmandan hızlıca çıktım. Göğüs kafesim daralarak nefesimi kesiyordu. Dudaklarım ağlamamak için direniyordu. "Ilca!" Seyit'i...