Umarım beğenirsiniz
_____________"Sen geldiğinden beri gözleri burada fark ettin değil mi Joonie? Hayır bari gel konuş. Anladık sanat eseri gibi adam da sadece izleyecek mi bu uzaktan?"
Namjoon Jimin'in baktığı yöne baktığında ona doğru bakan Jackson'ı fark etti. Yanaklarının yanmaya başladığını hissetti ve hemen Jimin'e bakmaya başladı.
"Jimin saçmalıyorsun. Gelip de ne yapacak? Zaten yeterince utanıyorum. Biraz rahat durmaya ne dersin? Senin yüzünden onun hakkında konuştuğumuzu zannedecek. Oraya bakmayı kes lütfen."
"İyi de zaten onun hakkında konuşuyoruz. Nasıl yanlış anlayabilir ki?"
Namjoon derin bir nefes aldı ve inadı demirden daha sert olan arkadaşına durumu açıklamaya çalıştı.
"Onun hakkında konuşmuyoruz, konuşuyorsun. Hatta olmayacak varsayımlarda bulunuyorsun. Bari şimdi sessiz ol da işimizi halledip çıkalım."
Jimin huysuzlaşınca daha da sevimli olan arkadaşına baktı ve kıkırdadı. Onunla uğraşmak hoşuna gidiyordu çünkü çok tatlı oluyordu. Gözlerini Jackson'ın masasından çekti ve bilgisayarına odaklandı.
"Tamam Joonie sustum ama sırf işimizi halledip Jungkook'un yanına daha erken gidebilmek için. O bahsettiği kişiyi çok merak ediyorum. Bakalım kim küçük kurabiyemizin kalbini çalmış?"
Namjoon gözlerini devirdi ve iç çekti.
"Jungkook'un ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyoruz. Hastanede de böyle davranma lütfen."
Jimin kıs kıs güldü ve başını sallayarak onu onayladı. Bir an önce hastaneye gitmek istiyordu.
------------
Klinik her günkü gibiydi. Yoongi küçük hastalarıyla ilgilenirken Hoseok da onu izliyordu. Yoongi bunun bir şeyler öğrenmek için olduğunu bilse de kalbine söz geçiremiyordu. Heyecanlanıyordu. Yanlış bir şey yapmamak için derin derin soluklar alıyordu. Neyse ki hastalarını çok seviyordu ve odaklanması zor olmuyordu.
Hoseok Yoongi'nin yaptığı tedaviye odaklanması gerektiğini biliyordu ama ne yazık ki kemikli beyaz eller daha çok dikkatini çekiyordu. Sadece ellerinin hareketini izlediğini fark ettiğinde utandı ve yanaklarını kırmızılıklar fethetti. Her ne kadar ev arkadaşı olsalar da kliniğe adım attıkları andan itibaren hocası sayılırdı ve onun hakkında böyle düşündüğü için utanıyordu.
"İşte bu kadar seni ufaklık. Hoseok sen de son kez kontrol etmek ister misin?"
Yoongi elinde tuttuğu yavru british shorthair türündeki kediyi Hoseok'a uzatmak için ona doğru dönmüştü. Yanaklarının kızardığını ve Hoseok'un gözlerinin kesinlikle ona değmediğini fark etti. Bir hata yapıp yapmadığını düşündü. Aklına hiçbir şey gelmiyordu.
"Hoseok bu yavrunun son kontrolünü yapar mısın?"
Özlediği gözlerin ona bakmasını istiyordu ve istediğini aldı. Hoseok ona bakarken başını sallayarak onayladı ve yavruyu onun elinden aldı. Parmakları anlık olarak temas etti. Yoongi'nin kalp atışları hemen hızlandı.
"Ben gidip bu yavrunun ailesiyle konuşayım. Kontrolü bitirince gelirsiniz."
Yoongi hızlı bir şekilde odadan çıktı. Arkasında da atışları hızlanan bir kalp bıraktığını bilmeden.
-------------
Seokjin evden çıkmıştı ve hastaneye doğru yol alıyordu. Bazı şeyleri kabullenmişti ve hastalarıyla ilgilenmek zorundaydı. Madem o yoktu elbette başka birileri olmayacaktı. Düşüncesi bile ihanet ediyormuş gibi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sil baştan | namjin
Fanfic"Keşke hiç tanışmasaydık!!' Seokjin nereden bilebilirdi öylesine söylenmiş bir cümlenin gerçekleşeceğini? Seokjin'in kalbi yine ona aitti peki Namjoon için de aynı durum geçerli miydi? *** semejin ve ukejoon içerir!