twenty two, new beginnings and you. [F]

854 114 98
                                    

ig: spearcbns final oldugu icin oy gormek istiyorum your eyes bitti arkadslr

Gergindik ikimiz de, meraktan ve heyecandan duvarları yumruklamak istiyordum.

Bugün o gündü, sonuçları öğreneceğimiz o lanet gün. Onun üzülmesini istemiyordum yoksa sonuç kötü olsa da önemli değildi. Gerçekten çok çalışmıştı ve emeğinin karşılığını almış olmasını her şeyden çok istiyordum.

"Bir saat içinde açıklanmış olacak ya kötü sonuç aldıysam?" Endişeli olduğunu görüyordum. Ben de endişeliydim hatta burada olmayan ailelerimiz bile fazlasıyla endişeliydi.

"Sorun yok bebeğim, sonuç ne olursa olsun bir şey değişmeyecek."

Onu teselli etme çabam başarısız olurken ağlamaya başladığını görünce sıkıca sardım onu.

"Tekrar hazırlanamam." İç çeke çeke ağlıyordu, benim de canım fazlasıyla sıkılmıştı şimdi.

"Şşş, daha sonucu öğrenmedik bile neden hemen umutsuzluğa kapılıyorsun?"

"Bilmiyorum, stresten midem bulanıyor." Yavaşça tebessüm ederek yüzünü kavradım. "Çabuk gidip elini yüzünü bir yıka ve kendine gel, yemek yemedin sabahtan beri. Tabii miden bulanır hemen mutfağa gel." İtiraz etmesine izin vermeden banyoya yolladım onu. Yüzünü yıkamıştı, saçlarının önü de ıslanmıştı bu yüzden.

"Hiç yemek yiyesim yok ama." Dediğinde kaşlarımı çattım. "Zorlamak istemiyorum ama sabahtan beri aynı şeyi diyorsun bebeğim." En sonunda kabullenerek isteksiz isteksiz tabaktaki yemekten bir şeyler yedi. Fazla yemese de en azından artık aç olmadığını bilerek daha fazla zorlamadım.

Çalan telefonum mutfakta yankılanırken telefonu alarak balkona yöneldim.

"Anne?"

"Açıklanmış mı sonuç, Jeongin'in annesiyle bekliyoruz." Balkonun kapısını kapatarak içeri baktım. Burayla ilgilenmiyordu.

"Anne aramayın bir süre tamam mı–"

"Kötü mü çıktı sonuç?!" Arkadan babamın sesi gelse de anlamıyordum. Sanırım çocukları bunaltmayın diyordu.

"Daha açıklanmadı ama Jeongin çok stresli. Eğer bir şeyler beklediğinizi belli ederseniz daha çok üzülecek."

"Ha, özür dilerim. Hiç öyle düşünmemiştik biz." Tebessüm ederken önemli olmadığını söyledim.

"Kapatıyorum anne, sonucu size söylerim zaten. Merakta bırakmam sizi." Telefonu kapattıktan sonra içeri geçtim.

Jeongin koltukta oturmuş endişeyle dudağını ısırıyordu. Oturduğu yerde tamamen küçülmüş, sehpaya koyduğu bilgisayarın ekranına bakıyordu.

"Birazdan," dedi sesi titrerken. "Açıklanmış olacak puanım." Sırtını sıvazlayarak çenemi omzuna yasladım ve kollarımı beline sardım. Endişeli hissetmekte haklıydı, ben de korkuyordum.

Gerçekten saat geldiğinde yutkunarak bilgisayara uzandı. Ben olduğum pozisyonu bozmadan hafif hafif belini okşuyordum. Gerekli bilgileri girdikten sonra sistemdeki yoğunluktan dolayı bir süre ekranda dönen çemberin izlemek zorunda kaldık. Saniyeler, saatler gibi gelip geçmezken sonunda sistem bizi sonuç ekranına yönlendirdi.

Yang Jeongin, 470 puan.

Ağzım şaşkınlıkla bir karış açılırken o da benim gibi öylece kaldı. Eliyle ağzını kapatırken koluma düşen göz yaşıyla ben de kendime geldim.

"Kazandın." dedim şokla.

"Kazandım!" arkasını dönerek tamamen bana sarıldı içli içli ağlamaya başladığında kahkaha atıyordum. Onunla birlikte yaşadığım stres aniden yok olurken ben de mutlulukten ağlamaya başladım.

your eyes, jeongchan. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin