Vuslat 🏹
.
Güneş bu kez dünyayı aydınlatmak için değil yürekteki koru yakmak için doğmuştu sanki. Bir şehidin ardından insan güne nasıl uyanırdı ? Her nefesini bir arada aldığın canından öte bildiğin yoldaşının yokluğunda insan nasıl nefes alırdı ? Şehidi gibi atı da bu yolda canını vermişti. Aynı gün hem bir Türk ölmüş hem de Türk'ün kanadı ölmüştü.
Toprak, canlarından öte sevdikleri gardaşlarını almıştı bugün. Gökay alp ve Aybars alp, Berkin Alp'in toprağını elleri arasına alırken yumruklarını sıktılar. Dün gece yaşadıkları olaydan sonra beyleri de orta da yoktu. Yaşanan şeyler çok zordu. Sağlam durmak çok zordu.
Gökay Alp sessizce konuşmaya başladı.
"Hem bir Türk öldü hem bir yetim... Gardaşım diye bağrıma bastığım günden beri tek bir anımız ayrı getmemişti lakin şimdi toprağın altındadır."
Gökay Alp, usul usul ağlamaya başladığında Aybars Alp'te ondan farklı değildi. Yüreklerine düşen kor her yeri yakıyordu. Gözlerinden süzülen yaşlar da birer ateşti sanki.
"Can yoldaşımız o bizim toprağın altında da olsa hala yüreğimizde taşırız onu bilmez misin Gökay Alp!"
Aybars Alp hiddetlice bağırdığında Gökay Alp bir şey diyememişti. Doğru diyordu Aybars Alp, o hala yüreklerinde yaşıyordu.
İnsan hiç sevdiklerini yüreğinde yaşatmaktan vazgeçer miydi?
Aybars Alp devam etti.
"O hakkıyla göçtü bu dünyadan. Anlı şanlı bir şehit olarak göçtü. Beyimize kurulan pusunun içinde canıyla savaşırken göçtü. O bir şehit bizse aynı yolda canımızı ortaya koymadık mı? Şehitlik mertebesi ona nasip oldu. Dua edelim ki bir gün bizde şehit olalım ve gardaşımıza ahirette komşu olalım."
Gökay Alp, Aybars Alp'in dirayetine hayran olurken onu omuzlarından tuttu ve sarıldı.
"Gardaşımıza komşu olalım."
Gökay Alp gururla bunları derken onu uzaktan izleyen Ayperi, gönlünün eşinin duasına zorlukla 'Amin' diyebildi.
Elleri titreyen Ayperi Hatun onu cenazeden sonra dakikalardır orada beklemişti. Bir teselli vermekti amacı, belki iyi gelirdi. İyi gelmektense onu iyi görmekti asıl istediği. O cansız bedene yaklaşırken Gökay Alp olmaması için ettiği dualar geldi aklına. O an ki korkuyu ve hüznü babasından sonra ilk defa yaşıyordu. Çoktan canını Gökay Alp için vermeye razıydı o. Çoktan yüreği onun sevgisiyle atmaktaydı. Ablasının yokluğunda en büyük desteklerden biri de onun varlığıydı.
Dün gece onlara atılan pusu da ya Gökay Alp'e bir şey olsaydı. Bu kez ne yapardı? Bir kişinin daha ondan ayrılmasına takati yetmezdi. Öylesine bağlıydı sevdiklerine, öylesine fazlaydı önceki zamanlardan çünkü en büyük kayıplardan birini yaşamıştı. En büyük acılardan birini yaşamışlardı. İyileşmeyen yaraları tekrar kanamamalıydı. Daha kabuk bağlamamıştı. Ablası gibi o da yaralarıyla ayakta durmaya çalışıyordu.
Gökay Alp ve Aybars Alp en sonunda kalktıklarında bir an önce işe koyulmaktı amaçları. İlk önce beyleri için yola çıkacaklardı. Ondan sonra da Alçin Hatun için devam edeceklerdi yola.
Karşısında Ayperi Hatunu gören Gökay Alp şaşkınlıkla ona baktığında gördüğü buğulu gözler hiç hoşuna gitmedi. Birbirlerine bakmaya devam eden Ayperi ve Gökay Alp bir şey diyemezken Aybars Alp elini Gökay Alp'in omzuna attı ve gittiğini belirtircesine başını salladı. Gökay Alp kendine gelirken yavaşça Ayperinin yanına vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alçin | Rüzgarı Kendine Yoldaş Eden Kız
Historical FictionCesur yüreklerin hikayesi... . Cenk, yalnızca ok ile kılıç ile değildi. En büyük cenk yürekleydi. Kim ki yüreğini sağlam tuttu işte asıl cengi o kazandı. 🏹 "Attığın ok kadar yol alacaksın Alçin. Kanatlarını açtığın kadar uçacaksın. Uçtukça yara ala...