19| 'yan benimle'

288 21 60
                                    


iyi okumalar♡
______________

Kucağındaki köpeği severken çok sevimli görünüyordu. Büzdüğü dudakları, büyüttüğü gözleri ve dağılmış saçlarıyla ona usanmadan izleyebileceği bir manzara sunuyordu. Oturduğu yerde eridiğini hissediyordu Seokjin. Namjoon bakışlarını kucağındaki köpekten çekti ve sevgilisine dikti gözlerini. Bakışlarında dinlendiğini düşünüyordu mor saçlı.

"Çıkabiliriz artık." Yoongi'nin soğuk sesiyle ikilinin gözleri ona dönmüştü. Namjoon kucağındaki Mickey'i usulca olduğu yere bıraktı, yüzündeki gülümsemeyle beraber ayağa kalktı ve sevgilisinin yanına doğru adımladı. Seokjin ona elini uzattı, parmaklarını birbirine geçirdi; kalbinin ısındığını hissediyordu.

Yoongi'ye gülümsese bile karşılık alamadığını fark etti; neredeyse üç aydır olduğu gibi. Namjoon ile sevgili olduklarından beridir Yoongi ile yıldızları barışmamıştı. Sebebini anlayamıyordu Seokjin. Bunun basit bir yakın arkadaşın sevgilisini sevmeme meselesi olmadığını anlamıştı. Hafifçe omuz silkti ve sevgilisiyle dışarıya doğru yürümeye başladı. Onunla yan yana yürümek bile mutlu olmasına yetiyordu.

"Benim evimde yemek yemeye ne dersiniz?" Namjoon sevgilisinin sorusuyla gülümsedi. "Hepimize yemek mi yapacaksın? Çok yorucu olur." Seokjin onun kendisini düşünmesine içten içe erirken aklından geçenleri söyledi. "Aslında sadece ikimizin olduğu bir gece için yapmak isterdim ama o kadar bekledik. Ayıp olmasın şimdi." Sona doğru kısılan sesiyle sevgilisinin kahkaha atmasını sağlamıştı.

"Jinie... Zaten beraber yemek yemek için onları bekledik ya." Yoongi duyduklarıyla göz devirirken Hoseok hafifçe gülümsüyordu. Seokjin dudaklarını büzdü ve sevgilisine yavru köpek bakışları atmaya başladı. "Vazgeçtim ben. Biz beraber benim evime mi geçsek?" Namjoon bu bakışlar karşısında dayanamayıp dolgun dudaklara birkaç buse kondurdu. Geri çekildiğinde gördüğü gülümseyen yüzle o da gülümsedi. "Başka zaman artık. Zaten neredeyse her zaman birlikteyiz." Ellerini ayırdılar ve arabaya yerleştiler. Seokjin tek kaşını kaldırırken yan bir bakış attı sevgilisine. "Bundan şikayetçi olduğunuzu bilmiyordum Namjoon Bey." Namjoon sevgilisine cevap vermek için ağzını açmak üzereydi ki hyungunun sesiyle lafa giremedi.

"Namjoon şikayetçi mi değil mi bilmem ama biraz daha hareket etmezsek tek bildiğim artık şikayetçi olacağı bir ilişkisi olmayacağı."

-----------

"Gerçekten öylece söyledin mi?" Namjoon büyüttüğü gözleriyle şaşkınca yemek hazırlayan sevgilisini izliyor ve Seokjin'in anlattıklarına onu çıldırtacak tepkiler veriyordu. Aslında ona yardım etmeyi teklif etmişti ama Seokjin onun ne kadar sakar olduğunu biliyordu ve kabul etmemişti. Her ne kadar kendisi hatırlamıyor olsa da mutfakta başına oldukça kötü şey gelmişti; tekrarlanmasını istemezdi. Tekrar bu konuyu düşünmeye başlayınca durgunlaşmıştı. Üç aydır her şey sorunsuz ilerliyor olsa bile bazı şeylerin farkındaydı.

Her şey tekrar ediyordu. Neredeyse her şey.

Zaman, yer ve kişiler değişse de olayların tekrarladığını fark etmişti. Bunun için endişeliydi. Elbette iyi anılar için memnundu ama ilişkilerinin son zamanlarını düşündükçe içi içini yiyordu; onlar da mı tekrarlanacaktı? Hiç hoş şeyler yaşamamışlardı; farkındaydı. Neler olduğunu tam olarak çözememişti. Bazı olayların başkahramanı değişiyordu çünkü. Mesela önceden onun başına gelen bazı şeyler şimdi aralarında herhangi birinin başından geçiyordu. Anladığı tek şey; muhakkak gerçekleştiğiydi.

Bu sefer eskisi gibi davranmayacağına emindi ama. Tekrardan sevgilisini kaybetmeyi göze alamıyordu. Olması gerektiği gibi davranacak ve ilişkisinin sorunsuz ilerlediğinden emin olacaktı. Yolun sonunda Namjoon'un bir şeyler hatırlayıp hatırlamayacağını bilemiyordu. Bazen hatırlamasını istemese de bazı anıları hatırlamasını isterdi. Çünkü Namjoon yaşananları onların ilki zannetse de öyle değildi; biliyor, hatırlıyordu. Tanışmaları, ilk randevuları, ilk öpüşmeleri ve daha nice ilkleri zaten yaşanmıştı.

sil baştan | namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin