27. Bölüm

1.9K 89 7
                                    

"Azer?" Diye seslendim. Azer, hemen geri çekildi.
"Saat daha gece yarısı, yat istersen." Dedi, yataktan kalktım ve Azer'in yanına gidip oturdum.
"Azer sen az önce bebeğe-" Azer gözlerini kaçırdı. Daha sonra,
"Bulut bizim bebeğimiz Asel." Dedi,

Gözlerimi bebeğe çevirdim ardından yeniden Azer'e baktım, gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Ne?" Dedim ama duyduğundan emin değildim çünkü o kadar kısık bir sesle söylemiştim ki ben bile zor duymuştum kendimi
"N-nasıl bizim bebeğimiz?" Diye sordum gözümden yaşlar yavaşca süzülürken,

"DNA testi yaptırdım o notlardan sonra, Azat da bunu haber vermek için gelmişti." Dedi,
"Azer imkansız, bizim bebeğimiz daha bir aylıkken öldü bunun o olması imkansız." Dedim sesim titremişti.
"1 aylıkken düşmüştü evet." Dedi düşünceli bir şekilde,
"Daha bir aylık düşmüşken yaşayamaz." Dedi ardından, daha sonra bir silah sesi geldi.

"Azer!" Diye bağırdım korkuyla ve hızla Bulut'u alıp Azer'in yanına yaklaştım. Azer elini hemen önüme doğru uzattı bizi korumak için,
"Bekleyin burda" dedi ve hızla odadan çıktı. Azer'i dinlemeyip hemen ben de odadan çıktım. Hızla merdivenden indim ve sesin geldiği yere yani mutfağa yöneldik.
Herkes şok olmuş bir şekilde yere bakıyordu,

Aralarına girip yere bakmam ile olduğum yerde çivilendim. Meryem abla, yerde kanlar için yatıyordu.
"Meryem abla" dedim kısık bir ses tonuyla, Azer kolumdan tuttu ve beni yanına çekti. Azer hızla mutfağa girdi ve Meryem ablanın yanına gidip çömeldi. Elini Meryem ablanın bileğinin üzerine koydu ve nabzına baktı.

"Yaşıyor mu?" Diye sordum
Azer olumsuzca kafasını salladı. Annem yerine koyduğum kadın, ölmüştü.

Gözüm birden babaanneye kaydı, tepkisizce sadece yerde yatan Meryem ablaya bakıyordu. Ama hiç şaşırmış gibi de değildi. Belki de zaten biliyordu?
Bunu da yapmamıştır herhalde,

                         ..............

Sadece 1 saat uyuyabildiğim uykumdan uyanıp bebeğin mamasını verdim. O uyuduktan sonra ben de cenaze töreni için hazırlandım. Başıma siyah bir eşarp alıp odadan çıktım. Avluda tek başına oturan Melek'i görünce onun yanına gidip oturdum.
"İyi misin?" Diye sordum, dolu gözlerini bana çevirdi.
"Annemden sonra bana en çok annelik yapan oydu" dedi ve ağlamaya başladı.

Herkese annelik yapmışsın Meryem abla, yaralarımızı sardığın için teşekkür ederiz.

Gözümden bir damla aktı zemine, Melek'e sarıldım.
"Mezarlığa gelecek misin?" Dedim,
"Hayır, gelirsem o anı hiç unutamam." Dedi hüzünlü sesi ile, başımı olumlu salladım.
Azer yanımıza geldi,
"Hadi gidiyoruz." Dedi, ayağa kalktım.
"Melek, Bulut uyuyor ara sıra gidip kontrol eder misin?" Dedim,
"Tamam." Dedi ve konaktan çıktık.

Babaanne bizim arabaya bindi ve gitmeye başladık.
Bu kadına asla güvenemiyorum.
Dikiz aynasından baktığımda o da bana bakıyordu. Ne gözünden bir damla yaş almıştı ne de dudaklarından tek bir söz çıkmıştı.
Bu kadında birşeyler var.

Mezarlığa geldiğimizde Azer, Azat ve diğerleri mezarı kazmaya başladı. Bir kaç kürek attıktan sonra küreği başka birine verdi ve yanıma geldi. Gözündeki siyah gözlüğü çıkardı.
"Azer neden öldü Meryem abla? Kim yapmış?" Diye sordum,
"Araştırıyoruz." Dedi normal bir ses tonuyla, kafamı olumlar anlamda salladım.

Telefonum çalınca cebimden çıkartıp ekrana baktım. Babam arıyordu, Azer'e söyleyip müsait olduğum bir alana gittim ve telefonu açtım.
"Efendim baba?"
"Nasılsın keça min"
"Pek iyi sayılmam baba, yardımcımız vefat etti. Cenazedeyim, sonra konuşsak olur mu?"
"Tamam Keça min tamam. Peyda bûn" (kızım- kendine dikkat et)

Gül Güzelim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin