-19.BÖLÜM / PLAN-

60 18 28
                                    

"Peki tüm bunları sen nereden öğrendin?"

Yektanın aklındaki çok haklı bir soruydu. Aklımı kemiren bu tarifsiz duygular normal halime dönmeme büyük engeldi. Bir insana zarar göreceğinin söylenmesi yenilir yutulur bir gerçek değildi. Korkmakta haklıydım. Ağzımı açmadan konuşmalarını dinliyordum.

"Feris sana anlatmış mıdır, bilmem. Ben de onlarla bazı işler yapıyorum. Haliyle kulaktan kulağa bir şekilde benim de haberim oldu."

"Onlar ile çalışıyorsan neden tüm bunları gelip bize anlatıyorsun?"

Tam yerinde, güzel sorular soruyordu. Merakla Bahadır'ın cevabını dinledim.

"Çünkü mevzu bahis Feris. Ona zarar gelmesini istemiyorum."

Yektanın bahsettiği bağ bu olmalıydı. Ne kadar çamura batmış olursa olsun beni düşünüyordu. Bahadıra karşı bakış açım değişmişti.

"Geçtiğimiz günler Feris'e saldırırken de bunları düşünmeliydin."

"O başka." dedi yüzünü buruşturarak. Hatırlanan bu anıdan ne o, ne de ben hoşnuttum. "O gün kafam yerinde değildi. Doğru düzgün bir şey de hatırlamıyorum. Bu konuyu Feris ile zaten konuşup hallettik."

Yekta ikna olmak yerine daha çok sinirlenmişti. Belki de bu yüzden alaycı bir şekilde güldü.

"İki özür dileyince konu kapandı yani."

"Hayır." Ofladı. "Feris affetse bile ben kendimi affetmiyorum. Biraz daha ayık olsam kesinlikle öyle bir şey yapmazdım."

Eğer biraz daha fazla susarsam kavga çıkacağı belliydi. Araya gitme ihtiyacı hissetmiştim.

"Tamam, neyse. Esas konuya gelelim. Bahadır, ne duydun?"

Uzun zamandır konuşmadığım için tüm ilgi bir anda bende toplandı. Elindeki gözlüğü yakasına astıktan sonra derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"İstediklerini vermen için gözünü korkutmak istiyorlar. Aslında daha basit bir şekilde yaparlar sanıyordum ama işlerin bu kadar çabuk büyüyeceğini ben bile tahmin etmedim."

Aklıma Bahadır ile karşılaştığım gün gelmişti. Parkta otururken bir not bırakmışlardı.

"Yaptılar zaten."

"Ne?" dedi Bahadır. Sesinde büyük bir şaşkınlık vardı. "Ve sen de tehdit edildiğini bile bile hiçbir şey yapmadan gelip sana zarar vermelerini mi bekledin?"

"Daha üzerinden iki gün geçti. Bu kadar acele edeceklerini düşünmemiştim."

"Kulağa oyun gibi mi geliyor, bilmiyorum. Ama artık konuyu ciddiye alırsan iyi edersin."

Sıkıntıyla derin bir nefes alıp dışarıya üfledim. "Haklısın. Ama her şey o kadar üst üste geliyor ki."

"Bak Feris." diyerek söze başladı. "Daha önce de dediğim gibi istediklerini ver ve yeni bir hayata başla. Zaten hafızanı kaybettin, senin için zor olmayacak."

Omuzlarım düşmüştü. Seçilebilen en kolay yoldan gitmemi söylüyordu. Dışarıdan bakıldığında tabi ki haklıydı fakat mevzu bahis Yin yangtı.

"Söylemesi kolay. Hatırlamasam bile Yin yang'a çok emek verdim."

Sertleşen bakışlarından ve göğsüne bağladığı kollarına baktığımda ellerini hareket ettirmesinden sinirlenmeye başladığı anlaşılıyordu. Bahadır olayı dramatize ederek konuşmaya başladı.

"Peki o zaman. Bekleyip ne yapacaklarını görelim."

Haklı olmasına sinir olmuştum. Dudaklarımı dişleyerek bakışlarımı boş bir alana sabitledim. Her şeyin bir çaresi, bir çözümü vardı. Peki ya bu karmaşık oyunun içinden nasıl çıkacaktık?

EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin