~Yağız Karasu
Ördek sesli alarmım her zamanki gibi beni muhteşemem derecede rahatsız ederek uyandırmayı başardığında homurdanarak telefonumu alıp alarmımı durdurdum.
Etrafıma bakıp gözden geçirdiğimde yatmam gereken yatağımda yatmadığımı fark ettim.Olmam gereken odamda da değildim.
Otelin Özgür'le bana kalmamız için verdiği odanın bu kadar lüks olmadığından emindim.
Peki ya ben,neden?..
Kendime sormakta olacağım soruyu kafamda tamamlama gereksinimi duymadım çünkü cevabı biliyordum.
Dün gece burada,bu koltukta uyuyakalmıştım.Neyseki bu çirkin ördek sesli alarmım bile kızı derin uykusundan uyandırmayı başaramamıştı.
Kız hala mışıl mışıl uyuyordu ve tıpkı alev almış ateş rengindeki turuncu,kıvırcık saçları yüzüne bulaşmışken dün geceki halinden çok daha masum görünüyordu.
Telefonumu arka cebime koyup parmak ucunda yavaş adımlarla odanın kapısına yönelmiştim ki kapı çalmaya başladı.
Hadi ama!Burada dizi çekmiyoruz ki!
Hızla geri dönüp saklanacak yer aradım.
Neyseki deli gibi atan kalbime rağmen kız uyanmadan yatağının altına saklanmayı becerebilmiştim.Nefesimi düzenleyip olabildiğince sessiz kalıp bekledim.Kapı ısrarla çalmaya devam ettiğinde kız sonunda o derin uykusundan uyanmıştı.
Homurdanarak sitem etmeye başladığında ne dediğini zor olsa da duyabilmiştim.
"Ne oluyor ya sabah sabah!"
İnleyerek doğruldu.
"Ah,başım..."
Nihayet ayağa kalkıp sinir bozucu derecede çalmaya devam eden kapıyı açtığında, gelenin abisi olduğunu sesinden anladım.
"Günaydın."dedi dün gece olanlardan sonra hiçbir şey olmamış gibi.
"Günaydın mı?"dedi kız onun aksine hala sinirli ve huysuzdu.
Abisi onun bu haline aldırmayıp nazikçe sordu:
"İçer girebilir miyim?"
Kız dün gece içtiklerinin etkisinden hala kurtulamamış gibi muzipçe sorusuna soruyla karşılık verdi:
"Bilmem,girebilir misin?"
Abisi cevap vermeyip odaya girdiğinde gerildiğimi hissedebiliyordum.
Sakin ol Yağız,seni fark etmeleri imkansız.
Kendimi rahatlatmaya çalışıyordum ancak olası ihtimaller buna pek izin vermiyordu yazık ki.Ya yere bir şey düşerse ya eğilip beni görürse?
Özgür gibi paranoyakça düşündüğümü fark ettiğimde kendime kızarak dikkatimi konuşmalarına verdim.
"Dün gece yanında olmadığım için özür dilerim."
Abisinin ses tonundan gerçekten üzgün olduğunu anlayabilmiştim.Belki de gerçekten kontrol edemediği sorunları vardı kim bilir?
"Ben...O kadar pişmanım ki...Sana kendimi nasıl affettiririm hiç bilmiyorum."
Yalnızca ayaklarını görebiliyordum ama kız konuşmaya başladığında suratına yerleşen alaycı bakışlarını tahmin edebiliyordum.Ve muzip sırıtışlarını...
"Demek bilmiyorsun..."Birkaç saniye es verdikten sonra devam etti.
"Ben de bilmiyorum biliyor musun abi?
Sen tedavileri reddederken,bana iyileştiğin yalanını söyleyip daha da kötüye giderken,yanında olmak istediğimde beni kendinden uzak tutmaya çalışırken,beni sürekli senin için endişelenmek zorunda bırakırken...Seni nasıl affederim...Ben de hiç bilmiyorum."Kızın söylediklerinden sonra gelen sessizlik tıpkı bir filmin duygusal bir sahnesini izliyormuşum hissine kapılmama sebep olmuştu.
Duygusal filmleri severdim ancak bir sorun vardı.O da şu ki bu odadan hemen çıkmazsam işe geç kalacağım gerçeği...
Ve tabi muhtemelen kovulacaktım da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELA
Teen FictionBir anda hayatını alt üst eden gerçekle karşı karşıya gelen bir kız... Gerçeklerin yalana dolandığı o düğümü açabilmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak bu yolda o kadar çok kalp kırılacak,o kadar çok oyun oynanacaktır ki daha da k...