one, why are you staring at the blank wall for so long?

2.4K 213 157
                                    

Her zamanki gibi oturduğum cam kenarındaki sıramdan dışarıyı izliyordum. Okul binasından içeri giren öğretmenler, arkadaşları ile gülüşen mutlu öğrenciler... ve her zaman ki gibi herkesten uzak durmaya çalışarak yüzünü neredeyse göremediğim o çocuk.

Dikkatimi çekiyordu, nedenini pek bilmesem de çekiyordu işte. Belki de herkesin gülümseyecek bir şeyi olduğu halde onun durgun bakışlarıydı dikkatimi çeken. Bakışları aynı solgun duran teni gibi ruhsuz duruyordu. Her zaman kapattığı kapşonlusu ve alnına dökülen koyu kahverengi saçları yüzünü görmemi engelliyordu ya da sınıfım üçüncü katta olduğu için görmüyordum.

Her neyse, okul başkanı olarak fazla sorumluluklarım olsa da memnundum. Sanırım rehber öğretmenimizden daha çok öğrencilere yardımcı oluyordum. Çoğu kişiyi tanırdım mesela, onlar da beni tanırlardı.

Yine de o çocuğu tanımıyordum. Bu senenin başına kadar daha önce onu gördüğümü bile hatırlamıyordum. Dikkatimi çekmesi için pek çok neden vardı.

Bahçeden gözlerimi çekip saate baktım, hâlâ yirmi dakikam vardı. Biraz okulun içinde dolaşmak iyi olurdu sanırım.

Merdivenlerden inerken arkadaşım Changbin eğlencesine omzuma vurdu. Gülerek bende onu ittirdim biraz.

"Günaydın başkan naber?"

"Günaydın, iyi sen?"

"İyi bende, öğlen beni bekle tek başıma yemek yemek istemiyorum."

"Tamamdır." Changbin'in omzunu sıkıp merdivenlerdenin sonuna gelip atladım. Bir bir koridorlarda dolaşıp sınıflara baktım. Bazıları uykusunu alamamış uyuyor, bazıları sabahın körü demeyip kahkaha atarak arkadaşları ile gülüşüyordu. Ardından rastgele girdiğim sınıflarda birisinde onu gördüm. Tek başına duvar kenarındaydı. Gözleri sadece bomboş duvara öylece bakıyordu. Yüzünde ne bir mimik, ne de herhangi bir tepki vardı.

Sınıfa girdiğim an bütün gözler bana dönse de o bana bakmadı bile. Birkaç kişi ismimi seslenip günaydın dediğinde yine dönüp bakmadı. Sanırım ilgisini çekecek bir olay değildi.

Sınıfından çıkmak yerine tanıdık olan bir grup öğrencinin yanına oturdum. Aslında böyle bir amacım yoktu. Sadece belki dikkatini çekerim diye merak etmiştim.

Kalan yirmi dakikayı orada birileriyle konuşarak geçirdim. Yine de dönüp bir kere bakmadı, hatta hareket dahi etmedi. Öylece durdu ve duvara bakmaya devam etti. Tamamen dünyadan soyutlanmış gibiydi, ilginçti bu durum.

Herkes gibi benim de hayalimde bir meslek vardı. İkinci seçenekler de vardı tabii ama yapmayı çok istediğim tek meslek psikolog olmaktı. İlgimi çekiyordu psikoloji, insanlar da çekiyordu. Mesela bu çocuğun neden böyle olduğunu merak ediyordum, fazlasıyla hemde. Altında yatan nedeni psikolojik şeylerle bağdaştırıyordum şu an. Çünkü bir insanın etrafına bu kadar ilgisiz olması normal değildi benim için, herkes sosyal olmak zorunda değildi ama o sanki robot gibiydi. Geldiğimden beri sadece duvara bakıyordu, evet bomboş duvara.

Sürenin dolmasıyla mecburen sınıfın çıkışına yöneldim. Merdiveni çıkıp kendi sınıfıma girerken en azından bir kez onunda konuşmaya çalışmak istiyordum. Onunla konuşmak için herhangi bir neden bulacağımı düşünüyordum. Öğlen arasında Changbin'i ekebilirdim belki... Ya da ekmemeliydim yalnız kalmayı sevmiyordu. Felix yanına gelmeyi seviyordu, o gelirse ben gelmeyebilirdim. Evet felixle konuşarak bu basit problemi çözerim.

Pek ilgimi çekmese de coğrafya dersini dinledim, notları aldım. Sınav zamanı kendime zorluk çıkarmak istemezdim.

Ardından matematik geldi, hiçbir zaman bu ileri seviye matematiği nerede kullanacağımı anlamasam da yine de dersi dinledim.

Ardından felsefe dersi geldi, öğretmen her zaman ki gibi bütün varlığımı sorgulattıktan sonra sınıftan hiçbir şey olmamış gibi çıktı.

Arkasından bir süre öylece bakarken defterimi kapattım ve oturmaktan ağrıyan sırtımı biraz hareket ettirdim.

"Kantine birlikte inelim mi?"

"Hiç aç değilim Hyunjin-ah üzgünüm."

"Sorun yok, Seungmin ile gideriz." Reddettiğim Hyunjin gülümseyerek Seungmin ile sınıftan çıktı ve gözden kayboldu.

Aklımda o geldiğinde bende ayağa kalktım. Kendi sınıfım bile birkaç dakika içinde boşalmıştı. Bu zamanda sınıfta kimseyi bulamazsınız, yemek zamanı herkes koşarak yemekhaneye atardı kendisini.

Tahminimce o gitmemişti, bu yüzden merdivenlerin inip sınıfına girdim. Sabit bir şekilde baktığı duvardan yine gözlerini çekmedi. Bana bakmadığı için gidip hemen önündeki sıraya ters bir şekilde oturdum. Böylece duvara değil doğruca yüzüme bakmış oldu. Tedirgin olarak kendisini geri çekti, sadece karşısına oturmuş olduğuma bakarsak fazla abartı bir tepkiydi.

"Neden tek başına oturuyorsun?" Nefes sesleri düzensiz gelirken cevap vermeyip benden uzak kalmaya devam etti. Benden korkmuştu, oysa hiçbir şey yapmamıştım.

"Özür dilerim sanırım rahatsız oldun, bak daha uzak oturuyorum. Konuşamaz mıyız?" Oturduğum sırayı ondan uzaklaştırdım, rahatsızca ellerine baktı bir süre, bana bakmak istemiyor gibiydi.

"Neden?" Soruma karşı anlayamayarak yüzüme baktı. Bu kadar yakından oturduğumda fark etmiştim ki, yüzü güzeldi.

"Yani neden konuşmak istemiyorsun? Beni sevmedin sanırım, peki daha fazla rahatsız olma. İyi öğlenler." Oturduğum oturaktan kalkıp ona tekrar bir bakış attım. Rahatlamış gibiydi gidecek olduğum için, daha fazla onu korkutmamın bir anlamı yoktu. Sınıfından çıkıp bomboş sınıfta yalnız kalmasını sağlamış oldum. Herkesin takıldığı birileri varken onun bomboş sınıfta oturacak olması kendimi kötü hissettirdi. Onun arkadaşı olabilirdim... Belki zamana ihtiyacı vardı, birileri ile tanışmakta zorlanıyor olabilirdi. Belki de istemiyordu ama bence korkuyordu. İnsanlardan korkuyordu demek istediğim buydu. Beni gördüğü ilk an verdiği aşırı tepkiden belliydi, sadece gelip karşısına oturmuştum. Ne yüksek bir ses, ne ani bir hareket.

Onunla konuşacaktım, sorunu neyse ben bir seyler yapmak istiyordum. Herkes mutlu olmayı hak ederdi ve onun hayattan hiçbir zevk almayan soluk gözlerinde birkaç duygu görmek istiyordum.

Mutlu olmayı hak ediyordu, güzel yüzüne eminim gülümsemek çok yakışırdı.

Gerçi her insana gülümsemek çok yakışırdı.

×××

yeni kitabimiz hayırlı olsun arkadaslar

anlamissinizdir diye dusundum ama kitap bang chanin agzindan

ne dusunuyorsunuz umarim sevmissinizdir bu kitap için ayrı heyecanliyim 😭🤚🏻

-Jae

your eyes, jeongchan. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin