29 -"Ömrümün geri kalanı seninleyim."

8.7K 522 66
                                    

NOT: Bir bölüm dahaaa :):) Yalnız, çıldırmak üzereyim yau... Elektrik kesintisiyle evren bana "sen bir hafta içinde iki bölüm yazamazsın" mesajını gönderdi resmen! :D Dün sabahtan akşama kadar elektrik yoktu ve demin de kesildi. Ama yarın da evde olamayacağım pek. Bu sebepten yazdığım kadarıyla geldim. Umarım beğenirsiniz.

YENİDEN

Bölüm 29

-6 Yıl Önce-

Gamze ve Betül, okulun bahçesindeki bankta oturmuş sohbet ediyorlardı. Betül arkadaşına Metehan'la yaşadığı deneyimleri aşkla anlatırken, Gamze de arkadaşını büyük bir merakla dinlemekle meşguldü. Betül'ün kendini bu denli kaptırması ona çok uzaktı ama Gamze konuya ilgi göstermekten kendini alamıyordu. Betül ve Metehan çıkmaya başlayalı birkaç gün ancak olmuşken Betül anlatacak tonla şey bulabiliyordu. Gamze'nin en çok hoşuna giden kısım durağan hayatına gelen renkti. En başında Betül'ün iyi bir sevgili olamayacağını düşünmüştü ama arkadaşı onu yanıltmıştı. İnanılmaz ama gerçekti; Betül ondan önce sevgili yapmakla kalmamış, bir de o sevgilisiyle bisiklete binmişti!

"Hani sen bisiklet sürmeyi bilmiyordun?"

Gözleri suçlayıcı bir biçimde kısılmıştı ancak Betül'e kendini kötü hissettirmeye yetmemişti.

"Metehan öğretti..." diyen Betül hülyalı hülyalı gülümserken, Gamze yeşillerini bayarak başını iki yana salladı. Betül'ü de kaybettiklerine göre sıranın ona gelmesi kaçınılmazdı!

"İyi halt et..." Lafını tamamlayamadan başına isabet eden topla inledi Gamze. Eli hızla başına giderken acıyla yüzünü buruşturdu. Betül'ün ayaklanıp topun geldiği yere baktığını görebildiğine şükretti; zira beyni kafasının içinde hızla tam tur dönmüş gibi ani ve yoğun bir acı hissetmişti. Üstelik bununla kalmayarak bir sürü insana rezil olma şanssızlığına nail olmuştu. Başındaki acıdan ziyade, buydu onu çileden çıkaran. Ayağa kalkıp, top bekleyen topluluğa öfkeyle bakarken Betül'e sakince mırıldanması da bu yüzdendi.

"Topu bu embesiller mi attı?"

"Evet. Yani sanırım..."

Betül bir şeyler daha söyleyecek olduğunda onu durduran, çok yakından tanıdığı sesin sahibiydi.

"Topu atar mısın?" diye ricada bulunan genç adam, Gamze'nin kötü anına denk gelmişti. Aksi takdirde bu kibarlığının karşılığı bambaşka olurdu. En azından Gamze topu yere koyup, nişan alarak hedefi on ikiden vurmazdı. Hem de o hedef, genç adamın kasıklarını bulmazdı.

"Kaç Gamze, kaç!" dedi Betül son görevini yerine getirerek. Gamze'ye, topu malum yerine attığı kişinin Metehan'ın en yakın arkadaşı Ersan olduğunu söylemek için fazlasıyla geç kalmıştı.

Gamze, iki büklüm olup acıyla kendinden geçen tanımadığı gence gram acımasa da; onu öldürecek bir darbe vurup vurmadığının merakıyla birkaç saniye daha durup genç adamı uzaktan uzağa kontrol etti. Hak ettiği göz önünde tutulursa ona iyi bile davranmıştı. Lakin şu buzul çağını yaşatan kara gözlerin gölgesinde kalmak sahiden de ürkütücüydü. Betül'ün dediğine uyup koşmaya başlaması, Ersan'ın harekete geçmesiyle paralel olmuştu. O gözler öyle bakabiliyorsa, onların sahibi neler yapmazdı?

Tabana kuvvet arka bahçeye kaçarken arkasını kollamakla uğraşamamıştı. Fakat o arkasında olsa illa ki ayak seslerini duyardı. Kaçabilmenin verdiği rahatlıkla adımlarını yavaşlatıp okul binasının duvarına yaslandı. Duvarın dibinden sağa sola bakınıp kara gözlü çocuğun peşinden gelip gelmediğini anlamaya çalıştı. Etrafta hiç kimsenin olmadığını görünce durduğu yerde adak adadı. Bugün biter bitmez mahalledeki çocuklara çikolata dağıtacaktı. Birkaç sevap işlerse belki günahlarına kefaret olurdu da başına bir daha böyle saçma sapan olaylar gelmezdi. Sırtını en büyük destekçisine, günün kurtarıcısı duvara dayayarak elini göğsüne götürüp soluklandığında, yeşil vadileri gayri ihtiyari göz kapaklarıyla örtülmüştü. Bugün de yaşıyordu, darısı yarının başınaydı artık...

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin