ten, me in your sweater.

979 165 55
                                    

"I still remember the third of December, me in your sweater."

Kış geldiği için titreye titreye girdiğim okul binasından sonra üşümemi umursamayarak Jeongin'in sınıfına attım kendimi. Isınmak için ona sarılacak kadar yakınlaşmıştık, evet. Aylar bir bir geçiyordu ve biz git gide yakınlaşıyorduk.

Ben ona sarılırken kafasını bana yasladı sessizce.

"Hava çok soğuk ama hâlâ etrafta kar yok."

"Eminim yakında yağacaktır, ilk karda birlikte olacağız tamam mı?"

"Tamam." Fısıltı gibi çıkan sesine gülümsedim, ilk karın anlamı özeldi.

"Söz veriyorsun değil mi?"

"Veriyorum ilk karı gördüğüm an kapındayım." Güldüğümde onun de gülümsediğini görebiliyordum.

Onun sınıfında olabildiğince oyalandım, yine de ilk ders için zil çaldığında mızmızlanarak sınıfıma doğru çıkmak zorunda kaldım. Bundan nefret ediyordum, aynı sınıfta olmalıydık.

Biz birlikte güzeldik, umarım Jeongin de böyle düşünüyordur.

Bugün için özel seçtiğim kazak üzerimdeydi. Günün anlam ve önemini belirten o şarkıyı mırıldanarak sınıfıma girdim.

İşin güzel yani, sanki o da bu günün anlamını bilerek üzerine kazak giymişti.

Okul formamı nadiren giymemezlik yapardım ve bugün o günlerden biriydi.

İlk ders sonrasında onu apar topar tuvelete götürdüm. Neden burada olduğumuzu anlamaya çalışıyor gibiydi, üzerimdeki kazağı tek hamlede çıkardım ve ona doğru uzattım. Önce birkaç saniye kazağıma baktı ardından üzerindeki kazağı hızlıca çıkardı ve bana uzattı.

"Günün anlam ve önemini ancak seninle gerçekleştirebilirdim. Rahatsız olmadın değil mi?"

"Hayır, hoşuma gitti." Yüzüne ciddi misin der gibi baktım. Hoşuna gitmişti?

Şimdi kıyafetlerimiz değişmişti ve benim kazağım ancak onda bu kadar güzel durabilirdi.

Bana uyum sağlamasının verdiği mutlulukla gülümserken tuvaletten çıktık. Sanki git gide aramız daha iyi oluyordu, ilişkimiz daha sıkı bir hâl alıyordu. Asla ayrılmayacakmışız gibiydi. Hızlı hızlı ilerlemek yerine yavaş yavaş ilerliyorduk ve aramızdaki bağ hiç olmadığı kadar iyi hissettiriyordu.

"Bugün yine terasa çıkalım mı?"

"Olur, terası böyle güzel dekore ettikten sonra orada yaşamak istiyorum."

"İstersen ikimiz evlerimizden ayrılıp terasa yerleşelim." Dalgaya vurarak onu sınıfının kapısına kadar getirdim, bunu hep yapıyordum.

×××

Terastaki yumuşak puflari aşağıya bakabileceğimiz şekilde yakınlaştırdıktan sonra onun oturmasına izin verdim. O iyice yerleştikten sonra üşümediğinden emin olmak için sırtına buraya taşıdığımız minik örtüyü bıraktım.

Bende kendi pufuma yerleşip aşağıya baktım. Ağaçların yaprakları sararmıştı, hoş görünüyordu. Rüzgar estikçe bazı yapraklar yere düşüyordu. En sevdiğim mevsim kesinlikle sonbahardı.

Kahve yapmadığımız için pişmanlık duyuyordum ama kalkmaya hiç niyetim yoktu.

"Sence kar ne zaman yağar?" Sorusuyla kafam ona döndü. Yüzünün güzelliğine takılı kalırken birkaç saniye düşündüm.

"Birkaç hafta sonra yağar sanırım, hava hızlıca soğuyor."

"Umarım çok yağar... Kardan adam yapabilir miyiz?"

"Yaparız, mahalledeki en yakışıklı kardan adam bizim ki olacak."

Etrafa güzel bir gülüş bıraktı.

"Ne yani senin kardan adamını mi yapacağız?"

"Yanıma seni de yapmayacaksak benim kardan adamımın bir anlamı olmaz." Uzun uzun gözlerimin içine baktı. Dudakları gerildi, çok güzel gülüyordu...

"Why would you ever kiss me?
I'm not even half as pretty..." Kendi kendine şarkıyı mırıldanarak terasın korkuluklarına biraz daha yaklaştı.

Ben ise ani gelen cesaretime yenilmemeye çalışıyordum.

Yenilmiştim.

Parmaklarımı koluna dolayıp kendime doğru çektim. Ani oluşan yakınlık onu biraz şaşırttı ama bu daha başlangıçtı. Bir elimle yüzünü kavradım hafifçe yanağına yasladığım avcuma karşı çıkmadı. Biraz daha yaklaştı. Burunlarımız neredeyse değecekti, kendimi bir an bile geriye çekmezken o azıcık mesafeyi de kapattım.

Sadece küçük bir öpücüktü, kısaydı, hiçbir şehvet yüklü duygu yoktu. Basitti ama çok özeldi.

"Only if you knew how much I liked you..." Şarkı sözlerinden seçtiğimiz cümlelerle konuşuyorduk sanki.

Bu anlar sanırım sadece benim için özel değildi, onun için de çok özeldi. Söylemese de hissediyordum işte, o da heyecanlıydı.

Tanrım lütfen bize merhamet et, biz birlikte çok güzeliz.

×××

yetistik yetistik gün bitmeden attık cok sukur

son 5dk kala attım mi attım hala 3 aralik harikayim

gece gece insallah okursunuz oy da verirsiniz di mi

öptüm 💘

Jae.

your eyes, jeongchan. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin