bir

12.1K 485 245
                                    









titrek ellerini sıkıca dizlerine bastırdı. geriye yaslanırken sessiz ve çevresine kendisini fark ettirmeyecek kadar yavaştı. kürsüdeki hocanın dediklerini rahat bir şekilde duyabiliyor ancak beyni algılayabilmek için uzun uğraşlar sergiliyordu. son zamanlarda böyle bir problemle karşı karşıya kalmayalı uzunca bir vakit geçmesine karşın eren, bulunduğu noktadan gerginlikten yutkunmakta bile zorlanıyordu. dirseğini önündeki tahta parçasına yaslayıp elini alnına bastırdı. derin nefesler alıp derin nefesler verdi ve sıkıntısının geçmesini bekledi. dersin bitmesine çok az kalmıştı, yalnızca birkaç dakika sonra hoca kürsüden ayrılacak ve sınıf yavaş yavaş dağılacaktı. yalnızca sabretti ve zamanın geçmesini bekledi.

sesler çok geçmeden azaldı. hoca kürsüdeki eşyalarını topladı ve küçük açıklamalar yaparak sınıftan ayrıldı. dersin bitmesine bağlı olarak sınıfta yükselen gürültü uzun sürmedi, saat öğleden sonra bir, yelkovanın ucu 9 rakamını gösteriyor; eren, önünde, kenarları sıranın kenarlarıyla paralel olacak şekilde kapalı tuttuğu kitabı acelesizce çantasına koydu. tam iki saat sonra doktor randevusu vardı. son zamanlarda artan anksiyete ataklarına ve çevresindeki insanlara yönelik duyduğu şüphelere bağlı olarak erkene aldığı randevusunu ailesine nasıl açıklayacağı hakkında bir bilgisi yoktu. kendi başına iş yapmaktan nefret ediyor ancak yapmaktan korktuğu bilgilendirmelerden dolayı ortada başka bir çare göremiyordu.

çantasını iki omuzuna da yavaşça geçirdi. sınıfta bulunduğu sıra, önden yedinci. sağ kapıya doğru en köşeden, yalnızca iki kişilik boşluk oluşturacak kadar içeride ve yanında sadece, solunda kalan birisi oturuyor. ismini bilmediği gibi henüz cinsiyetini de saptamadı çünkü merak etmiyor. sakince merdivenlere ilerledi, nabzındaki hız eski hâline dönmüştü. kriz anında yaptığı nefes egzersizlerinin üniversiteye başladığından beri işe yaradığı gerçeği psikologlara olan inancını artırıyor olsa da bu, ilaç kullanımını azaltan bir etken değildi.

merdivene adımını attığı ilk an omuzuna bir elin dokunduğunu ve kulaklarındaki sessiz çınlamanın bölündüğünü hissetti. "bakar mısın?" yutkunarak soluna baktığında yanında oturduğunu düşündüğü kızla göz göze gelmişti. "ceket senin olabilir mi?"

göz temasını kesip kızın elinde tuttuğu cekete baktı. kalp atışları biraz önceki kadar olmasa da hızlanmıştı. kuru dudaklarını diliyle ıslatıp ceketi parmaklarının arasına aldığında "evet," diye yanıtladı onu. "...teşekkür ederim." dudaklarının kenarı yüzünde bir gülümseme oluşturacak kadar kısıkça kıvrıldığında kız basitçe onu onaylayıp geçmesini beklemiş ve eren'in ardından merdivenlere adım atmıştı.

yaklaşık yirmi dakika boyunca kimseyle konuşmadı eren. doğrusu sorun arkadaşlarının olmaması değildi. genellikle yalnız kalmayı tercih ediyor ve çağırıldığı buluşmalarda değişik sebepler öne sürerek evde kalıyordu. insanlarla yakınlaşmak eren için kolay bir şey değildi ve bunun zorluğunun üzerine, tercihleri dahilinde olan bir durum değildi. yalnızca, sevmiyordu. hatta bazen kendisinin bile nefret edeceği şekillerde korktuğu anlar oluyor, böyle anlarda bastırdığı bir ağlama hissiyle kendisini odasına kapatıyordu. doğrusu liseden beri böyle bir korku yaşamamıştı ancak şehir dışında yaşıyor oluşunun verdiği ekstra yalnızlık, onu bu karara itiyordu. bir başkası tarafından başına bir şey gelse burada onu koruyan kimse olmazdı.

yirmi dakika kadar sonra, okul kapısının birkaç metre ötesinde, su aldığı büfeye okutabilirim şeklinde kurduğu cümleyle kendi sessizliğini bozdu. yaklaşık yarım saat içinde ise terapistinin bulunduğu hastaneye gelmişti. randevusuna henüz bir saat sekiz dakika ve tahminen kırk saniye vardı. tüm bu zaman dilimi boyunca kulağında kulaklıkla vaktin geçmesini bekledi. telefonuna önce internetten tanışmış olduğu bir arkadaşının, aldığı dersle alakalı sorduğu soruya dair bir mesaj geldi. daha sonra lise arkadaşlarından biri gördüğü komik bir şeyi ona attı ve hemen ardından babası, parasının yatıp yatmadığıyla alakalı bir soru sordu. eren, her birine beşer dakikalık aksamalarla cevap yazdığında, randevu saatinden yarım saat kadar önce sırası gelmişti.

apoptozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin