[Hogwarts au]
Felix öfke problemleri olan bir gençti, Gryffindor evinde adı "Kuduz köpek" olarak biliniyordu. Üç büyücü turnuvasının olduğu dönemlerden birisine denk gelen altıncı sınıf öğrencisiydi. İçinde olan çatışmalara son vermeye çalıştığı bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
†
Jisung kırmızı battaniyesine sarılmış, bana tedirgin gözlerle bakıyordu. Çoktan gece çökmüş, benim Yasak Ormana gitme zamanım gelmişti. Parşömenlerim, pergelim, açı düzeneğim... Her şeyimi yanıma almıştım.
"İyi olacak mısın?"
Yuvarlak yaptığım parşömen kağıtlarımı çantamın dışına çıkardım- Çünkü kapanmıyordu çanta- ve bana bakan Jisung'a bakış attım.
"Yıllardır fantastik canavarları araştırıyorum, bu yüzden endişelenme bana bir şey olmaz. Ama Hwang için aynı şeyi diyemeyeceğim. Umarım Hipogrif tarafından yenir."
Jisung son dediğime hemen kafasını aşağıya yukarıya sallamış, battaniyesine sarılarak öne uzandı.
"Bir şey olursa Patronusunu bana getirebilirsin. Hemen profesörlere haber veririm."
**N: Ruh Emiciler'den ve diğer karanlık yaratıklardan korunabilmek için yapılabilecek, saydam hayvan şeklinde oluşan bir büyü çeşididir.
**N: Bu büyü ile yapan kişinin eğlence, umut, kurtulma isteği gibi pozitif duyguların bedensel hale kavuşur. Ayrıca ruha zarar veren yaratıklara karşı güçlü bir silahtır.
Jisung'un sunduğu teklif yüzümü güldürmüştü.Bbaşımı aşağıya indirip sırıttım.
"Tamam Sungie. Eğer bir maral gelip seni uyandırmaya çalışırsa şaşırma."
Jisung gülmüş, elini sorun yok der gibi sallamıştı.
"Saatim geliyor; bu yüzden ben kaçıyorum. Sana da şimdiden iyi geceler. Sabah görüşmek üzere."
Elimi ona usulca sallayıp erkekler katı merdivenlerini yavaşça indim. Salonda çoğu kişinin fısıldaşmaları hakimdi.
"Yine mi ceza almış?"
"Hwang'la yine kavga etmişler."
"Yine mi puan kırdırmış bizden. Yeter biz kazanıyoruz, ama bu ergenin hareketleri puanımızı siliyor."
"Çok şanslı, Hyunjin'le aynı ormanda beraber kalacak."
Ve daha niceleri.
Çok düşünmeden tablodan çıktım ve Hogwarts'ın oyun oynamayı seven merdivenlerinden hızlıca indim. Merdivenlerden inerken genelde çok hızlı olurdum, hatta ayağımın tamamı zemine değmez uçlarıyla seke seke inerdim.
Çocukken de parmak uçlarımda seke seke inmeyi çok severdim, bu yüzden bu bende alışkanlık yapmıştı.
Giriş salonuna indiğimde Filch ve Hwang orada beni bekliyordu. Hwang'ın yüzü beni görünce düşmüş gözlerini küçülterek bana bakıyordu.
Filch fenerini yakıp bizi dışarı çıkardı. "Gelin arkamdan." diye emretti. Şu an ne ben ne de Hwang reddedecek seviyede değildik.
Hwang'ın içten içe "Bu koftiyi neden dinlemek zorundayım ki?" dediğini duyar gibiyim.
