medya: Lily Smith
Seçtiğim elbiseyi giydim ve saç makyajı Addisonla el ele vererek hallettik. İçine sinmişti görünüşüm. Çok güzel duruyordu. Addison omuzlarımı sıkıca tuttu.
"Hep mutlu ol." gözleri dolmuştu ve ben anlam verememiştim.Addison deli doludur ama daha duygusaldır.
Sıkıca birbirimize sarıldıktan sonra o taksiyle dönerken bende Draco'nun arabasına biniş yaptım. Bu kadar zengin olabilmek nasıl oluyordu? Ne zaman görsem -çok fazla görüyorum- farklı bir araba
"Hoşgeldin bebeğim." içeriye yerleştiğimde yumuşak sesi kulaklarıma dokundu.
"Hoşbuldum."
"Çok güzelsin." Elimi kaldırıp nazikçe öptü. Gülümsedim.
"Teşekkür ederim. Seven sevdiğine bakınca güzelleşir diyorlar, galiba ondan bu." dediğimde sorar şekilde baktı.
"Senin yakışıklı olma sebebini açıkladım." İkimizde birlikte güldük. Elimi bırakmadan sürmeye başladı ve sahil kıyısına doğru yol almaya başladık. En sonda arabadan indiğimizde koruması arabayı aldı. Önümüzde şık dizaynı ile duran lüks yat bizi bekliyordu. Draco elimi tutarak yürüttü. Yardımıyla bindim.
İçeriye geçtikten sonra biraz daha yürüdük ve yemek masasının bulunduğu güvertedeydik.
Dalgın dalgın bakarken ellerimden tuttu ve önümde durdu. Artık yüzlerimiz birbirine bakıyordu."Bir karanlığımda olursan, aydınlatırsın. Olmadığın tek bir anımda bunun esamesi bile okunamaz. O yüzden diyorum ki;" derin bir nefes aldı.
"Bir ömür benimle yaşlanır mısın?" elim şaşkınlıkla ağzıma giderken önümde diz çöktü. Cebinden kutu içinde yüzük çıkardı. Taşı kafam kadardı.
Şaşkınlıktan sadece "Nee?" diyebilmiştim. Evet, adam evlilik teklifi ediyor ben 'nee?' diyorum.
"Benimle evlenir misin?" Kafamı salladım.
"Evet!" ses tellerimi zorlayıp yüksek sesle bağırdım. Ayağa kalkıp yüzündeki sevinçle yüzüğümü taktı. Dudaklarımız birleşti. Havai fişekler havaya atılırken küçükken de yaptığım gibi gene hayal kurdum. O hayallerimden birisi gerçekleşmişti.
"Seni seviyorum.." diyebildim ayrıldığında.
"Bende seni seviyorum birtanem." Anlımı öptü ve mavi gözleriyle baktı. Bakışı tekrar tekrar içimi açarken hayatın getirdiklerine şaşırıyordum. Aklımdan türlü şeyler geçiyordu ve bu çok garipti! Yani, benim birkaç yıl önce hatta beş-altı ay önce onu tanımamam, evliliğe keskin bir dille hayır demem, ama şuan burada evlilik teklifi almak garip hissettirmişti.
Eğer kaderinizde o olayı yaşamak varsa, Tanrı tüm dengeleri değiştirirdi.
Rüzgar kolumdaki tüyleri diken diken yaparken oturduğumuz yerde mayışıyordum. Bir şeyler atıştırdıktan sonra -Draco'nun zoruyla- gene onun kollarında güvertede yumuşak minderlerin üzerinde sarılarak huzurlu bir uykuya başladım. Uyandığımda yeni doğan güneşin ışıkları saatin erken olduğunu yansıtıyordu. Sevinçle elimi havaya kaldırıp parmağımda ki yüzüğe baktım. Parıldamaktan hiçbir zaman vazgeçmemişti. İçim içime sığmıyordu. Kalbim ağzımda atıyor gibiydi. Onun karısı olacaktım.
"Günaydın." Saçlarımı kokusunu çeke çeke öptüğünde depominim iyice yükseldi. Öpüşleri yüzüme inmiş her yeri tarıyordu.
"Draco huylanıyorum!" gülmeye başladığımda oda güldü. Elini belime atıp sıkıca sardı.
"Sen hep gülsene, bende dinleyeyim."
Kelimeleri damarlarımda akan kanı yavaşlatıyordu.
"Hep sen güldüreceksen gülerim ama." dediğimde yüzünü boynuma gömdü. Saçları parmaklarımın arasına dolandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malfoy'un Avukatı
FanfictionKaranlığın içinde önümü göremesem de nefes alışverişleri yolumu aydınlatıyordu..