29. Bölüm

1.7K 71 1
                                    

Gözlerimi açtığımda kendimi başka bir odada gördüm. Hâlâ halsizliğim devam ediyordu, sanırım yaptıkları iğneden dolayıydı. Kapıya doğru gittim ve açmaya zorladım. Açılmıyordu, bağırmaya başladım.
"Açın kapıyı!"
"Kimse var mı?"
"Açın kapıyı!"
"İmdat!" Adım seslerini duyunca kapıyı bıraktım ve bir iki adım geriledim.

Saniyeler sonra kapı açıldı ve hiç şaşırmadığım biri girdi, babaanne.
"Neden ya neden? Amacın ne?" dedim sesimi yükselterek, baş parmağını dudaklarının üstüne bastırdı hafifçe
"Şş sesini kıs" dedi ve bana doğru adımladım.
"Ne istiyorsun?" Diye sordum,
"Senin gibi bir sefilden ne isteyecem, tek yapabileceğin şeyi istiyorum. Sesini kes. Azer'i doldurup durma." Dedi uyarıcı bir şekilde
"Doldurmak mı? Kimseyi doldurduğum yok. Meryem ablanın oğlu-" sözümü kesip kolumdan sertçe tuttu.

"O seni nerden buldu?" Diye sordu, hızla kolumu çektim.
"Bilmiyorum, tek bildiğim senin katil olduğun" dedim bastıra bastıra, birden boynuma ellerini sardı ve beni hızla duvara çarptı. Boynumu koparmak istercesine sıkmaya devam etti. Ellerimi boynumdaki ellerine kenetledim.
"Yapma" dedim zor çıkan sesimle,
gözümden yaşlar yavaşca süzülürken
Bir elim karnıma gitti.

"Bebeğim" dedim, anında sıktığı elini gevşetti ama hâlâ eli boynumdaydı.
"Hamile misin?" Diye sordu, elini boynumdan ittirip öksürmeye başladım. Derin nefesler almaya çalıştım,
"Evet" diyebildim sadece, ona baktığımda bana bir bardak su uzattığını gördüm. Sinirle elindeki bardağı yere fırlattım, elini kaldırdı vurmak için ama durdu.

İlk yukarıdaki eline daha sonra ona baktım.
Elini indirdi ve gülümsedi,
"Ne o? Mutlu mu oldun torunun olacağı için" dedim ona bir adım yaklaştım.
"Tabi oldum, torun benim torunumdan sonuçta, benim soyumdandır." Dedi memnunca,
"Hiçbir zaman senin torununmuş gibi hissettirmeyecem. Hiçbir zaman." Dedim net bir tavırla, gözleri az önce yaptığı el izlerine kaydı ve gülümsemesini daha fazla büyüttü.

Kafasını aşağı yukarı salladı.
"Öyle olsun gelin hanım, ama bil ki o Bebek benim soyumdan. Benim soy adımı taşıyacak. Dün sana demiştim ya arkandaki dağa çok güvenme diye," bana bir iki adım daha yaklaştı.
"Güvenme." Dedi bir kez daha ve arkasını dönüp odadan çıktı. Hemen ardından kapı kilitleme sesi geldi ve kapıyı yeniden kilitlediğini anladım.

Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Yatağın üstündeki çarşafı sinirle çekip yere fırlattım. Hızlı hareketim ile başım döndü, zorla yatağın başlığını tutarak destek aldım. Elimi karnıma koydum,
"Özür dilerim" dedim, gözümdeki yaşları sildim.

Saatlerdir yatakta oturmuş duvarı izliyordum. Kapı kilit sesini duydum, hiç o tarafa bakmadım ve kapı açıldı, bir tane kadın girdi. Elindeki yemek tepsisini komidinin üzerine bıraktı,
"Asel hanım, büyük hanım yemeğinizi yemeniz gerektiğini söyledi." Dedi, gözlerimi kadına döndürdüm.

"Yemeyecem." Dedim sert bir sesle, kadın bir şey demen odadan çıktı. Gözüm tepsideki yemeklere kaydı, çorba ve ekmek vardı. Açıkmıştım ama onun yaptırdığı hicbirşeyi istemiyordum. Dakikalar sonra kapı yeniden açıldı ve babaanne geldi.
Yanıma yaklaştı,
"Yemeğini ye." Dedi emir vererek,
"Ne zamana kadar burda durucam?" Dedim gözlerine bakarak,
"Eğer hamile olmasaydın kefenle, ama şimdi kısa bir süre" dedi, yavaşça yataktan kalktım.

"Neden bana bu kadar kin doldun bir anda?" Dedim gözlerimin dolmasını engelleyemeyerek.
"Azer senden sonra çok değişti, sakinleşti. Sevdikleri için korkar oldu. Ben onu bu yaşına kadar dimdik, taş gibi hatta kaya gibi durabilmeyi öğrettim." Dedi,
"Bunun benimle ne alakası var?" Diye sorduğumda dolu gözleri ile gülümsedi.
"Dedim ya, senden sonra değişti. Hâlâ dimdik durabiliyor çok şükür ama, senin için korktuğu her saniye hata yapıyor. Seni seviyor, ve bu ona yapmaması gereken şeyleri yaptırıyor. Senin onun etrafında dolaşmana engel olamıyorsam seni biraz olsun Azer'in etrafından çekmeye çalışıyorum." Dedi,

Gül Güzelim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin