40. Bölüm

1.2K 60 6
                                    

Konağa geldiğimizde arabadan indik ve konağa girdik.
Kafamı kaldırmam ile merdivenin başında bana bakan babaanne ile karşılaştım.
Daha sonra gözü Azer'e kaydı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Biz de yukarı çıkmaya başladık.

Bana yaklaşmasına birkaç merdiven kalmışken gözlerini bana çevirdi, ardından yanımdan geçip gitti.
Azer durdu, arkasına dönüp babaanneye doğru baktı.
"Babaanne" dedi sert sesiyle, babaanne merdivenin son basamağında durdu ve gözlerini direkt Azer'e çevirdi.

"Söyle torunum" dedi, Azer bana çevirdi gözlerini ve elini uzattı.
"Bilekliği ver" dedi,
"Neden?" Diye sordum,
"Ver, anlarız." Dedi, poşetle bilekliği tutup Azer'in avuç içine koydum. Azer yeniden aşağı inip babaannesinin yanına gitti.
"Bu bileklik sana da tanıdık geldi mi?" Diye sordu, babaanne bilekliği inceledi ve daha sonda eline aldı.

"Benim en sevdiğim bilekliğim işte torunum, bilmez misin?" Diye sordu alayla, şaşkınca baktım.
"Senin mi?" Diye sordum, babaanne gözlerini bana çevirdi. Cevap vermedi.
Ardından Azer de gözlerini bana çevirdi. Aşağı onların yanına indim sinirle,
"Bunu babamın evinde buldum. Babamın odasında. Orda senin bilekliğinin ne işi var?" Dedim sert ses tonuyla,

Benim cümlemden sonra babaannenin gözlerini korku kapladı.
"Sen yaptın" dedim sesim titreyerek, Azerin gözleri bir benim bir babaannesinin üzerinde gidip geliyordu.
Babaanne cevap vermedi, sinirle yakasına yapışıp silkeledim. Babaanne ise hiçbirşey yapmadan ona yaptıklarımı izliyordu.

"Cevap ver!" Diye bağırdım, babaanne gözlerini bana çevirmiyordu bile. Azer'e
"Al şu karını başımdan" dedi sakin bir ses tonuyla, yeniden
"Cevap ver! Sen yaptın demi?" Dedim gözlerimden yaşlar süzülürken, Azer kolumu tuttu. Ona döndüm, o kadar güzel baktı ki, durdum. Azer gözlerini babaannesine çevirdi.

"Cevap ver. Sen mi yaptın?" Dedi, babaanne serte yakasında olan ellerimi yakasından çekti.
Arkasını dönüp giderken kolundan tuttum ve çekiştirmeye başladım.
Babaanne,
"Bırak!" Diye bağırdı, duymamazlıktan gelip hızlıca onun odasına doğru yürüdüm.

Odaya itip ben de içeri girdim ve arkamızdan gelen Azer'e seslendim.
"Gelme." Dedim net bir ses tonuyla, kapıyı kilitledim ve anahtarı arka bahçeye attım.
Sinirle güldüm, yaşlar hâlâ yanaklarımdan düşerken.
Babaanne,
"Ne yapmaya çalışıyorsun sen he!" Diye bağırdı, ona yaklaştım.
"Sen cevap verene kadar burdan çıkmayacaz. Ne sen, ne de ben. Burda doğursam yine çıkmam. Sen yaptın dimi?" Dedim hızlıca konuşarak,

Babaanne,
"Sana birşey olmasından değil karnındaki bebeğe birşey olacak diye korkuyorum. Ne de olsa benim torunumdur." Dedi, büyük bir kahkaha atarak güldüm.
"Korkuyor musun?" Ciddileştim.
"Sen mi? Koskoca Akdağların büyük hanım ağası korkuyor öyle mi? Şimdi kimin için korkuyorsun?" Elimi karnıma götürdüm.
"Karnımdaki bebek için korkuyorsun öyle mi? Ulan! sen değil misin zaten karnımdaki bebeği öldüren?" Dedim boğazım yırtılacak kadar bağırarak,

Babaannenin üstüne bir kaç adım attım.
"Söyle, babamı sen mi öldürdün?" Dedim, boğuk çıkmıştı.
O korkuyu yeniden gözlerinde gördüm.  Hiç birşeyden korkmayan kadın şimdi benim ona yükselmemden mi korkuyordu? Belki de yaptığı suçun açığa çıkmasından korkuyordu, belki değil. Kesinlikle öyleydi.

O akıllıysa ben de akıllıydım. Ters tepki yapacak onu gaza getirecektim.
"Sen, Akdağ'ların büyük hanım ağası, şimdi benden korkuyorsun. Cevap vermekten tırsıyorsun, babamı öldürürken de bu kadar korkak mıydın? Veya bunu bana açık açık söyleyecek kadar cesur mu değilsin?" Dedim gülerek, benden kaçırdığı gözlerini bana yeniden çevirdi.

"Emin ol, senden daha cesurum." Değilsin.
Kulağıma yaklaştı,
"Şu babanın katili meselesine gelecek olursak da, ben değil ama o an baban çok korkaktı. Ben onu acı içinde öldürürken çok yalvardı." Dedi, gözlerimi kapattım. Nefes almam zorlaşırken bayılmak üzereydim. Gülümsedim, alt dudağımı dişlerim arasında ezdim.

Başarmıştım. Ona itiraf ettirmiştim.

Geri çekildim. Hırsla gözlerimden durmadan akan yaşları elimin tersi ile sildim.
"Düşündüğün kadar akıllı değilsin babaanne. Kolundaki bilekliği orda düşürmek büyük aptallıktı." Dudaklarını araladı konuşmak için ama izin vermeden yeniden konuştum.
"Ve, az önce sana yaptığım şeyi fark etmedin bile. Ters tepki yaparak itiraf ettirdim sana. Eğer iyi bir katil olacaksan çok dikkat etmen gerekir. Ben bir katil değilim, hiç denemedim bile ama beynimi kullanınca en iyi katillerden daha iyi olursun." Dedim ve kapı açıldı.

Arkamı döndüm ve onu odada bırakarak çıktım ve Azer elindeki anahtarı bana verdi. Hemen arkasından kapıyı defalarca kilitledim.
"Asel iyi misin?" Diye sordu, yorgun gözlerimi ona çevirdim.
"Polisi ara." Dedim sadece, Azer
"Ne?" Dedi ilk defa bu kadar şaşkın görmüştüm Azeri,
"Polisi ara Azer, gelip alsınlar babamın katilini" dedim,
Azer sinirle derin bir nefes aldı, telefonunu çıkarttı ve benden biraz uzaklaştı.

Polis siren seslerini duyunca gözlerimi kapattım ve sadece o sesleri dinledim.
Dakikalar sonra kapı açıldı ve birkaç polis içeri girdi. Polis memuru ile birlikte onun odasının önüne gittik ve kapının kilidini açtım. Babaannenin gözleri ilk beni daha sonra polisleri ve en son Azeri buldu.
Geriye bir adım attı, polis memuru ona yaklaştı ve bileklerinden tutup kelepçeyi geçirdi.

Babaanne telaşla bağırmaya başladı.
"Azer!"
"Azer bir şey yap!"
"Bir şey yapın!" Dedi ve zorla odadan çıkartarak avluya getirdiler.
Polis memurlarını durdurdum. O da bana döndü.
"O dört duvar içinden hiç çıkmaman dileğiyle" dedim, ve konaktan çıktılar.

Babamın katilini buldum. En yakınımda olan kişiydi. Ve artık uzağımda, hayatımın hiç bir yerinde olamayacak biri.
Sevdiğim adamı büyüten kadın, bu kadından Azer merhametini korumayı başarmıştı.
Ve artık o merhameti ikimiz koruyacaktık. Kimse olmadan sadece sevdiklerimizle yapacaktık bunu.



























Selaamm

Kısa bir bölüm olduğunun farkındayım ama dayanamadım bölümü atmak için

Finale son bir bölüm :)
Çok duygusalımm

Oylarınız ve yorumlarınız çok önemli

Tiktok: sennvebenn_1

Sizi çok seviyorumm 😍

Gül Güzelim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin