nineteen, sad boy crying.

687 101 40
                                    

ig: spearcbns orda cok aktifim bakarsiniz

"Babam..." Yaşlı gözlerle bana bakması kalbimi bin parçaya böldü. Ne oldu anlamasam da sakince kendime çektim onu, sıkıca sarıldım.

Elim nazikçe saçlarını okşadı birkaç dakika. "Gidelim mi bebeğim?" Kafasını salladı ve elimi sıkıca tuttu. Yakında duran arabaya doğru yürüdük.

Ben sessizce arabayı sürerken dikiz aynasından sık sık onu kontrol ediyordum.

"Ben... neden beni sevmedi ki?" İçimi parçaladı bu sorusu. Abisi yurtdışında olunca tek hedef o olmuştu.

"Anlat bana, ne oldu?"

"Evleniyormuş... Çocuklu birisiyle. O-onun oğluna çok iyi davranıyordu. Beni gördü, bana ne kadar iyi bir baba olduğunu gösterdi. Onlar için alkolü bile bırakmış..." Sesi titrerken tekrar ağlamaya başlamıştı.

Arabayı kenara çektim, dayanamıyordum.

"Gel buraya." Bacaklarımın üstüne oturmasını sağladım.

"Güzelim, biricik Jeongin'im. Hepsi geride kaldı, o artık yok. Seni hak etmedi, hayatını mahvetti. O iyi bir baba değildi, eğer onu özlüyorsan o bunu bile hak etmiyor."

"Özlemiyorum ama... kıskandım. Beni hiç elimden tutup parka götürmemişti." Kendisini çocuğun yerine koymaya çalışması üzücüydü. Herkesin ebeveyn olmaması gerektiğini biliyordum.

"Gerekirse biz birlikte parkta oynarız, artık onu görmezden gel güzelim. Hayatında her zaman oldu, seni çok üzdü bunları asla unutma ama kendine de acı çektirme." Kafasıyla beni onayladı. Onu teselli etmek bana düşüyordu, her şey üst üste geliyordu. Ona ben destek olmayacaktım da kim olacaktı ki?

×××

"Tatilde bir yere gitmek istemiyorum." Jeongin'e nereye gitmek istediğini sorduğumda aldığım cevap bu oldu. Üzüldüm biraz ama sorun yoktu. Zorlarsam da keyif almayacaktık.

"Tamam." Çalışma masamda oturmuş sessizce test kitaplarına gömülürken geçen sene benim de böyle olduğumu bilerek onu zorlamıyordum.

Bir süre masada sorularla uğraşırken ben de koltukta oturmuş bilgisayarımdan derslerim ile ilgileniyordum.

Aniden test kitabını kapatıp yanıma oturdu. "Ne yapıyorsun, bakabilir miyim?" Mırıldanarak onu onayladığımda kafasını omzuma yaslayıp hazırladığım sunuma bakıyordu. Biraz sessizce işimi yapmamı izledi. Sonra kafasını kaldırıp elini koluma koydu dikkatimi çekmek için.

"Az önce çok atarlı konuştum, özür dilerim. İstiyorsan gidelim, tatil sonuçta." Neden testlerine odaklanamadığını anlayarak tebessüm ettim.

"Sorun yok, bu tatilde gitmeyebiliriz. Sınavına çok az bir süre kalmış olacak, stresten tatilden keyif alamayabilirsin. Bu yüzden gitmeyelim ama merak etme daha yakınlarda bir yerlerde gezeriz. Eve kapanıp saatlerce ders çalışmanın da bir mantığı olmayacak." Başında dudaklarını büzerek bana baksa da sonuna doğru benimle aynı fikirdeydi.

"Sınava girdikten sonra gideriz, değil mi? Hem o zaman yaz olacak, tatil sezonu!"

"Evet, gideriz güzelim."

"Seni çok seviyorum." Kucağımdaki dizüstü bilgisayarı ittirip sıkıca bana sarıldı. Gülümseyerek karşılık verdim, sıkıca sardım onu. Düşünülenin aksine sınav senesinde sevgili yapmak benim fikrimce o kadar da kötü değildi. Ben ne dikkatini dağıtıyor, ne de onu daha da strese sokuyordum. Tek yaptığım durup onu desteklemek. Bu dönemi anlattığında biliyorum ki benim ona geldiğimden daha fazlasıyla bana gelecekti.

"Daha önce hiç sevgilim olmasını istemedim ama şimdi sensiz hayatıma devam edemezmişim gibi geliyor. Seninle düzgün ilgilenmediğim halde sadece beni desteklemeye devam ediyorsun. Bazen stresli olduğumda sana çıkışıyorum ve sen pişman olacağımı bilerek beni bekliyorsun. Bana kimse böyle yaklaşmadı. Bu aralar sana olan tavrım için özür dilerim, daha dikkatli olacağım söz veriyorum."

Jeongin son bir yılda gerçekten büyümüştü. Duygularını özellikle bana bu şekilde açabiliyor olmasına seviniyordum. Önceden bana selam bile vermiyordu, şimdi bu anılara baya gülüyorduk.

"Ben seni anlıyorum bebeğim, bunları sıkıntı etmiyorum. Nedenini çok iyi anlıyorum. Yaptığın her harekete dönüp tekrar baktığın için ben seni bekliyorum. Bunlar hata bile değil, küçük şeyler için seni üzmeme değer mi?"

"Çok iyisin, senin gibi olmaya çalışıyorum." Burnuna bir fiske attım. Gülen gözleri ince bir cizgi halini alarak kayboldu, onun bu hali beni de güldürdü.

"Acıktın mı?"

"Hayır ama aldığımız abur cuburlara hayır demem."

"Yani film gecesi?" Onaylayarak bilgisayarımı bir nevi masaya fırlatarak koşa koşa ortamı ayarlamaya gitti.

Ben de peşinden çıkıp netflix'e giriş yaptım. Az önce derslerimiz ile ilgilenirken şimdi film gecesi yapmaya hazırlanıyorduk.

"Aşkım! Hangi cipsi yiyelim? İkisi çok gelir bize, birisini açsak yeter." Aşkım diyişine gülerken onun sevdiğini seçtim. Ona bıraksaydım diğerini seçerdi çünkü ben diğerini daha çok seviyordum.

Gözlerini kısarak bana baktı, ne yaptığımı anlamıştı. Mutfaktan dondurma kaseleri, jelibon, kola ve cips ile döndü. Benim sevmediğim cips ile evet.

"Diğerini yemek istiyordum ben?"

"Benim canım şu an bunu yemek istiyor. Acısız yemeyi daha çok sevdiğime karar verdim." Acıyı genelde tercih etmezdim ve kolunu cimcikleyerek güldüm.

"Bekle bir şeyi unuttum!" Koşa koşa gidip elindeki kağıt maskelerle döndü.

"Bak bunlara Beomgyu çok güzel dedi. Deneyelim mi?"

"Olur." Kağıt maskenin üzerini okuyup daha sonda paketini yırtarak açtı. Yanıma oturmak yerine gülümseyerek kucağıma oturdu. Yüzüme oturmayan kağıt maske ona komik gelirken kahkaha atarak bir yandan maskeyi düzeltmeye çalışıyordu.

"Chan burnun dışarıda kaldı!" Burnumun ucu gerçekten dışarıda kalmıştı. Gülerken burnunun ucunu sıktım. "Bana olmadıysa sana da olmaz bittiyse kalkta biraz da ben güleyim"

"Kalkmam." Sözümü dinlemediği için maskeyle ciddileşmeye çalıştım ancak daha komik oldu.

Maskeyi yandan alıp paketinden çıkardım. Benim yüzüme yine tam olmuştu onun yüzüne de şimdi kocaman geldiği için bir türlü oturmuyor benden daha komik görünüyordu.

"Ya gülmesine! dondurmalar eridi bile." Maskeyi düzeltmeye çalışarak kucağımdan kalktı ve dondurma kâsesini bana uzattı.

"Filmi ben seçtim baslatıyorum o zaman."

Yakınıma oturup bir bacağını bacağımın üstüne uzatıp iyice bana yaslanarak ekrana odaklandı. Bir yandan dondurmasını yerken ekrana da ciddiyetle bakıyordu.

Ben de dikkatimi ondan çekip sonunda filme verdim.

Dondurmalar gerçekten erimişti.

×××

aaaoooof naber

sonraki bolum zaman atlayacagim galiba

kontrol edemedim umarim cok yanlis yoktur

Jae.

your eyes, jeongchan. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin