Okul koridorunda sıkılmış bir şekilde yürürken Jeongin'i gördüm. Adımlarım biraz yavaşladı, nereye gittiğini merak ediyordum ama bu koridoru takip ediyorsa muhtemelen gittiği yer erkekler tuvaletiydi.
Hafif kafası eğik bir şekilde yürürken fizikçi ile çarpıştı, fizikçinin kitapları yeri boylarken panik olduğunu görebiliyordum.
Manyak fizikçi tam anlamıyla çok bilmiş, egoist ve çabuk sinirlenen birisiydi. En olmayacak şey için bile bağırıp çağırıyordu.
Fizikçi onu parmağıyla omzundan ittirdi bilmişçe, bağıracağını anlatarak hızlıca ikisinin yanına ulaştım. Jeongin'i arkamda tutarak fizikçinin doğrudan yüzüne baktım. Daha da sinirlendi, engel olmamam gerekirdi sinirini çıkarmalıydı. Ne kadar aptal bir düşünceydi... Öğrencilere böyle davranma hakkı yoktu. Yıllarca fizik okuyup böyle bir insan olması kötüydü, çoğu öğrenciyi fizikten nefret ettirdiğine emindim.
"Çekil Bang Chan." Kafamı iki yana salladım. Çekilmezdim, hafifçe kafamı arkama çevirdim. Jeongin başını yere eğmiş, tırnağını serçe eline batırıyordu. Muhtemelen yara yapacaktı. Fizikçinin yüzüne kafamı çevirdim, bu sırada diğer elim arkadan Jeongin'in ellerini tuttu. Yapmaması için bir işaretti bu, anlayarak ellerini ayırdı ve iki yanına sabitledi sanırım.
"Sadece kitaplarınız yere düştü Bay Kim, Sorun olacağını sanmıyorum." Eğilip yere düşen üç kitabı aldım ve uzattım.
"O kitapların ne kadar olduğu hakkında bir fikrin var mı?! Sen kimsin de ne yapacağıma karışıyorsun?"
"Kitaplarınızın yere düşerek zarar gördüğünü sanmıyorum. Ayrıca okul başkanıyım ben, en az sizin kadar bu okuldaki öğrenciler benim de sorumluluğum altında."
Ağzından bir "hah" sesi çıkarken Jeongin'e yaptığı gibi işaret parmağıyla omzundan ittirdi. İzin vermeden geri çekildim, bu adama benim de tahammülüm yoktu.
"Abartıyorsunuz Bay Kim."
"Başkanmış! Yürü müdürün odasına, bakalım başkanlığını aldığımda da böyle saygısızca konuşabilecek misin?"
"Sınıfına git." Arkamı dönüp birkaç saniye fısıldadım ve müdürün odasına ilerledim. Fizikçi hemen arkamdan söylenerek geliyordu ancak beni böyle şeylerle korkutamazdı.
Fizikçi beni bir suçlu misali müdüre götürürken öğrencilerin bakışlarına takılıyorduk, bazıları merak ediyordu bazıları ise endişeliydi. Mesela Changbin bana endişeli bakıyordu.
Kapıyı çalıp müdürün odasına girdim. Fizikçi hemen arkamdan geldi ve sertçe kapıyı kapattı.
Başkanlığıma elveda deme vaktiydi sanırım, müdür ile fizikçi yakın arkadaştı.
"Bu saygısız öğrenci okul başkanı olmayı hak etmiyor. Bana karşı saygısızlık yaptı! Ben onun saygısızlık yapabileceği birisi değilim. Koridorun ortasında bana bağırmış olamaz, bu saygısızlık da neyin nesi?!" Gür sesiyle bağırırken yüzümü buruşturdum. Sanırsın İngiliz prensiydi...
"Bang Chan doğru mu?"
"H–" tam açıklamak istediğim an sözümü kesti.
"Müdür Son!"
"Bang Chan, maalesef başkanlığın ile birlikte diğer tüm görevlerini sonlanırıyorum. Saygıdeğer öğretmenimiz Bay Kim'e saygısızlık yaparken seni başka olarak tutamam. Yeni başkan seçilene kadar temel görevlerini yerine getir. Bugün çıkışa kadar yeni başkan için oylama yapacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your eyes, jeongchan. ✓
Fanfiction"Jeongin... gözlerin çok güzel ama neden bu kadar üzgün bakıyorlar?" [düz yazı, psikolojik] 25092022 16062023