²⁵ | Kelid Aynası

1K 162 115
                                    

**W: Bölüm boyunca Felix'i yargılamadan okumanızı istiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

**W: Bölüm boyunca Felix'i yargılamadan okumanızı istiyorum. Bazen karakterlerle empati kurulmadığında hakaretler ediliyor ve açıkçası rahatsız oluyorum. Yapıcı eleştiriye her zaman açığım, ama hakaret etmek yapıcı bir eleştiri değildir.

Kırmızı duvar kağıtlarına sahip olan yuvarlak odanın kenarında olan şöminenin karşısına geçmiş Jeongin'in iksir kitabını inceliyordum. İçinde işime yarayacak bolca defter vardı tahmin ettiğim gibi. Böyle bir defteri neden başı boş bir şekilde etrafa bırakıyordu? Jeongin gibi bir insanın asla yapmayacağı bir şeydi bu.

Tilkilerim dokuz kuyruğunu çıkarmış etrafa koşup duruyordu. Bir şeyleri sorguladıkça yenileri çıkıyordu.

"Felix... Gelecek misin?" Jisung mayışmış kırmızı örtüsünü üstüne çekip mırıldanmıştı. Şu an onun kafası da yerinde değildi. Bugün ödevler arasında azar azar Minho'nun yanına kaçabilmişti. Şapşal arkadaşım olur da üzülürüm diye ona gittiğini bana demiyordu. Kesinlikle yalan söyleyemiyordu.

"Hayır, biraz daha kitap okuyacağım." Onun aksine ben yalanın içinde büyümüştüm. Büyücü mektubuna kadar ailemin bana dediği sevgi sözcükleri artık midemi bulandırıyordu. Sevgili ailem beni bu konuda güzel yetiştirdi.

Jisung'a hiçbir şey anlatmamıştım. Yanlış anlamayın, ona güvenmediğimden dolayı değil. Başka bir zaman olsa anlatırdım, ama Minho ile yeni barışmıştı. Heyecanla hayatında olan şeyleri ona anlatırken ağzından kaçırabilirdi. Bu güvensizlik değildi, kendimi garantiye alıyordum.

Jisung ayağa kalkıp paytak paytak erkekler yatakhanesinin olduğu kapıya doğru giderken bakışlarımı kırmızı baskılı yeşil kitabıma yönelttim. Sardunya masallarının gerçekleri hakkında bilgiler öğrenmiştim. İfrtitlerin yaşadıkları alanlarda bolca bulunurlarmış. Bu sayede İfrit bilmecesi de anlam kazanmış oldu.

Hyunjin'in bu kağıdı önüme koyduğu belliydi; bir şey demedim ne kızdım ne sevindim. Yardımına(!) karşı sadece sessiz oldum ve bilgiyi kendime kabul ettim. Enayisi olan kalbim "Seni seviyor ve yardım ediyor." dese de beynim, "O bizi kullandı, bunu unutma." diyordu. Bu tartışmayı omzumda duran meleklere benzetmişti.

Kim iyilik meleği kim şeytan ayırt edemiyordum.

Gözlerimi birbirine bastırdım ve tekrar kitabıma odaklanmak için dikkatlice yazılanları okudum. Dikkatimi dağıttığı için kendi kendime ayrı triplere giriyordum, sonra da keşke Amortentia içirmiş olsaydı da panzehri içtiğimde düzelseydi diye düşündüm.

Kafamı saate bakmak için kaldırdım ve etrafımı inceledim. Kimse kalmamıştı ortalık sessizdi. Çantamı kafamdan geçirdim ve cüppemin içine sakladım. İksir tüpümü tek dikişte bitirdim ve yavaş yavaş tabloya doğru sessizce yürümeye başladım. Dönen merdivenler tekrardan yerlerini bulmuş, üçüncü kata doğru ilerlemiştim. Deponun kapısını açtığım gibi hemen arkamdan kapattım.

Lentigini » Hyunlix | Hogwarts✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin