|15|

301 38 90
                                    

"Yüzüğü çaldın!"

"Snape-"

"Neden? Neden Potter? O an orada olmamamdan faydalandın-"

"ÜMİTLENMİŞTİM!" Harry ciğerlerinin sınırında bağırdı. İksir ustasına fırsat vermeden devam etti, "Yüzüğün işlevini duyunca ümitlendim, elimde değildi! Bir kez bile olsa annemin yanımda olmasını istedim!" Harry nefes nefese tepki bekledi.

Tepki füze gibi geldi, "Ne biliyordun ki! Beş yıllık bilgi birikiminle ne yapmayı planlıyordun?!"

"Ben bir şey yapmadım ki! Annem buraya geldiğinde fark ettim bunun yüzükten olduğunu."

Snape bütün bu bağrışamadan yorulmuş göründü, burun kemerini sıktı "Çaldın, bilmediğin bir işe bulaştın ve şimdi bütün pisliği benim temizlemem gerekiyor!" sona doğru sesinin yükselmesine engel olamamıştı.

"Sanki sen bir azizsin! Aziz Severus lütfen bizi bulaştığımız günahtan arındır!" ikinci cümlesi baştan aşağı alaya batırılmıştı.

Bütün kavga boyunca Snape'i en çok etkileyen sözler bunlar olmalıydı çünkü Snape'in gözleri görmez olmuştu; sözlerini bağırmıyor, insanı titretecek bir şekilde yumuşakça diziyordu, "Sakın Potter, sakın benim eylemlerimi on beş yıllık tecrübenle sorgulamaya, küçük beyin süzgecinden geçirip bir sonuca varmaya çalışma." birkaç saniyelik sessizlikten sonra devam etti, "suçunu kapatmak için beni öne atma."

Harry, kafasının içinde ona geri çekilmesini söyleyen küçük sese kulak asmadı. Az önce ortaya attığı bombayla Snape'in geçmişini mi yoksa takındığı ahlakını mı eleştirdiğini bilmiyordu ama devam edecekti.

"On beş yıllık tecrübesi olan için bile yaptıklarının hükmü oldukça basit, Snape."

Severus, karşısında bir an James Potter'ı gördüğünü sandı. Çocuğun dile getirdiği cümle, ses tonu, vurgusu-

"Merlin adına n'oluyor..." kanepeden gelen yıpranmış cılız ses iki büyücünün dikkatini de kendine çekmeyi başardı.

Kadın yattığı yerden kanepenin arkasından destek alarak kalkmış, başını tutarak söylenmekteydi.

"Sanki bir Hipogrif sürüsü üstümden geçmiş gibi-" tanıdık adamı fark edince en baştaki öfkesi geri döndü, parmağını ona doğrultarak hararetle konuşmaya başladı, "Sen! Bu senin oyunlarından biri, değil mi! Ne yapacaksın? Beni arkadsşlarına, Ölüm Yiyenler'e mi sunacaksın?" meydan okurcasına kaşını kaldırmıştı.

Adam, suçlamaları duyunca yüzünü buruşturdu. Bu kadar iğrenç biri değildi, iğrenç şeyler yaptığı olmuştu ama bu iğrenç şeylerden hiçbiri bir kadını Ölüm Yiyenler'e sunmayı içermiyordu.

Snape kendini savunmak istercesine "Seni Ölüm Yiyenler'e sunmak gibi bir amacım yok." dedi. Ardından ekledi, "buraya neden geldin?"

Kadın titrekçe kanepeden kalkarken Harry kolup yardım etmek istedi. Ama kendini durdurdu, şu an Snape'in sorduğu soru havaya hüküm sürüyordu.

"Onu sana sormalıyım." kollarını meydan okurcasına göğsünde kavuşturdu, dimdik dikildi adamın karşısına.

Snape sinirle burun kemerini sıktı. Sonra derin bir nefes alarak sakinleşmeyi denedi, konuştuğunda zar zor bastırdığı öfke sözlerine sızmıştı, "Son kez söylüyorum, ben bir şey yapmadım. Soruya cevap ver-"

"Sana hiçbir-"

"Anne, lütfen." Harry daha fazla dayanamayarak araya girdi. Girişimi başarılı olmuş olmalıydı çünkü kadının dikkati ve şaşkınlığı kendine yöneltilmişti.

𝐎𝐧𝐜𝐞 𝐔𝐩𝐨𝐧 𝐀 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐈𝐧 𝐒𝐩𝐢𝐧𝐧𝐞𝐫'𝐬 𝐄𝐧𝐝...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin