bilinmeyen numara: "Arkanı kollasan iyi olur sexy şey."
Birkaç saniye gözlerim mesajda takılı kaldı. Draco ne söyleyeceğimi beklerken ben boş boş bakıyordum.
"Kim mesaj atmış?" diye sorduğunda bunu sonra söylemeyi tercih ettim ve geçiştirdim. "Addison, elbiselerden seçmem için atmışta.." anladığını belirten şekilde kafasını salladı.
"Ben seninle başka bir şey hakkında konuşmak istiyorum Draco." dediğimde gülen gözlerinin içi odaklanmamı engelliyordu. Sarı saçları güneş kadar parlıyor, gözümü alıyordu.
"Söyle bebeğim." derinden bir nefes aldım.
"Cliff" dediğimde devamını beklemeden sinirlice konuştu: "O pisliğin adını ağzına alma." dediklerine umursamadan direkt sordum.
"Onu öldürdün mü?" dediğim şeyle ağzı aralanırken şaşkınlıktan konuşamamıştı. Yanındaki cama bakış attıktan sonra aramızda kalan mesafeyi kapatıp avuç içlerini yanaklarımla buluşturdu. "Sen bunları boşver Lily. Gereksiz bir konu." dediğinde gözlerim açıldı.
"Onu öldürdün." dedim. Sinirle burnundan soluyarak ellerini çekti. "Hayır öldürmedim Lily ama öldüreceğim." dediğinde gözlerim endişeyle gözlerini talan etti. "Bunu yapma Draco." dediğimde kaşlarını çattı.
"Neden bunu önemsiyorsun, nasıl sana işkence eden herife acıyabiliyorsun Lily!" bağırdığında yüzüme gelen tükürüğünü sildim sakince. Eğer bende sinirlenirsem kavga ederdik ve bu hiçbir sorunu çözmezdi.
"Bağırma bana." dedim normal sesle. Gözünü bile kıpırdatmamıştım o bana bağırırken ondan korkacak değildim.
"İstersem bulup kafasına ben sıkarım, ona acıdığımdan değil, senin için edişelendiğimden istemiyorum. Annende korkuyor dedesi sana zarar verir diye." ara vermeden konuşmuştum.
Alaylı bir şekilde güldü. "Dedesi değil sülalesi gelsin bana bir şey yapamaz. Endişelenicek bir durum yok." rahatça konuşurken inanmayan bakışımla gözlerimi kıstım.
"Canını sıkma diyorum sana." dediğinde kafamı salladım. Bu mevzuyu kapattığımızı düşünsede kapanmamıştı. Steve için onun yanında çalışmaya başlamıştım ancak Steve hariç diğerleriyle daha çok ilgilenmiştim. Steve tahmin ettiğimden daha kolay bir davaydı. Zor olan onun arkasında durup Draco'ya karşı olmak isteyenlerdi. Gerçi, Draco buna müsaade etmiyordu, onlara göz kırpacak fırsatı bile vermiyordu.
Steve ile yapılan kağıttaki sözleşmeler Steve tarafından değiştirilerek dava açılmıştı. Bu bizim tarafımızdan bir hareket olmuştu. Evrakta sahtecilik, iftira suçundan dolayı olacak davayı kazanacağımızdan emindim. Kolay kaybetmek benlik değildi.
-20 Gün Sonra-
Davayı kazanmış bir şekilde mahkeme salonundan çıktım. Steve'in sinirden çatlamak üzere olan yüzü, sıkarak rengini kırmızıya çevirdiği yumruklarını izlemek keyif vericiydi. Her haklı konuştuğumda dayanamıyor ve susturmaya çalışıyordu. Hakim benim yanımdan konuşunca ona gözlerimi çevirdim. İnadına imalı baktığımda gözleri kısılmıştı.
Bu bir ayda Draco her ne kadar ısrar etsede kendi evime taşınmıştım. Bu sefer farklı bir ev tercih etmiştim. Draco gene müdahale ederek lüks bir rezidansta ev almıştı. İstemememe izin vermemişti. İçinide kendi istediğim gibi döşemiştim.
Şehirin içinde manzarası New York'u görüyordu. Davadan sonra evime ilk kez geçtim. Temizlik ve yeni eşya kokusu beni geçmişe götürdü. Aklıma havaalanında kaçarken Dolly'nin dedikleri gelmişti. Dracodan Dolly bulmasını istesem bulabilir miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malfoy'un Avukatı
FanfictionKaranlığın içinde önümü göremesem de nefes alışverişleri yolumu aydınlatıyordu..