~Akça Karasu
Özgür'le yolumuzu ayırdığımızdan beri son söylediği aklımda dönüp dönüp dolaşıyordu.
"Kendime yeni bir sürpriz bulmam çok da zor olmaz." demişti.
Bunu neye dayanarak söylemişti,aklında biri var mıydı,yoksa beni sinir etmek için mi söylemişti...
Tüm bunları o kadar merak ediyordum ki bu durum iyice sinirimi bozmaya başlamıştı.Yaklaşık yarım saattir bulunduğum yerden tek bir taksinin bile geçmemesi de ayrıca sinirimi bozuyordu!
Özgür çoktan gitmişti.Gitmeden önce gözlerime öyle bir bakmıştı ki...
Onu düşünmemem için beynimin yıkanmış olmasından başka çare yoktu!Aramızda geçen şeyleri düşündüm.Yaşananları...
Onu sinir etmek de her zaman üstüme yoktu ama bu seferki bir başkaydı.O gece ona söylediklerim aklıma geldiğinde ben bile kendime şaşırıyordum.O kadar acımasızdım ki...
Tek amacım onun kalbini kırmaktı.Birilerinin benim kalbimi kırdığı gibi...
Birazcık düşündüğümde bunu neden yaptığımın farkına varmıştım.
Annem...
O gece annemle konuşmuştum.
Annem sandığım kişiyle...
Bana gerçekler konusunda yardımcı olacağını söylemişti ama tek derdi ne yapacağımı önceden bilebilmekti.
O kadar saftı ki bunu kurduğu cümlelerden de ses tonundan da hemencecik anlayabilmiştim.
Aslında saf olmasına gerek bile yoktu ki...
Ben onu her haliyle anlardım zaten...Sorun şu ki onu o kadar anlıyordum ki bu bana fazla geliyordu.
Zor durumda olduğunu hissedebiliyordum.Beni üzmek istemediğini...
Belki de babam yüzünden tüm bu yalana dolana battığını...
Ama yine de ona kızmaktan kendimi alıkoyamıyordum.Her şey bir yana...
Tüm o samimiyet artık o kadar yalan geliyordu ki...
O gece kendimde değildim.
İlk kez çözümü nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde içmekte bulmuştum.
O kadar içmiştim ki ona bağırdığımı hatırlıyorum.
Beni sevdiğini söylediği için..
O bana bunu söylerken ben ona beni bir daha aramamasını söyledim ve hatta...
Ondan nefret ettiğimi de söyledim.Ve sonra tek bir ses bile gelmedi telefonun ardından.
Her yer kapkaranlıktı,sessizdi...
Telefonu yere atmıştım ve gözyaşlarına gömülmüştüm.
İçimdeki öfke bir türlü dinmiyordu ve beni öyle güçsüz bir hale getiriyordu ki...
Buna dayanamazdım.
Lavobaya gidip yüzümü yıkadığımda ve aynanın karşısına geçip gözlerime baktığımda anlamıştım aslında..
Bu öfkeyi kusmak zorundaydım. Taşıyabileceğimden fazlaydı ve artık onu taşıyamıyordum.Özgür o gecenin sabahı yanımdayken bunu ona yapacağımı her ne kadar tahmin edememiş olsam da ben buydum.
Ve bunu yapmıştım..
Pekala da Özgür için bu,bardağı taşıran son damla olmuş olacak ki o resepsiyonist çocuğun dediğine göre çözümü kendisini kaybetmek de bulmuş.
Başka birinde bularak belki de...Belli belirsiz bir sızı kalbimde yer edindiğinde elimi boynuma götürdüm.Yağız'ın doğum günümde hediye ettiği kolyeye.
Beni her doğum günümde o kadar mutlu ederdi ki..
Ama kolye yerinde yoktu..
Benim için bir tür sığındığım liman görevini gören kolye yoktu...
Endişeyle ayaklandım ve oturduğum yer başta olmak üzere otelin her yerini aradım.Kaygı tüm vücudumu ele geçirirken aklıma bana bunu verirken söyledikleri geldi.
"Senin ve benim adımızın ilk harfleri.."demişti.
"Akça'nın A'sı Yağız'ın y'si...Bu aklıma nasıl geldi bilmiyorum ama baksana..Biz birlikteyken ay oluyoruz.Geceyi aydınlatan bir ay..."Kalbimdeki sızı elimi ayağımı birbirine dolandırıyordu.Hızlı adımlarla resepsiyona vardığımda yine aynı çocuktu karşımdaki.
"Buyurun,nasıl yardımcı olabilirim?"dedi soğuk bir ifadeyle.
Keşke o gün ona kaba davranmasaydım.diye geçirdim içimden.
"Odamda bir eşyamı unutmuşum da..."dedim takınabileceğim en sevimli tavrı takınırken.
Bu benim için fazlasıyla zor olsa da..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELA
Teen FictionBir anda hayatını alt üst eden gerçekle karşı karşıya gelen bir kız... Gerçeklerin yalana dolandığı o düğümü açabilmek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak bu yolda o kadar çok kalp kırılacak,o kadar çok oyun oynanacaktır ki daha da k...