24 -"...yanacağız."

11.1K 567 55
                                    

NOT: Bölüm BOMBABOMBA.COM !!! :D Her zamankinden kısa oldu ama umarım beğenirsiniz. Bu bölüm GİZEM'ime gelsin!! Yaptığı kapağa karşı platonik bir aşk beslediğim doğrudur. Eline sağlık bebişim, seviliyorsun (ithaf şeysini yapamadım :(


YENİDEN

Bölüm 24

Gamze yatağında sağa sola dönüp duruyordu; fakat bir türlü gözüne uyku girmiyordu. Henüz birkaç saat önce annesini Gebze'ye uğurlamıştı ve şu an evde yalnız olduğu için içi hiç rahat değildi. Daha önce de evde tek başına kaldığı zamanlar olmuştu ama o zamanlarda annesi klinikte oluyordu. Gamze her şeye rağmen annesiyle aynı semtte nefes alıp verdiği için kendini güvende hissediyordu. Şimdiyse kimsesiz bir çocuk gibi ortada kalakalmıştı. Uyku da ne menen bir şeydi böyle! Bazen gitmek bilmiyordu, bazen de gelmek bilmiyordu. Oflayarak sırt üstü pozisyonuna geçerken, gözleri sonuna kadar açıktı. Karanlığa meydan okurcasına kocaman açıyordu yeşil vadilerini. Neyse ki karanlık fobisi yoktu; aksi takdirde yalnızlık sorunsalı katmanlara ayrılmış olacaktı.

Yarım saatin sonunda döne döne uyuyamadığı dakikalarda, telefonunun mesaj sesini duyup irkildi. Gecenin bu saatinde mesaj gelmesi pek de beklediği bir şey değildi. Komodinin üzerinden telefonu alıp ekrana baktığında, gördüğü isimle heyecandan kalbi pır pır etti bir an. "Ersan Ünlü" yazan ekrana ne kadar süre öylece baktığını bilmiyordu ama ekran söndüğüne göre uzun zaman olmuş olmalıydı. Ekran kilidini açarken bastıramadığı sevinciyle boğuşuyordu. Ersan'ın öğlen gönderdiği çiçeklerden sonra mesaj atması oldukça tuhaftı. Bu durum onu umutlandırmalıydı belki de; ama o kadar vahim bir haldeydi ki, umut etmeyi bile bırakmıştı. Ersan kırıp döktüğü kalbinin parçalarını arkadaşça onarmaya çalışıyordu işte. Hem ne demişti? "Betül gibi..." Ersan, Gamze'yi Betül gibi görüyordu ve bu da açıkça arkadaşça bir yaklaşımı olduğunu gösteriyordu. Gamze ona, onu affetmeyeceğini söylediği için kendini suçlu hissediyor olmalıydı; zira Ersan Ünlü ona çiçek göndermek gibi bir delilik yapmazdı. Gamze'nin ölüp bittiği, eridiği, bayıldığı hatta ayıldığı o çiçekler sadece bir piyondu. Ersan'ın umurunun ucunda olsaydı, adam bunca zaman bu kadar üstüne gelmezdi. Onu sevdiğini söylediğinde Gamze'ye eziyetlerin en hasını etmezdi. Yine de canı sağ olsundu... Eğer Gamze'siz mutluysa, buna mani olarak Ersan'ı boş yere cezalandıramazdı genç kadın.

Mesaj açıldığında, hayal kırıklığına uğradığını hissetti; ancak çabuk toparladı. Ersan kısacık bir mesaj yollamıştı ama en azından yollamıştı. Bu kısmı mutlu olmasına yeterdi de, artardı.

-"Ne yapıyorsun?" diyordu mesajda. Sanki Gamze'nin ne yaptığını çok merak ediyormuş gibi bu saatte bu soruyu soruyordu. Gamze alt dudağını sarkıtıp bir müddet düşündü. Ersan'a cevap vermemek de ayrı bir zevk unsuruydu ama içindeki cevap vermek için yanıp tutuşan aşık kadın çoktan kaptanlığı ele almıştı.

-"Uyumaya çalışıyorum."

Evet, işte bu! Kendine tebrikler yağdırarak sırıtırken, "Sen?" diye sormayarak Ersan'ı sinirlendireceğini umuyordu Gamze. Beyefendi zahmet edip mesaj yazmışsa da onu öyle ya da böyle pişman edecekti.

Yeni bir mesaj sesi geldiğinde, kalbi yerinden çıkacakmışçasına, küt küt attı.

-"Benimle uyumaya alışmış olmalısın. Çok normal."

Ukala herif! Her zaman ve her yerde kendine pay çıkarmayı bir şekilde beceriyordu. Üstelik haklılık oranının yüzdesi o kadar yüksekti ki, Gamze daha da çileden çıkıyordu. Ersan'la uyuduğu gecelerde dünyanın en mutlu insanı seçilerek taç töreni düzenletebilirdi. Lakin Ersan'ın kollarında uyuduğu gecelerin sabahı hüsran olduğundan dolayı doğru dürüst bir mutluluk yaşayamıyordu.

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin