3.

1.6K 79 12
                                    

Güncellendi

Mia'nın anlatımı

Uyandım, tavana bakarak hayatımı sorguluyorum şuan. Neden akademiye geldim ki? Reginald'a güvenerek hata mı yaptım? Aşağıdan gelen yemek zilinin sesi düşüncelerimi bölmeye yetti. Yatağımdan doğrulmaya çalışırken yaram acıdı. Yüzümü buruşturdum ve sırtımı yatağın başlığına yaslayıp battaniyemi üstümden kaldırdım. Yaram kanamıştı ama kahvaltıya yetişmem lazım.

"Off!"

Akademi formasını giydim, gömleğime kan bulaşsada temizlemeye vaktim yoktu şuan. Ceketimi üzerime geçirdim, odadan çıkıp salona indiğimde herkes burdaydı, sandalyelerinin başında bekliyorlardı. Kendi sandelyemin arkasında durup sözde babam'ı beklemeye başladım. Klaus ve Diego'nun tartışmasını dinlerken izlenme hissiyle Five'a döndüm. Gömleğime bakıyordu. Haklı sanırım çünkü fazla... Kırmızı.

"Yemekte olmayacağımızı babama söyleyin." Dedi Five.

Hızlı adımlarla yanıma gelmişti, kolumdan tutup odasına ışınladı.

'Tekrar ceza almak istemiyorum, aşağıda görüşürüz."

Kapıyı açacağım sırada ışınlandı ve geri kapattı.

"Yaran kanıyor, pansuman yapmamız lazım."

"İşlerime karışma Five, ölmek istemezsin."

Five sinirle ikimizi tekrardan salona, masanın başına ışınladı. Diğerleri bize merakla kısa bakışlar atıyordu. Sandalyemin arkasına geçip beklemeye devam ettim. Sonunda Reginald gelip "oturun" emrini verdi. Ceketimi çıkarttım ve oturdum. Karın ve göğüs kısmı kandan dolayı kırmızı olan gömleğimi fark ettiklerinde yaram hâlâ kanıyordu.

"Sekiz numara, revire git!" Dedi Reginald'ın buyuran sesi. Sesi sakin de olsa bu görüntüden rahatsız olduğunu biliyordum.

Ona bakıp kollarımı masaya koydum ve başımı ondan tarafa çevirdim. "Neden gitmem gerekiyor?"

"Yaralısın." Hadi ya! Öyle miymişim?

"Neden acaba." Diyerek göz devirdim.

"Saygısızlık yapma sekiz. Revire git."

Alayla sırıtarak karşılık verdim. "Ne oldu? Üzüldün mü? Oh, pardon babacığım senin duyguların yoktu değil mi?"

Birşey demeden bana bakmaya devam etti. Göz temasını kesmeden ciddileştim.

"Dün nerdeydin baba?" Diğerlerinin duyabileceği şekilde ancak fısıldayarak devam ettim. "Kaçtın değil mi?"

Hızla ayağa kalktığında sandalyesi yerde sürünerek ses çıkarmıştı. "Odama gel. Şimdi." Arkasını dönüp dışarıya çıkarken gözden kaybolana kadar hareketlerini izledim. Ardından gülerek diğerlerine döndüm.

"Bazen çok huysuz bir bunak oluyor dimi klaus?"

"Katılıyorum da yaran-"

"Hallederim ben, afiyet olsun." Diyerek ayağa kalktım. O sırada gözüme Five'ın kahvesi çarpmıştı. Kupasını alarak dışarıya çıktığımda ardımdan sinirle bağırdığını duymuştum.

"O benim kahvem!"

Babamın odasına girdim, masasının yanındaki koltuğu işaret edince sakin hareketlerle oturdum.

"Komisyondan geleceklerini biliyordun ve buna rağmen beni uyarmadın?" Dedim sorar bir tonla. Bu cevabını bildiğim bir soruydu.

"Sandığımdan zekisin. Diğerleri yerinde olsa bildiğimi anlamazlardı."

POWER - The Umbrella Academy ☂️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin