Açılan göz kapaklarıma başımdaki ağrı etki edince gözlerim tekrar kapandı. Zorlukla açıp etrafı incelerken nerede olduğumu anlamamıştım. Tahta eski bir sandalyenin üzerinde elim, kollarım üstelik ağzımda bağlıydı. Derin bir nefes alarak ağzımdaki kumaş parçasını ittirdim. Odanın içinden gelen, aynı zamanda kime ait olduğunu bilmediğim o ses kulaklarımı doldururken kanımıda dondurmuştu.
"Sonunda Uyandın." dedi. Kalın bir erkek sesiydi. En az otuz yaşında olduğunu düşünüyordum. Panikle, sinirin verdiği özgüvenle konuşmaya başladım.
"Kimsin sen?! Neredeyim ben? Ne istiyorsun benden?!" dedim. Boş,tozlu bodrum katında sesim yankılandı. Tek bir lambanın zar zor aydınlattığı yerde küçük bir havalandırmadan başka bir şey bulunmuyordu. Birkaç adım sesinden sonra boynuma çarpan nefesiyle arkamda olduğunu hissettirdi.
"Çok fazla soru soruyorsun, Malfoy'un Avukatı."
^^
"Arkadaşım nerede? Ne yaptın ona şerefsiz!?"
Addison tüm gücüyle bağırarak konuşuyordu. Üzülmekten çok çaresizliği yüzünden sinirlenmişti. Sessizce bakışlarını yere sabitlemiş, yorgun görünen Draco'dan ses çıkmadı. Korumasının sesini duymasıyla Addison'nun yüzü korumaya döndü."Çıkarken nereye gittiğini sorduk. 'Cehennemin dibine.' diyerek cevap verdi. Gittiğine emindik ancak sabah arabası kapıdaydı. Büyük ihtimalle kaçırılmış olmalı.." dedi koruma.
Addison başını iki elinin arasına almış öylece duruyordu. Solukları birbirine karışmıştı. En yakın arkadaşı ile en fazla bir iki saat konuşmazken yaklaşık bir gündür ona hiçbir şekilde ulaşamamıştı.
"Polise gitsek, telefonunun konumundan falan bulamazlar mı?" son şansını deneyerek sordu tekrar Addison. Draco kafasını iki yana sallayarak, gözlerini kaçırır halde konuşmaya başladı.
"Zaten bu yolu denedik. Polise gidemeyiz. Yakalanırım. Birde onlarla uğraşmam gerekir" diyince kız öfkeden deliye dönerek konuşmaya devam etti.
"Hem arkadaşım senin yüzünden kaçırılıyor,! Çok sinir bozucu." şakaklarını ovarak bahçesine çıktı Addison
Draco o gece olanları baştan sona düşünmeye çalışıyordu. Hatırlamadığı eksik bir yer olduğuna emindi Ancak bulamıyordu. En son Lily'e dair tek hatırladıkları kucağında olan kadın yüzünden küçük bir tartışma yaşadıklarıydı. İşin garip kısmı Draco'nun kadını ne zaman çağırdığını hatırlamamasıyla başlıyordu. Açıklama yapmak için Lily'nin önünde durduğunda zaman donmuş gibiydi. Nefes alışverişleri akmıyordu. Gözünü bile kırpamayacak kadar ağır bir şey çökmüştü üzerine. İki ayağının üstünde durmak zor geliyordu.
Lily orayı terk ettiğinde Draco olduğu yerde çökmüştü. Başına binen ağırlıkla gözlerini kapadı. En sadık olduğuna inandığı yardımcısını, sağ kolunu çağırdıktan sonra konuşmaya başladı.
"Dün gece giriş-çıkış kamera kayıtları, ses cihazlarından tut, yediğim son akşam yemeğini kimin pişirdiğine kadar her şeyi bulup önüme getiriyorsun." dedi. Anladığını ifade eden koruma hızlıca oradan ayrıldı. Sıkıntıyla nefes veren Draco sigarasından bir dal alarak yakıp içmeye başladı. Aynı zamanda Lily'i düşünüyordu. Keşke kendini açıklayabilseydi. O kızı oraya çağırdığını bile hatırlamıyordu ki suçlu olsun. Hepsi oyunun parçasıydı, yapbozun parçaları yavaş yavaş Draco'nun kafasında birleşiyordu.
Lily'le ilk öpüştükleri an geldi aklına. İçi kelebeklerle dolmaktan çok orada kelebekler için bir ülke bile var diyebilirdik. Sevdiği kadının dudaklarını dudaklarında hissetmek, yumuşak saçlardan oluşan kafasını omzuna yaslaması, sarhoş olduğunda çocuk gibi trip atması, Lily'nin onun için ıslanması ve yanması bile özlemini arttırıyordu. Kücük bir çocukken bile aşıktı Draco Lily'e yıllar değişsede bu değişmezdi. Yıllardır kızı arayan bir adam için dayanılmazdı bu. Kader değil miydi hayatlarına bulaşan, sorun çıkaran? Elbette başına gelebilecek her şeyi önceden biliyordu Draco. Sadece tek istediği kimsenin müdahalesi olmadan, özgür bir şekilde, kendi ayaklarının üzerinde durarak yaşamak,sevmek ve sevilmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malfoy'un Avukatı
FanfictionKaranlığın içinde önümü göremesem de nefes alışverişleri yolumu aydınlatıyordu..