25. Bölüm

2.1K 93 8
                                    

Garson, az önce yüzünü tanımasam da şimdi tanımıştım. Bu o'ydu, Oğuz. Dudaklarıma büyük bir baskı uyguluyordu.
"Sesini çıkartma." Dedi sert bir tonla, tepki vermedim. Çünkü veremedim. Yüzümü inceledi, diğer elini yüzümde gezdirmeye başladı.
"Elimi çekiyorum, sakın bağırma." dedi aynı sertlikte,
Kafamı olumlu salladım.

Yaklaştı, gözleri dudaklarıma kaydı. Daha fazla yaklaştı, ani hareketle dizimi karnına geçirdim ve kilitli olan kapıyı açmaya çalıştım. Aynı zamanda bağırmaya başladım.
"Azer!" Dedim ve şiddetle ağlamaya başladım. Oğuz saçımdan sertçe tutup beni kendine çekti ve belimi sıkıca kavradı.

"Bırak!" Olduğum yerde çırpınıyor ve şiddetle bağırıyordum.
"Allah belanı versin! Bırak dedim!" Dudağımdan öpmeye tenezzül etti.
"Azer!" Kapı bir kere zorlandı ama kilitli olduğu için açılmadı.
"Azer yardım et!" Kapı yüksek sesle kırıldı ve açıldı.
Azer 1 saniye içinde beni arkasına çekti ve adamı öldüresiye dövmeye başladı.

Eda hızla sarıldı. Ardından Yusuf ve Azat da Oğuz'u dövmeye başladı. Edadan ayrıldım, Azer'in kolundan tutup geriye çekmeye çalıştım ama o kadar sinirliydi ki kimseyi gözü görmüyordu.
"Azer gidelim artık hadi" dedim hıçkırıklarımın arasından, Azer beni duymuyordu bile.

Oğuza bağırmaya başladı aynı anda yumrukluyordu.
"Azer gidelim yalvarırım" dedim sesimi yükselterek, Azat hızla ayağa kalktı ve beni ve diğer kızları oradan uzaklaştırdı.
Beni sandalyeye oturttular. Melek önümde diz çöktü ve elinde ki su dolu şişenin kapağını açıp bana uzattı. Titreyen ellerimle şişeyi aldım ve bir, iki yudum içtim.

Azat sinirle masaya vurdu.
"Azat, Azer onu öldü-" ve büyük bir silah sesi.
Hemen ayağa kalkıp silah sesine doğru gittim ve Oğuz'u kanlar içinde yerde yatarken gördüm. Azer, beni görünce hemen silahı beline koydu ve hızla yanıma geldi. Gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı,
"İyi misin güzelim?" Dedi telaşla, ben gözlerimi hâlâ yerde yatan cansız bedenden ayıramıyordum.

Azer kafamı hafifçe salladı,
"Asel, cevap ver kızım hadi" dedi, yaşlı gözlerimi Azer'e çevirdim.
"Azer lütfen gidelim" dedim kısık sesle, Azer hemen belimden destek verip yürütmeye başladı.
Arabanın yanına geldiğimizde Azer,
"Azat arabayı sen sür. Diğer konağa gidelim." Dedi ve arabaya bindik,
herkes sus pus ve morali bozuktu.

Konağa geldiğimizde arabadan inip konağa girdik.
Hemen odaya gidip uzun bir duş aldım. Ve dakikalarca ağladım.
Duştan çıktıktan sonra hemen yatağa girip uyumaya çalıştım.

Hicbirşey düşünmeyip sadece uyumak istiyordum. Hatta keşke sonsuz bir uyku olsa.

                               🌚🫀

1 HAFTA SONRA

Uyandım, 1 haftadır en güzel uyuduğum gece bu geceydi. Hâlâ diğer konaktaydık ve burda daha rahattım. Yavaş yavaş düzeliyordum. Yataktan kalktım ve ılık kısa bir duş aldım. Az önce Azeri yanımda görmediğim için sabah rutin işlerimi yapıp odadan çıktım.

Azer avluda tek başına öylece oturuyordu. Merdivenlerden inip yanına gittim ve oturdum. Yere bakan gece gözleri bana döndü,
"Napıyorsun burda tek başına?" Diye sordum samimi bir tebessüm ile, cevap vermedi. Sadece dudaklarının kenarları kıvrıldı,
"Nasıl bunca şey yaşamana rağmen böyle iyi kalabiliyorsun?" Diye sordu, gülümsemem yavaşça silindi.

"Azer ne alaka şimdi?" Diye sordum, cevap vermedi. Çünkü benim sorusuna cevap vermemi bekliyordu. Derin bir nefes aldım,
"Duygular," dedim.
"Ben hep yoğun duygular yaşayan biriyim Azer. Mesela, sana olan aşkım kötü yanımın önüne geçiyor." Dedim gözlerinin içine bakarak.

Gül Güzelim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin