34 -"Kırmızı kar yağdığında."

7.3K 476 51
                                    

Kafasına estiğinde çalışan laptopumdan herkese selamlar:)))

Çok vaktim yok, yayınlayım kaçacağım. AMA şunları söylemeden geçemeyeceğim. 1- Gelecek bölümde Gamze'nin vurulma olayına döneceğiz. 2- OKUYANLAR LÜTFEN YILDIZA DOKUNMAYI UNUTMASINLAR VEEE YORUM ATMAYI İHMAL ETMESİNLER.:D Çünkü yorumlarınızı çok özledim. 

3- GRUBUMUZA KATILMAYI UNUTMAYIN :) Ersan ve Gamze paylaşımları ve alıntılar oluyor:)) Adı: "Wattpad-YENİDEN" (multi benden:)

YENİDEN

Bölüm 34

Yeni bir can...

Yeni bir nefes...

Yeni bir gün ve yeni umutlar, mutluluklar...

Hayat kimseyi beklemeden, kaldığı yerden devam ederken Gamze ve Ersan aşklarını doyasıya yaşıyorlardı. Aralarındaki bütün gizleri yok edip, aradaki engelleri kaldırarak, açık açık dokunuyorlardı kalplerine. Gülmek istediklerinde yalnızca gülüyorlar, öpmek istediklerinde kendilerini tutmuyorlardı. Altı yıl... Eksik yaşanmış da olsa, beraber geçirdikleri kocaman bir altı yıl vardı. Artık Gamze'nin gözünden bir damla yaş aksa, Ersan sırılsıklam olurdu. Ersan'ın yüzü gülse, Gamze'nin yüzünde güller açardı.

Gülümseyerek başını yasladığı omza sürttü genç kadın. Huzurla yeşil vadilerini açıp kapatırken çoktan mayışmaya başlamıştı. Ersan'ın güçlü kollarının arasında, sarındıkları battaniyenin altında kendini annesinin himayesindeki küçük bir kedi yavrusu gibi hissediyordu. Ersan'ın parmakları, onun telefonunun üstünde kayıp dururken ekranda fotoğrafları beliren bebeğe bakıp bakıp iç geçiriyordu. Ersan'ın da ondan pek farklı olduğu söylenemezdi; zira kendisi az sonra telefona sarılabilecek kadar büyük bir sevgi patlaması yaşıyordu. Barış'ın minicik elleri, açmakta güçlük çektiği çakır gözleri, pembe teni, hiçbir şeye benzemeyen o eşsiz kokusu Ersan'ı mest ediyordu. Barış, dünyaya sevilmek için gelmiş bir melekti sanki.

"Canım çok çocuk çekti, Gamze." derken parmağını ekranda kaydırarak Barış'ın bir diğer fotoğrafına geçti. Aslında çocuk gürültüsüne gelebilecek bir adam değildi ama Barış doğduktan sonra üzerine bir babacanlık çökmüştü. Amcalık mertebesine yükselmenin tatlı ağırlığını sırtlanmıştı ve bu çok hoşuna gidiyordu Ersan'ın.

Gamze, tek eliyle Ersan'ın yanağını okşadı. "Ay kıyamam ben sana... Pazardan iki kilo alalım o zaman." dediğinde, Ersan'ın bakışları genç kadının büzülüp duran dudaklarına takılmıştı. Gamze böyle sevilesi hallere bürününce Ersan'ın devreleri yanıyordu. Hele o yeşil yeşil bakması, Ersan'ı bu diyardan alıp başka diyarlara götürüyordu. Yanağındaki ele yaslanırken Gamze'yi eritmeye yemin etmişçesine nefeslendi.

"Dalga geçme, ben ciddiyim."

Gamze kaşlarını çatabildiği kadar çatarken gözlerini belertmeyi de ihmal etmedi. "Ne? Ne demek ciddiyim?" Ersan çocuk istiyorsa bu Gamze için bir daveti işaret ediyordu. Gamze'nin tilkilerle bezenmiş aklından geçenlerin haddi hesabı yoktu. "ERSAN ÇOCUK İSTİYOR!" sinyalleri veren alıcıları, genç kadının sistemini çöktürmüştü.

"Canım çocuk yapmayı çekti, demedim Gamze. Rahatla." dedi Ersan, ondaki değişikliği görünce. Gamze'nin gevrek gevrek gülerek bozuntuya vermemeye çalışmasını sırıtarak izledi. Yanlış anlaşılmaya müsait bir cümle kurduğu doğruydu ama Gamze'nin de yanlış anlamak için özellikle çaba sarf ettiğinden şüphelenmeye başlamıştı Ersan. İmalı imalı konuşarak onu nasıl delirttiyse, Gamze her konuşmasından ikinci bir mana çıkarmayı başarıyordu. "Demek istediğim..." diyerek açıklama yapmaya giriştiğinde, Gamze'nin kafasını telefona gömdüğünü görüp vazgeçti ve ekrandaki fotoğrafı büyüttü. "Barış gerçekten çok tatlı." diye geveledi. En iyisi buydu, kesinlikle!

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin