†
"Sonra geldi bana patronluk taslamaya başladı. Sanki bok vardı da profesör beni onunla birlikte cezaya bırakı. Mrs. Noris'in (Flich'in kedisi) tüylerinin makasla kesilmesi ve minik bale elbise giyindirilmesinden nasıl bizi sorumlu tutabilirler ki?"
Jisung sinirle her an yeri parçalayabilecek türden konuşuyordu, içindeki siniri sadece hislerinde yaşayamıyordu. Okulun varendasında yürürken çoğu insan Jisung'a bakıyordu; bu kadar iştahlı bakmalarının sebebi ilk defa kızgın insan görmeleri sanırım(!).
"Profesör sizi, kedinin yanında tartıştığınız için ceza vermişti. O hale sizin soktuğunuzu düşünmemişti."
Jisung elini ileri geri sallayıp "Her neyse!" diye bağırmıştı.
Okumakta okuduğum kitaptan kafamı kaldırmadan yandan Jisung'un gözleri anlık olarak hayal kırıklığını belirten halini almıştı. Son yaşadığım olaylar sayesinde o bakışı iyice biliyor ve farkındaydım.
"Minho ile ne alıp veremediğiniz var?"
Jisung aniden sorduğum soru ile gülmeye başladı.
"Ya, ne olacak? Kendisi her seferinde bokça konuşup duruyor, sonra sinirlerimin tasını arttırıyor. Ondan cidden haz etmiyorum, konuşması bile çok sinir bozucu."
Gülerek sanki umurunda değilmiş gibi davranıyordu, beni inandırmaya çalışıyordu. Güldükten sonra yüzü yine anlık düşmüş çenesini sıkmıştı.
"Jisung, anlat anlat diye başının etini yiyen bir insan olmadığımı biliyorsun. Bu yüzden bunun üstünde asla durmayacağım..." biraz sustum, yeniden konuşmam gerektiğini düşünüp tek kaşımı kaldırdım. "İçinde insanları güldürmek için kullandığın soytarını susturup duygularını yaşamalısın. Yalandan gülmeye çalışırken bile artık çenen titremeye başladı. Sence de kendine çok yüklenmiyor musun?"
Jisung'un sıktığı çenesi daha da titremeye başlamış kafasını aşağıya indirmişti.
Okulun varendasında olan boş sınıfı gözüme kestirdim ve Jisung'un bileğinden tutup oraya doğru onu sürükledim. İçeriye onu ittim ve ardından sınıfa girip kapıyı kapattım. Birkaç dakikalığına kapı kilitli kalsa sorun olmaz diye düşünüp kapıya kitleme büyüsü yaptım.
"Burada istediğin kadar ağlayabilirsin."
Jisung bu dediğimle sulu gözlerini daha da saldı ve gözlerini kapattı. Bir eli yanağını bulurken burnunu çekti.
"Beklemiyordun değil mi, onu düşünüp ağlayacağımı?"
Dudaklarımı tek çizgi yaptım ve başımı yana çevirip konuştum.
"Tam olarak bekliyordum diyemem, ama ikiniz arasındaki enerjiye bir ad veremiyordum. İkiniz her tartıştıktan sonra birbirinize tuhaf tuhaf bakıyordunuz. O zamanlar tabii ki anlamamıştım, insan duygularından bir haber kişinin tekiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lentigini » Hyunlix | Hogwarts✓
Fanfic[Hogwarts au] Felix öfke problemleri olan bir gençti, Gryffindor evinde adı "Kuduz köpek" olarak biliniyordu. Üç büyücü turnuvasının olduğu dönemlerden birisine denk gelen altıncı sınıf öğrencisiydi. İçinde olan çatışmalara son vermeye çalıştığı bir...