17.BÖLÜM🏹

1.8K 135 3
                                    

Huzur🏹

.

Yüreği gümbür gümbür atıyordu. Lakin bu kez hüzünden değil sevinçten idi. Alçin, gözlerini ayırmadı Çağataydan dikkatle takip edip etrafı kontrol ediyordu. Çağatay beyde sessizce gittikleri koridorda birinin çıkmasına karşılık önden gidiyordu. Önüne çıkan iki askeri kısa sürede etkisiz hale getirdi.

Mahzene yaklaştıkları anda koridordan birçok asker sesi geliyordu.

"Çok fazlalar "

Alçin fısıldadığında Çağatay bey kaşlarını çatmış ne yapabileceklerini düşünüyordu bir yandan da eliyle Alçin Hatunu gerisinde tutuyor ön tarafa yaklaştırmıyordu. Tam o sırada Allah yardım etmiş ve Aratay bey ile alpleri kalenin etrafını sarmayı başarmıştı. Bu baskın Karakıtayları oldukça ürkütmüş ve oradaki tüm askerlerin dışarıya çıkmasına sebep olmuştu.

"Yetişin asker lazımdır Girginoğulları kaleyi sarmışlar."

Askerler koridoru bir bir boşaltırken Çağatay bey gülümseyerek baktı Alçin Hatuna, dudağının bir kenarı yukarı kıvrılmıştı. Aratay beyle olan anlaşması zor olmuş ama sonunda Alçine kavuşmayı başarmıştı.

~

"Böyle bir şeyi nasıl dersin Çağatay bey, katiyen olmaz!"

"Mümkün değildir."

"Peki ya Selma Hatunu kaçırmış olsalardı bir düşün Aratay bey öylece yerinde durabilir miydin?!"

Çağatay bey sonunda demişti diyeceğini. Aratay bey, Çağatay beyin dakikalardır dediklerini es geçmiş ancak bu söylediğine bir şey diyememiş ve sessiz kalmıştı. Böyle bir şeyi aklından dahi geçirmek gözlerini karartmaya yetmişti. Aratay Beyin sessizliğinde Çağatay bey yeniden konuşmaya başladı.

"Gireceğin bu savaşta ok, kılıç, yay ve at teminini ben yapacağım merak etme Aratay bey yeter ki şu işe he de."

Aratay bey en sonunda istemeyerekte olsa evet demişti.

~

Alçin anlamaz gözlerle Çağatay beye bakarken Çağatay bey yeniden önüne döndü ve Alçin Hatunu elinden tutup mahzene doğru ilerledi.

Alçin ellerinin Çağatay beyle buluşması ile nefesini tutarken onu hızlı adımlarla takip etti. Yeniden nefes alması biraz zamanını almıştı.

Mahzene indikleri yerde Çağatay bey duvardaki bir taşı oynatmak istedi.

"Çağatay Beyim naparsın o taşı nasıl ?..."

Alçin Hatunun sözleri taşın hareket edip küçük karanlık bir boşluğun açılması ile son bulmuştu. Bu boşluk ancak bir insanın sürünerek girebileceği kadardı.

"Sürünerek gideceğiz kalenin dışına açılan bir yol bu, tek çaremiz burası."

Alçin olumlu bir şekilde kafasını salladı. Onunla her yola girebilir, onunla her yolu yürüyebilirdi. Çağatay bey herhangi bir yılan veya akrep çıkmasına karşılık önden gitmek istedi ve hızla boşluktan girerek sürünmeye başladı. Alçinde onu takip ederken ikiside zar zor nefes alarak sürünüyordu. Hem karanlıktı hem de çok kötü bir koku geliyordu. Alçin etrafta böceklerin olduğunu biliyordu lakin ne tür olduklarını düşünmek dahi istemiyordu. Yaklaşık 10 dakika sonra karanlıkta el yordamıyla bir taşa daha ulaşmışlardı. Çağatay bey, bu kez bu taşa yüklendi ancak taş yerinden oynamamıştı. Çağatay bey belindeki hançerine uzandı.

Alçin | Rüzgarı Kendine Yoldaş Eden KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin