[Hogwarts au]
Felix öfke problemleri olan bir gençti, Gryffindor evinde adı "Kuduz köpek" olarak biliniyordu. Üç büyücü turnuvasının olduğu dönemlerden birisine denk gelen altıncı sınıf öğrencisiydi. İçinde olan çatışmalara son vermeye çalıştığı bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
†
Londra...
Her renkten muggle araçlarının yüksek binaları kenarına park ettiği o güzel şehir. Kırmızı iki katlı araçların yolcu alıp, taşıması sağladığı o sokaklar, o caddeler. İnsan gözlerinin göremediği son süratle giden mor bir otobüs... Hyunjin güne güzel bir ilkbahar sabahıyla başlamıştı, Yeji'yi uyandırmak için alt ranzasına inmiş ve uyuyan küçük kardeşine ellerini uzatıp onusallamıştı. Yeji korkuyla uyandığında gözlerindeki hırs ve ateş minik kardeşini bulmuştu.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Hyunjin ellerini geri çekmiş dudaklarını yavaşça oynatmıştı: "Şaka yapmak istemiştim."
Yeji sinir bozucu bir şekilde güldü ve kafasını yana yatırarak "Şaka mı, böyle şaka mı olur?" diye devam ettirdi. Hyunjin bir şey demek yerine onu anlamaya çalışır gibi bakmıştı; bunu Minho ve Jeongin ile çok yaparlardı ve bir sorun olmazdı. Minho'dan dayak yeme tehlikesiyle karşı karşıya gelse de bunu şakasına yaptığını bilirdi.
"Hyunjin, Yeji! Kahvaltıya gelin. Size bir sürpriz gelmiş."
Sürpriz kelimesiyle ikizler merak kesilmiş hemen aşağı kata doğru inmişlerdi. Annelerinin dibine giren minikler ona şaşkınlıkla bakarken anneleri elindeki mektupları gösterdi. Hyunjin'in gözleri anında açılmış heyecanla annesine küçük ellerini uzatmıştı.
"Hogwarts kabul mektubu bu, değil mi?"
Annesi ikisini de onaylamıştı.
Hyunjin o an fark etmişti bugün doğum günleriydi. Yeji'ye mutlulukla baktığında küçük kızın umursamadan yemek yediğini fark etmişti. Hevesi tuzla buz olmuş küçük dudaklarını büzerek kardeşine soru sormuştu: "Sen mutlu olmadın mı, Yeji?"
Yeji umursamazlıkla omuzlarını silkti ve "Hogwarts amacından sapan bir büyücülük okulu. Muggle doğumlu olan iğrenç insanlarla olacağıma babamın eğitimi almayı tercih ederim." dedi babasına bakarak. Babası kızının sözlerine karşı gururlandı ve kafasını aşağıya yukarıya salladı. Yeji aldığı onayla kardeşine gözlerini kıstı ve gülümsedi. Hyunjin bu hareketin anlamını çok iyi biliyordu... Yeji ona dolaylı yoldan "senden daha üstünüm" diyordu.
Hyunjin bakışları altında ezildiğinde kendisini kötü hissetmiş ve huzursuzlukla sandalyesine oturup annesinin yaptığı pastırmalı yumurtayı yedi, daha sonra eline aldığı oyuncağı ile arka bahçelerinde bulunan minik süs havuzuna ilerledi ve oradaki ördekleri izledi. Aklına gelen şeyle Hyunjin eline bir taş aldı ve suda oynayan ördeklere doğru ilerledi, sonra da aklına Yeji'nin yaptığı bir şey geldi.
Etrafında bulunan her şeye zarar vermek...
Hyunjin elindeki taşı havaya kaldırdı ve ördekleri izledi; Gerçekten onlara zarar verebilir miydi?Etrafı yıkabilir miydi, Yeji'nin yaptığı gibi... Daha da önemlisi Yeji gibi olabilir miydi?
