on sekiz

2.1K 205 74
                                    

o gece, hatice intihar etmedi. yalnızca, bu sonun yaklaştığını bilen biri olarak ayrılığı kabul etti ve birbirlerine küsmeden hatice onun yanından ayrıldı. umut ise kararsızdı ve bu kararsızlığının aslında sevgilisinden ayrılmasıyla bir ilgisi yoktu. hatice onun alışkanlığıydı ve bu alışkanlığını kaybetmişti umut.

yine de onun için daha önemli olan şeyin kendisinin iyi hissetmesi olduğunu düşündü ilk defa ve onu çevresinde bunu verebilen tek kişi eren'di. o yüzden o gece umut, yurda dönmedi. metroya bindi, indi, dönüp dolaştığı yolları tekrarladı ve yalnızca bir kez görmesine rağmen tanıdığı kapı pervazına oturdu. eren'e haber verecek cesareti olmadığı için onu aramadı başta fakat kısa olmayan bir sürenin ardından bu korkusunu yendi. eren hayatına girdiğinden beri belki de umut, eren'den daha çok korkuyordu.

"eren," dedi umut telefonun açılmasıyla. "...korkmazsan bir şey söyleyebilir miyim?"

telefonun öbür tarafından derin bir nefes verdi eren. "ne zaman arayacağını bekliyordum." dediğinde umut'un konuşmasına izin vermeden telefonu kapatmıştı. umut ise onu tekrar aramaya yeltenmişken kapı açılmıştı. geriye bir adım atıp yukarı baktığında eren'in, pencereden onu izlediğini gördü. bunun, gelebilirsin anlamına geldiğini düşündüğü için itiraz etmeden açılan kapıdan içeri girdi ve eren'in dairesine yürümeye başladı.

dairenin kapısı açıldığında eren, kapının kenarına sinmiş ve vücudunun yarısını gizlemişti. umut, engel olamadığı bir tedirginlikle "geleyim mi?" diye sorduğunda eren yanıt vermedi. "bana bir yanıt vermezsen sabaha kadar bu kapıda bekleyebilirim."

"gel."

"tamam." diye onayladı ve ayakkabılarını çıkardı.  eren, içeri giren umut'un arkasından kapıyı kapatırken onu izliyordu. yüzünde boş bir ifade vardı ve bir yanıt bekliyor gibiydi. "şey," dedi umut sessizce. "...burada mı duralım?"

"ayrıldın mı?"

"ayrıldım."

eren derin bir nefes verdi ve gözlerini kaçırdı. elleri kendi ellerini sıkıyor ve ne konuşacağını bilmiyordu. sakince ona döndü ve "iyi misin?" diye sordu.

"bilmiyorum."

"anlatmak ister misin?"

"şu an benden korkuyor musun?"

"hayır."

"şükür amına koyayım," diyerek ona doğru bir adım attı. "...bana sarıl."

eren onu reddetmeden umut'a doğru yürüdü ve açılmış kolların arasına girdi. kollarını onun beline sararken "ben de özür dilerim." dedi.

"neden?" diye sordu umut bunu beklemediği için.

"seni zorladım."

"zaten ayrılacaktım."

"aceleye getirdim."

"haklıydın."

"özür dilerim."

"sadece siktir edip," dedi sessizce. "...biraz bana sarılır mısın?"

eren başını salladı ve onu onayladı. açıkçası nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, sadece gerekeni yapmak yerine iyi hissetmeyi seçti. o gece, umut'u bir daha göremeyecekmiş gibi hissediyordu ve camda onu gördüğü ilk andan beri daha rahat nefes alabiliyordu. ondan ayrıldığından beri korkuları hiç beklemediği kadar artmış ve onu saatlerce ağlatmıştı ancak şimdi umut, kollarının arasında ona sarılıyor ve hatice'den ayrıydı.

sakince "evde şu an kimse yok." dedi eren onu sakinleştirmek için. "istersen salona geçebilirsin."

mırıldanarak onu reddetti umut. "odana geçmek istiyorum."

apoptozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin