4. Bölüm

5K 167 27
                                    

Saatlerce orda oturup yedi gibi eve döndük. Araba durduğunda yavaşça arabadan indim.
Kapıdaki korumalar beni görünce hemen konağın kapılarını araladı.

Konak'a göz gezdirdim.
Kocaman bir avlusu, sayamadığım kadar odası vardı. Yukarı çıkan uzun merdivenleri ve avlunun kenarlarında duran küçük ve orta boy heykeller konağa güzel bir görüntü veriyordu.

Yanıma Azer geldi,
"Gel" dedi onu takip etmeye başladım. Uzun merdivenlerden çıkıp benim odamın kapısının önüne gittik.
"Karşısı benim odam birşey olursa gel." dedi
"Tamam" dedim ve odama girdim.

Yatağın üstünde pijama takımı ve siyah sade, şık bir elbise gördüm. Şimdilik pijamayı giyindim biraz rahat olabilmek için ve kendimi yatağın rahatlığına bıraktım.

                          .............

Gözlerimi açtığımda havanın aydınlandığını gördüm. Yorganı üstümden çekip ayağa kalktım. Odanın hemen yanındaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Ve geri odama gittim. Siyah elbiseyi alıp giymeye başladım. Giydikten sonra gidip aynaya baktığımda bana tam olduğunu gördüm. Biraz rimel sürdüm ve saçlarımı taradım.

Kapıyı açıp yavaşça çıktım ve geri çok ses çıkartmadan kapattım. Karşımda duran Azer'in odasına baktım. Hiç ses olmadığına göre uyuyordur diye düşündüm. Tam gidiyordum ki kapı açıldı, Azer ilk önce yüzümü inceleyip daha sonra elbiseye baktı.

"Ben bunu giydim ama yatağın üstündeydi diye, başkasınınsa çıkartayım." Dedim hemen
"Gerek yok. Senin için getirttim zaten." Dedi, kafamı olumlu anlamda salladım.
Azer önümden yürürken ben de arkasından takip ettim.

Büyük bir salona girdik. Herkesin orda olduğunu görünce hafif bir tebessüm ile
"Günaydın" dedim. Babaanne,
"Beyanî baş" dedi.
(Günaydın) baş köşeye oturmuştu, Azer de diğer baş köşeye oturunca sol tarafında ki sandalyeye oturdum.

İçeri bir kız girdi gülümseyerek, bana baktığında gülümsemesi aniden silindi. Günaydın deyip masaya oturdu. Yavaş yavaş kahvaltımızı ederken babaanne lafa girdi,
"Azer, kızımıza ne alınması gerekiyorsa al bugün, en yakın zamanda nikâh olacak. Zaman dar." dedi. Azer,
"Halledecez bugün babaanne" dedi çayından yudumlar alırken.

Annemi ve babamın masada olmadığını fark edince
"Annemle babam nerede?" Diye sordum. Azer,
"Yorgunlar diye uyandırmadık." Dedi
"Anladım" dedim ve kahvaltımı etmeye devam ettik.

Mahir ağa,
"Azer, bir an önce nikâh kıyılsın. Yarın öbür gün herkes konuşmaya başlar, evli olmadığı kadını evinde bakıyor diye" dedi. Azer birden masaya vurunca sıçradım.
"El'e ne benim evime getirdiğim kadından. Getirdiysem karım olacak kadını getirdim. Kimse laf söyleyemez. Söyletmem." Dedi son kelimeyi bastırarak.

Hızla ayağa kalktı,
"Hadi hazırlan çıkalım Asel." Dedi kapıdan çıktı. Hızla ayağa kalkıp
"Afiyet olsun" dedim ve ben de salondan hızla çıktım.

Afiyet olsun, Azer'in laflarını zor sindirirsiniz.

Azer odasına girecekti ki kolundan tuttum. İlk bileğinde ki elime, sonra bana baktı.
İlk başta çekinsem de boynuna sarıldım. Yavaşça elini belime yerleştirdi,
"Hayırdır?" Dedi tepkisiz bir ses tonuyla geri çekilmeden,
"Teşekkür ederim" dedim yumuşacık bir ses tonuyla
"Sebep?" Geri çekildim,
"Beni koruduğun için" dedim tebessümle

"Asel sen benim nişanlımsın. En yakın zamanda da karım olacaksın. Kimsenin senin, bizim hakkımızda konuşmasına izin vermem." Dedi net bir şekilde. Saniyeler sonra,
"Hadi git hazırlan" dedi kafamı aşağı yukarı salladım ve odama girdim.

Aynaya baktım. Saçlarımı ellerimle düzeltip, pudra tonlarında ruj sürdüm. Ardından hafif bir allık sürdüm.
Çantama telefonumu koyup çıktım.

Azer'in kapısının önüne gittim ve kapıyı çaldım. Azer,
"Gir" diyince kapıyı açıp girdim.
Azer gömleğinin düğmelerini ilikliyordu ve hâlâ vücudu gözüküyordu. Bakmamak için direnirken
"Ee ben hazırım çıkalım mı?" Dedim.

"Tamam, in sen ben geliyorum" dedi. Uzun merdivenlerden avluya inip kapıya doğru yürüdüm ki arkamdan biri seslenince durdum.
"Gelin hanım!" Dedi durup arkama baktım. Bir genç kız yanıma doğru yaklaştı,
"Tanışamadık bugün," elini uzattı
"Ben Azer Ağa'nın halasının kızıyım. Feyza" Dedi. Elini tutup hafifçe sıktım.
"Memnun oldum, Asel."

Elimi hızla bırakıp
"Ben olmadım." Dedi sertçe ve devam etti,
"Hayallerimi aldın. Sevdiğim adamı elimden aldın." Dedi sinirle
"Anlamadım" dedim gözlerimi kısarak
"Biz nişanlıydık Azer ağa ile" dedi.

"Ayrıldınız mı?" Dedim merakla
"Senin yüzünden-" devam edemeden yanımıza Azer geldi. Azer sertçe Feyza'ya baktı
"Hayırdır?" Dedi, Feyza anında yüz ifadesini değiştirip
"Yok bir şey ağam. Tanışıyorduk." Dedi. Azer bana baktı,
"Hı hı, tanışıyorduk" dedim şimdilik bozuntuya vermeden.

"Hadi" dedi kapıyı gösterdi, önden yürümeye başladım. Korumalar kapımı açtı, ve arabaya bindim. Saniyeler sonra Azer arabayı çalıştırdı.
"Tanıştınız mı?" Dedi yola bakmaya devam ederken. Kendimi tutamayıp sinirle ona döndüm.
"Evet tanıştık. Eski nişanlınmış" dedim.

"Evet."
"Neden hiç söylemedin?" Dedim. Yoldan birkaç saniyeliğine gözünü ayırdı ve bana baktı,
"Söylemem mi gerekiyordu?" Dedi
"Kızın hâlâ umut'u var. Senle hayalleri var." Dedim gözlerinin en derinlerine bakarken
"Ona o süre boyunca hiç bir zaman umut vermedim." Dedi, konuyu daha fazla uzatmak istemeyip yeniden cama dönüp dışarıyı izlemeye başladım.

Biraz zaman geçtikten sonra çarşıya gelmiştik. Araba durunca kapıyı açıp indim. Yavaşça yürürken birden elimi tuttu, elimize baktım.
O da bana baktı, sonra hiçbir şey demeden yürümeye devam ettik.

Arkamızdan insanların konuşmalarını duysakta çok fazla takmıyorduk.
"Nişanlısı yangında kalınca kucağına alıp çıkarmış."
"Kızın ailesini de kendi yanına almış." hepsini duymazlıktan geliyorduk ama Azer ara sıra sessizce sabır çekiyordu.

"Kız da ailesi de Ağa'nın evinde kalıyormuş. Kim bilir evlenmeden kızla neler yaptılar" bunu duyunca Azer olduğu yerde durdu. Hızla adama döndü,
"Bir daha söyle." Dedi kendini sakin tutmaya çalışarak. Adam,
"Birşey demedim ağam" dedi sesi kısık çıkmıştı. Azer elimi hızla bırakıp adamın elini tuttu ve döndürdü.
"Az önce söylediğini yüzüme söyle!" Dedi bağırarak.

"Affet ağam" dedi adam bir taraftan acıyla inliyordu. Azer bir kez daha bağırdı.
"Bir daha benim veya bizim hakkımızda konuşan olursa, bir daha konuşamaz." Dedi sesini tüm çarşıya duyurarak.

Azer'in kolunu tuttum.
"Azer yeter, bırak." dedim sadece onun duyabileceği bir şekilde kulağına fısıldadım. Azer adamın kolunu bırakıp elimi yeniden tuttu. Hızlıca arabanın yanına götürdü. Azer arabaya binince ben de hızla bindim.
"Ne oldu? Yeni gelmiştik." Dedim. Arabayı çalıştırıp,
"İlk önce nikâh günü alıcaz. Yoksa katil olcam" dedi sinirle

Hiç birşey demeden
"Peki" dedim. Ardından cama bakmaya başladım. Bir kaç saniye sonra yeniden Azer'e baktığımda dudaklarının yana doğru kıvrıldığını gördüm.
"Bişey mi oldu? Neden gülüyorsun?" Dedim
"Senin bu güzel güzel 'peki' demene bitiyorum." Dedi, gülümsemesini hâlâ silinmeden.




























Selamm

Dayanamayıp bu saate bölüm attımm

Oy verirseniz ve yorum yaparsanız sevinirim kuzucuklarım 🔥🧚

Sizi çok seviyorumm 😍😍

Gül Güzelim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin