Tuhaf Bir Gece

37.8K 2K 293
                                    

Hepimiz üzerimize koyu renkli bir şeyler giymiş ve garajda buluşmuştuk.

Anlaşılan Kuzey her zaman siyah renkli kıyafetler tercih ettiğinden üzerini değiştirmeye gerek görmemişti. Üzerinde hala yemekte giydiği siyah tişört ile aynı renkte olan kot pantolonu vardı. Onunla yan yana geldiğimizde, gündüzle gece gibi farklı görünüyorduk. O ne kadar siyahsa, ben de o kadar beyazdım.

Bizim yokluğumuzda kamyonetin arkasını tıka basa doldurduğunu fark ettim. Yine de yardımsever bir ifadeyle "Bu akşam için gerekli her şeyi bulabildin mi?" diye sordum.

Kamyonetin arkasına bir bakış attı. "Buldum sayılır," diye düşünceli bir şekilde cevap verdi.

Batı kamyonetin kapısını açarak şoför koltuğuna oturdu. Bize dönerek, "Hadi atlayın, aksiyon zamanı," dedi. Bir yandan da anahtarı çevirmiş, arabayı çalıştırmıştı.

Ben önde Batı ile Kuzey'in arasına sıkışırken, Doğu önde yer kalmadığından kamyonetin arkasına geçmişti.

Ormanın içindeki dar patikadan Cenk'e tuzak kurulan alana gitmeye çalışıyorduk ama Batı kamyoneti kullanırken bayağı zorlanıyordu. Aslında şoförlüğü bu kadar iyi olmasa buralara kadar bile gelemezdik.

Onun yandan çok yakışıklı görünen profiline baktım. "Batı bu kadar iyi araba kullanmayı nerede öğrendin?"

Batı bana bakıp gülümsedi ve iltifatımdan hoşnut bir ifadeyle cevap verdi. "Araba yarışlarından... Hayatta en sevdiğim iki şey hız ve ..." sanki yanlış bir şey söyleyecekmiş ama sonradan bu durumu fark etmiş gibi aniden sustu.

Onun cümlesini tamamlamasını isteyerek, "Hız ve ... diğerini söylemedin. Diğer şeyin ne olduğunu çok merak ettim şimdi," diye sordum.

Kuzey, Batı'nın neyi sevdiğini biliyor gibi gülmeye başladı. Batı, Kuzey'in kendisine gülmesini sinirlenerek bana döndü ve kısa bir an gözlerimin içine baktı. "Umay eğer seçtiğin kurtadam ben olursam, ilerde bu hayatta en sevdiğim ikinci şeyi seninle paylaşmaktan büyük zevk duyacağım."

Batı'nın bu sözlerinden sonra Kuzey'in kahkahaları bıçak gibi kesildi. Şimdi ikinci şeyin ne olduğunu daha çok merak etmiştim ama sıkıştırsam bile bunu bana söylemeyeceğine adım gibi biliyordum.

Bayağı uzun ve zorlu sürse de en sonunda katliam yaptığımız alana ulaştık. Hepimiz kamyonetten aşağıya indik ve planı Kuzey yaptığından ondan gelecek talimatları bekledik.

Kuzey bizi fazla bekletmeden konuşmaya başladı. "İki kişi kuru dal toplamaya gidecek, diğer iki kişi de toprağı kazıp cesetleri dışarı çıkartacak."

Mezar kazmayı istemediğim için hemen öne atılarak, "Ben odun toplarım," dedim.

Doğu, "Eminim hiç birimiz mezar kazmayı istemiyoruz. Ama iki kişinin bunu yapması gerekiyor. Adil olsun diye çöp çekebiliriz. Kim kısa çöpü çekerse, Umay'la odun toplamaya o gider. Uzun çöpü çekenler ise mecburen mezarı kazarak cesetleri çıkarır," dedi.

Herkes bu öneriyi kabul edince, adil olması için çöpleri benim hazırlamam söylendi. İki uzun bir kısa çöpü ağaç dallarından kopartıp hazırladım ve yanlarına gidip elimi onlara uzattım.

"İlk çöpü kim çekecek?" diye yan yana duran suç ortaklarıma sordum.

Kuzey bana, "Sen karar ver," deyince, üçü de bu fikri onayladı. Biraz düşünüp kararımı onlara söyledim.

"Üçünüzün de doğum tarihlerini ve dolayısıyla kaç yaşında olduğunuzu bilmiyorum. Çöp çekmeye yaşı en küçük olandan başlayalım."

Üçü de başıyla onayladı ve ilk çöpü Doğu çekti. Demek ki aralarında en küçük olan oydu.

Doğu çektiği çöpü bize gösterdi. Ona uzun çöpün çıktığını hep birlikte gördük. Doğu bu geceki şanssız mezar kazıcılarından biriydi.

İkinci olarak Batı yanıma gelerek elime uzandı. O da bu geceki şansız ikinci mezar kazıcısıydı. Geriye çekilmeyen tek çöp kalmıştı, o da Kuzey'e kalan kısa çöptü. Demek ki yaş olarak aralarında en büyük olan Kuzey'di.

İki şanssız mezar kazıcısı kamyonetin arkasına gidip kazma ve küreği aldı ve hepsini toplu bir şekilde gömdüğümüz mezara ilerledi.

Biz de Kuzey'le birlikte yanlarından ayrıldık ve cesetleri yakmakta kullanacağımız kuru dalları aramaya başladık.

Yarım saatin sonunda cesetleri yakmak için bayağı kuru dal toplamıştık. Doğu ve Batı'da kurt kuvveti ve hızıyla toprağı kazmış, ceset parçalarını çıkartıp mezarın dışına yığmıştı.

Kötü kokan ceset parçalarının yanında dikilen Kuzey'e "Peki, şimdi ne yapacağız?" diye sordum.

Kuzey toplu mezar için açılan çukura bakarak bana cevap verdi. "Şimdi mezarın içine topladığımız kuru dalları atacağız, üzerine de ceset parçalarını tekrar yerleştireceğiz."

Hep birlikte Kuzey'in talimatını uyguladık ve mezarın kenarında beklemeye başladık.

Kuzey kamyonetin arkasından elinde tuttuğu ağzı kapalı bir bidonla yere atladı. Getirdiği bidonun ağzını açtı ve içindekilerin tamamını mezarın içine boşalttı.

Çevreye yayılan kokudan Kuzey'in mezarın içine boşalttığı sıvının benzin olduğunu anladım.

Cebinden kibriti çıkarıp yaktı ve mezarın içine attı. Mezardaki cesetler çevreyi gündüz gibi aydınlatarak meşale gibi yanmaya başladı.

Kuru odunların ve benzinin etkisiyle bütün ceset parçaları bir saat içinde tamamen yandı ve geriye korlaşmış kemikleri kaldı.

Kuzey "Şimdi mezarın içinden çıkardığımız toprakları geri koyacağız," dedi. Küreği eline alıp çalışmaya başladı.

Boşta olan küreği elime alıp yardım etmek istediğimde Doğu bana izin vermeyerek küreği elimden almış, Kuzey'le birlikte toprakları mezarın içine atmaya devam etmişlerdi.

Mezarın içi toprakla tamamen dolunca Kuzey kazma ve kürekleri toplayarak kamyonetin arkasına yerleştirdi. İşi bitince kamyonetten atlayarak yanımıza geldi. "Şimdi işin en zor kısmına geçiyoruz," derken gözlerinin içi muzip bir ateşle parlıyordu. "Herkesin elbiselerini çıkartıp kurt formuna geçmesini istiyorum."

"Dostum o zaman kamyoneti nasıl geri götüreceğiz?"

Batı'nın sorduğu sorunun cevabını ben de merak ediyordum.

Kuzey "Merak etmeyin, işimiz bitince tekrar insan formuna döneceğiz," dedi ve konuşmasına devam etti.

"Hayvanlar dünyasında, özellikle köpeklerin atası olan biz kurtlar da 'Bölge İşaretleme,' adı verilen bir olay var. Hepimiz bunu biliyor ve kurt formundayken yapıyoruz. Köpekler bizim çişimizle belirlediğimiz bölgenin içine giremezler çünkü bizim onlara tepki göstereceğimizden korkarlar. Şimdi herkesin kurt formuna geçerek avcıları öldürdüğümüz bölgenin dışını işeyerek işaretlemesini istiyorum. Hep beraber yarın gelecek köpeklere ayaklarını denk almaları konusunda bir mesaj bırakalım. Böylece kan lekelerinin olduğu bu yere girmeye cesaret edemezler. Hadi bakalım herkes dönüştükten sonra işemeye başlasın. Ha unutmadan idareli kullanın ve tek seferde çişinizi bitirmeyin. Damla damla işeyin."

Kuzey bir yandan da gülmeye devam ediyordu. Kuzey'in kurda dönüştüğünde ilk işaret bıraktığı yer mezarın üstü olmuştu.

Biz de üçümüz beraber kanla kaplı bölgenin çevresini işaretleyerek onun verdiği emri yerine getirmiştik. Umarım Kuzey'in planı işe yarardı.

Bu gece üç muhteşem kurtadamla birlikte hayatımın ilklerini yaşamıştım. Onlarla birlikte ilk defa bu kadar çok gülerek güzel zaman geçirmiştim. Beraber toplu mezarın çevresini işaretlerken de en tuhaf gecemi yaşamış oldum. Tüm yorgunluğu bir tarafa bırakacak olursak, hiç kendimi bu kadar hayat dolu ve mutlu hissetmemiştim.

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin