32. Bölüm

1.3K 74 2
                                    

Yoğun bakım odasından çıktım, eldiveni ve diğer üstümdeki şeyleri çıkarttım. Karşıma baktığımda babamı ve kucağında herşeyden habersiz sadece etrafa bakan Bulut'u gördüm.
Bulut'a yaklaştım, kucağıma alıp derin bir nefes aldım kokusunu duyabilmek için.

Bulut gülümsedi, oysa ki ilerde baba diyeceği adam şu an ölümle burun burunaydı. Tabiki o bunu bilmiyordu.
Babam yanıma geldi,
"Geçmiş olsun kızım, durumu kötü değildir inşallah" dedi,
"Normal, uyanmasını bekliyoruz" dedim yorgun bir ses tonuyla, babam elini omuzuma koydu.
"İyi olacak kızım, iyi olacak." Dedi,

Umutla babama doğru gülümsedim. Babam arkasını dönünce Yusufla göz göze geldi, yüzündeki hafif tebessüm bir anda silindi.
Baba yapma bunu.
Bulutla birlikte Azer'e camdan bakmaya başladım. Doktor içeri girdi, bir şeyler yaptıktan sonra Azer'in uyanmaya başladığını gördüm.

Melek sevinç göz yaşlarını dökmeye başladı.
Doktor çıktı ve yanımıza geldi,
"Hasta uyandı, birazdan odaya alınacak." Dedi, gitti.
Babaanne şükürler yağdırmaya başladı.
Azer döndürdüm gözlerimi, onun da gözleri beni buldu. Zorlukla gözlerini açıyordu.

Dakikalar içinde Azeri odaya çıkarmışlardı. Hemşire serumu bağlandıktan sonra gitti. Babaanne hâlâ bana sert bir şekilde bakıyordu. Bulut'u Edaya verdim, ve kulağına yaklaştım.
"Eda sen herkesi alıp çıkarır mısın?" Dedim, Eda başını salladı ve Azat'a doğru eğilip birşeyler söyledi. Azat,
"Hadi babaanne dışarı, adam dinlensin biraz" dedi, babaanne sinirli gözlerini benden ayırmadı.

"Neden biz çıkmadan dinlenemiyor mu?" Dedi, Azat
"Dinlenemiyor babaanne. Hadi herkes dışarı, hayde" dedi, sesini biraz yükselterek. Herkes dışarı çıkmaya başladı en son da babaanne çıkmıştı. Azer'in yanındaki koltuğa oturdum.
"Acıyor mu?" Dedim sesim titrerken,
"Acımıyor" dedi pürüzlü bir ses tonuyla.

"Ya seni kaybetseydim?"
"Burdayım Asel"
"Ya burda olmasaydın?"
"Burdayım. Gitmedim biryere, yanındayım. Her zaman da yanında kalıcam" dedi beni ikna etmeye çalışarak, gözümden yeniden damla düştü zemine. Yanağımda süzülmeye başlayan damlaları akmasına engel olup sildim, burnumu çektim.
"Siz iyi misiniz?" Dedi, kafamı olumlu salladım.

Azer yatakta biraz sola doğru kaydı.
"Gelsene" dedi,
"Neden?" Diye sorduğumda
"Çok yorgunsun, hadi" cevabını verdi. Ayağa kalkıp yanına doğru yaklaştım ve yavaşça yatağa oturdum,
"Azer canın acırsa söyle tamam mı?" Dedim,
"Acımaz, hadi yat." dedi, yavaşca yanına uzandım. Bana doğru yaklaştı ve kolunu belime doladı. Yüzünü boyun hizzama getirdi ve derin nefesler aldı.

"İşte şimdi dinlenebiliriz" dedi, gülümsedim ve başımı aşağı yukarı salladım. Gözlerimi kapattım, ve kendimi rahat bir uykuya bıraktım.

                        ...............

Uyandığımda Azer'in hâlâ bana sarılır şekilde uyuduğunu gördüm. Kolunu yavaşça üstümden çekip ona doğru döndüm.
Yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Ve yavaşça doğruldum, Kapıdan çıkıp Eda'ların yanına gittim.
"Neden uyandın? Ne güzel koyun koyuna uyuyordunuz" dedi, omuzlarımı silktim.

"Uykum kaçtı." Dedim, Azat
"Kahve alıp geleyim bize" dedi, Eda onay verdi ve Azat çıktı.
"Feyzalar gitti mi?" Diye sordum,
"Azat ısrar ede ede gönderdi sonunda" dedi, başımı aşağı yukarı salladım.
"Azer ağam iyi mi?" Diye sordu,
"Bilmem, galiba. O da hiç uyanmamış  daha." Dedim, aklıma Bulut gelince hemen yaniden Edaya sordum.
"Eda Bulut'u götürdüler mi?" Diye sordum,
"Evet, o da yük olmasın şimdilik" dedi, cevap vermedim. Çünkü iki kelime edecek halim yoktu.

Gül Güzelim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin