sixteen, our home.

842 123 42
                                    

Bang Chan üniversiteye kabul edildikten sonra,

Yaz tatilinin sonu çoktan gelmişti, yaklaşık bir aydır üniversiteme yakın bir yerlerde daire bakıyordum.

Kazandığımı öğrendiğim an o kadar özeldi ki, sevdiğim herkes benimle birlikte sevinmişti. Özellikle Jeongin benden önce ağlamaya başlamıştı ve ben onun ağlamasını durdurmaya çalışırken sevinçten ağlamaya zaman bile bulamamıştım.

Annesi babasıyla boşanmıştı ve annesi iş yerinde sabahlara kadar çalışmayı bırakmıştı. Normal bir mesai saatinde çalışıyor, Jeongin ile fazlasıyla ilgileniyordu. Abisi ve annesiyle her şeyi konuşmuştuk. Bu yüzden abisi de sık sık Jeongin için yurtdışından gelip gidiyordu. Kısacası fark etmiştik ki bütün sorun babasıydı. Ayrıca bizi biliyorlardı, annesi başta çok şaşırsa da Jeongin'in mutluluğunu düşünerek karşı çıkmamıştı.

Güzel Jeongin'im, son zamanlarda çok durgun çünkü sınav senesinde nakilini almaktan vaz geçmek zorunda kaldık. Üniversitemin yakınlarında lise yoktu, saatlerce yol gidecekse ne anlamı vardı yanıma taşınmasının?

"Buldum bu ev yakınmış!" Jeongin koltukta doğrulup hemen telefonu uzattı. Heyecanlıydı benim icin ev bakma konusunda.

"Gerçekten yakınmış ve dairenin durumu da iyi. Buna bakmaya gidelim mi?" Kafa salladığında babamın çalışma odasının yolunu tuttum.

Ben içeri girdiğimde işinden kafasını kaldırıp dikkatini bana verdi. "Arabayı alabilir miyim? Ev bakmaya gideceğiz." Gülümseyerek masasında duran anahtarı fırlattı. Havada yakaladım ve babama kalp yaparak odadan çıktım.

"Şimdi gidebiliriz." Elini arabaya binene kadar bırakmadım. Arabayla hareket ettiğimizde de durmadan beni izliyordu. Bunun farkındalığıyla sırıttım ve ilk kırmızı ışıkta kafamı ona çevirdim ve öpmesi için dudaklarımı uzattım. Hemen karşılık verdi ancak trafik lambasının her an yeşile dönebileceğini bildiğimiz için pek tatmin edici bir öpücük olmadı.

Tek elimle arabaya yön verirken iyi ki ehliyet almışım diye düşünüyordum. Jeongin araba sürmeme bayılıyordu. Bunu bir saniye bile bende çekmediği güzel gözlerinden anlayabilirdim.

"İşte geldik." İkimizde arabadan inerken otomatik olarak yan yana geldiğimizde ellerimiz birleşti.

"Bina çok iyi gözüküyor, içinden de memnun kalacağız bence."

"Evin içini dekore etmene ben de yardım edebilir miyim?"

"Bebeğim bu evde birlikte yaşayacağız tabii ki seninle birlikte düzenleyeceğiz."

"Ben en erken bir yıl sonra geleceğim. Puanım yetmezse ne olacak? Sen çok iyi yaptın."

"O zaman senin üniversitenin yakınına taşınır ve saatlerce yol yaparım hiçte umrumda olmaz. Ayrıca sen çalışıyorsun ve şu an bile netlerin çok iyi, sana güvenim tam güzelim. Biliyorum sen benden çok daha iyisini yapacaksın."

"Hadi bekletmeyelim ev sahibini." Beni geçiştirse de kendisine güvenmediği içindi, ben biliyordum o elinden gelenin en iyisini yapacaktı.

"Merhaba." Ev sahibi bizi içeri alırken odaları gezdirdi. Ev boyutu gayet idealdi ve iki kişi için büyüktü bile. Bizim tam istediğimiz ev diyebilirdik. Özellikle geniş balkonu ve ferah pencereleri mükemmeldi.

"O zaman anlaşmaya geçelim." Ev sahibi ile fiyat konusunda orta yolu bulmaya çalıştık. Beklediğimiz fiyattan biraz fazlaydı ama hiç sorun değildi.

your eyes, jeongchan. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin