Severus 'ailenin' geri kalanının içeri girebilmesi için sinirle soluyarak kapıyı arkasından açık bıraktı.
"Potter! Gel buraya."
Seslerin gürültüsüne uyanan ve şu anda meraktan ölmekte olan Harry merdivenleri hızlı hızlı inerek oturma odasına yöneldi.
İçeride Harry'nin hiç görmediği ama Snape'e aşırı benzeyen yüzünün solu yanık bir kız, diğer tarafta iki Snape Jr.'a benzeyen bir kadın ve en sonda Harry'nin daha önce gördüğü adam.
Omzunda bir el hissedince aval aval milleti seyretmeyi bırakıp koltuğa itildiğini fark etti. Yastık ve örtüsü gitmişti. Snape eliyle Harry'i göstererek "Bu Potter, Büyücülük Dünyası' nın efsanesi. Bir süre bende kalıyor... Bu sene daha feci bir senesiydi yani daha fazla dehşete ihtiyacı yok." son cümlesini ailesinden her birinin gözüne bakarak söyledi.
Sonra mutfağa geçti, ardından tabak çanak sesleri geldi. Geri kalan üç yabancı Snape Harry'le birlikte oturma odasında kaldı.
Genç kadın tam ağzını açmıştı ki mutfaktan iksir ustasının sesi buna izin vermedi, "Morana, gel buraya."
Kız derin bir nefes alıp yumruklarını sıkarak mutfağa girmek için tekli koltuktan kalktı.
Geriye kaldı iki Snape...
Rahatsız edici sessizliği Tobias kımaya karar verdi, "Harry, adın buydu değil mi?" söz konusu çocuk başını sallayınca gülümsedi ve devam etti, "başın nasıl? Daha iyi misin?"
Harry yara izine dokunarak başını salladı "Evet... Mendil için teşekkürler."
Tobias 'önemli değil' dercesine elini salladı.
Araya tekrar giren uzun sessizliği bu sefer orta yaşlı kadın bozmaya karar verdi, hem de bilmeceli bir şekilde, "Lily... Bu çocuk Lily'nin oğlu değil mi?" diye oğluna hitaben sordu.
Harry'nin o an kalbi birkaç vuruşu kaçırdı sanki. Bu kadın annesini nereden biliyordu...
Eski İngiltere tarzı giyinmiş kadın cevap almak için uyarıya yeltenmişti ki "Evet." diyen kesin ve bıkkın ses geldi.
Bunun üzerine tek bir söz daha söylenmedi. Harry'nin aklı hala annesindeydi, sormak istiyordu fakat kadının tavrından çekiniyordu. Yerinde kıpır kıpır kıvranırken iksir ustasının sesi onu sıkıntısından bir anlık çıkardı, "Potter, bana sandalyeleri getirmemde yardım eder misin?"
Harry kanepeden kalkarak merdivenlere, Snape'in yanına gitti. Snape üst kata çıktıklarında omzunu tutarak onu durdurdu.
"Potter, sana ailemin nasıl olduğundan biraz bahsetmiştim hatırlıyor musun? Bu... Pek iyi bir kahvaltı olmayacak. İstediğin zaman odana çıkmakta serbestsin, kahvaltını sana getirim."
Harry tamam dercesine başını salladı. İyi olmaya gayret edecekti çünkü Snape karmakarışık bir durum olsa bile onu insan yerine koyup yemeğe karışmasına izin veriyordu.
İkili birer sandalye kaparak tekrar aşağı indiklerinde üç kişi de mutfak masasına oturmuştu bile. Bay ve Bayan Snape yan yana oturmuş Snape'in kız kardeşiyse ayrı bir köşede tek başına somurtuyordu. Snape ve Harry de yan yana oturduklarında sofra tamamdı.
Yemek sessizdi fakat Bayan Snape bunun sürmesine izin vermedi, "Morana, kazılar nasıl gidiyor?" sakince sordu kızına. Sesi iksir ustasınınki gibi sakin ama tehditkardı.
Kız başını tabağından kaldırarak "İyi, bir kadın ve iki çocuğunun evlerinde iskeletini bulduk." diye yalan söyledi, Eileen ne ima ettiğini anladıysa da bir şey demedi. Başını sallamakla yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐧𝐜𝐞 𝐔𝐩𝐨𝐧 𝐀 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐈𝐧 𝐒𝐩𝐢𝐧𝐧𝐞𝐫'𝐬 𝐄𝐧𝐝...
Fanfiction-𝐒𝐞𝐯𝐞𝐫𝐢𝐭𝐮𝐬- Ceketine daha sıkı sarıldı çocuk. Yaşlı büyücünün burada beklemesini, birinin onu bu sokaktan alacağını söylemesinden yaklaşık bir saat geçmişti. Yaz yağmuru başlamış, İngiltere'nin serin havası caddeleri, ağaçları, evleri okşuy...