sekiz

1.8K 219 70
                                    

bir insan nasıl bir başkasıyla sevgili olurdu?

eren, yaklaşık yirmi altı saattir bunu düşünüyor ve kafasında hiçbir temele oturtamıyordu. sanal arkadaşlıkları dışında bir arkadaşlığı olmadığı için insanlarla iletişime geçmek konusunda bile inanılmaz derecede tecrübesizdi. tüm bunların yanında sevgililik, korkunç bir şeydi. özellikle yemekhanede karşılaşıp yanağını öpmek... eren, dışarıdan bir gözle bundan o kadar rahatsız olmuştu ki belki de içinde bulunsa kusabilirdi.

ne yazık ki böyle olmayacağını o da biliyordu. tuhaf bir şekilde kendisini hatice'nin yerinde hayal ettiğinde bu, karnının kasılmasına sebep olmuştu. umut'un dudaklarını yanağında hissetmek; korkunç derecede bir kasıntı. yatakta yan dönüp dizlerini kendisine çekerken yanağı kızarmıştı. hiçbir şekilde akşam onun yanına gitmek istemiyor ve hiçbir şekilde umut'u bir süre görmek istemiyordu.

hissettiği bu rahatsızlığı hiçbir şeye de bağlayamıyordu. hayatında daima en üstte yer alan his, korku, onun bedenini tekrar sarmıştı ve bu sefer bunun sebebini anlamıyordu. umut'tan korkuyordu çünkü onun amacını anlamıyordu ya da daha basitinden, eren, karanlıktan korkuyordu çünkü belirsizlik onu rahatsız ediyordu fakat hatice'ye duyduğu korkuyu anlamlandıramıyordu. normalde olsa insanlara duyduğu ürküntüye benzetebilirdi bunu ama korkular da tıpkı kokular gibiydi; bozulmuş et kokusuyla bir lavanta aynı hissi vermediği gibi hatice'ye duyduğu korkuyla insanlara duyduğu aynı değildi. hatice, onu inanılmaz derecede rahatsız etmişti.

uyandığından beri yataktan kalkmamıştı eren. stresten midesi bulanıyor, vücudundaki soğuk terler saç diplerine kadar batıyordu. ayak parmak uçlarına kadar hissettiği o serin kaygı yataktan kalkmasını tamamen engellerken eren, evden bir adım bile dışarı çıkmak istemiyordu. yüksek ihtimalle bunu umut'a anlatsa anlardı ancak içinde umut'a yönelik ileri düzey bir kızgınlık vardı ve sebebini kendisi bile bilmiyorken umut'a bununla ilgili bir açıklamada bulunmak hiç mantıklı değildi.

umut sevgilisine nasıl davranıyordu?

aşk ve cinsellikle arasında en ufak bir yakınlaşma bulunmayan eren için üniversite düzeyinde bir sevgililik yaşamak tamamen belirsizlikten ibaretti. elbette üç yaşında çocuk değildi, bu işlerin nasıl yürüdüğünü biliyordu ama içinde hiç bulunmadığı için anlamakta zorluk çekiyordu. mesela, umut birine nasıl sarılırdı? nasıl öpüşürdü? daha da gericisi, umut'la sevişmek nasıl bir histi? bunlar kafasında herhangi bir sebebe bağlı olmadan, sadece çocukça meraklarla şekilleniyordu ancak eren, bundan bile rahatsız oldu ve bu rahatsızlığının sebebi asla umut değildi; kendisiydi. eren, hayatı boyunca hiç kimsenin kendisinden hoşlanmayacağından emin olduğu için bunları hiç düşünmemiş ve hayal etmemişti. şimdi karşısında, hatice'nin yanağını öpen bir umut canlanıyor ve tüm bu algılarını kırıyordu.

hasta gibi hissediyordu. burnunu çekerek yatakta düz bir şekilde yattı. tavanı izleyip aklını boşaltmaya çalışıyordu. içinde o kadar mantıksız bir sinirlilik vardı ki umut'a haber bile vermeden evde kalmak istiyordu. hatta ararsa yoldayım diyerek onu oyalamak, daha sonrasında telefonunu kapatmak bile istiyordu ve bunda umut'un hiçbir suçu yoktu. sadece, o gece hatice'nin yanında olmasını istemiyordu ama kendisi de dışarı çıkmak konusunda istekli değildi.

tüm bu düşüncelerin arasında çalan telefonu ise kafasındaki planları ertelemesine sebep oldu. yastığının kenarından telefonunu alırken umut'un, hâlâ kaydetmediği ve bu yüzden büyük bir kısmını tanıdığı numarasını görmüştü. elleri titrek bir şekilde aramayı açtı ve telefonu kulağına götürdü. "alo." derken sesinde herhangi bir his yoktu.

"tek bir cevap ver," dediğinde dışarıda olduğu arkadaki gürültüden anlaşılıyordu. "...bir mi iki mi?"

kaşlarını çatarak "ne?" diye sordu.

apoptozHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin