"..ne"
"Anne."
Kadının gözkapakları, başının dibinde durup uyandırmak için ona eğilen oğlunu bulmak için titreyerek açıldı. Çevresine bakınınca Harry'nin odasında uyuyakaldığını hatırladı. Fark ettiği bir diğer şey ise kendini daha iyi hissettiğiydi. Onu hücre hücre etkileyen bitkinlik yerini hafif bir yorgunluğa bırakmıştı.
Bakışlarını oğluna çevirince kafası yine bir sürü şeyle bulanmaya başladı, karşısında duran çocuk bile oğlu değildi ki! Aslında öyleydi ama arada neredeyse on dört yıllık bir boşluk vardı. Lily onu tanımıyordu bile; oğlu neleri hoşlanırdı? En çok hangi mevsimi severdi, arkadaşları kimdi, büyüyünce ne yapmak istiyordu?
"Anne iyi misin?"
Çocuğun endişeli sesi, olayları şu an için rafa kaldırması gerektiğini haber verdi. Başarabildi en güzel gülümsemeyi zorla takınarak başını salladı. Yataktan kalkarken gencin aklındaki endişe sisini dağıtmak için "Uyku sersemliğinden ve bu yolculuktan dolayı kafam kazan gibi." diye mırıldandı.
Harry anlayışla başını salladı, "Snape yemeğin hazır olduğunu söyledi."
O adamın adını duyduğunda yüzünden bir gölge geçti gitti. Harry'nin görmediğini umarak başını tamam anlamında başını salladı. Ona karşı hissettiği şey... Nefret değildi, bunu rahatlıkla söyleyebilirdi. Daha çok ihanete uğramış hissediyordu. Nefretle çok yakındı bu iki his ama Lily ayırt edebiliyordu. Ondan nefret edemiyordu, iğrenç bir Ölüm Yiyen olsa bile- gerçi artık değildi ama... Belki de acıyordu ona? Onun sefil grçmişini gören bilen tek kişi kendisiydi, bir yanı bu şekilde büyüdükten sonra kötü kararlar verip hayatını mahvedeceğüni biliyordu. Hatta beşinci yıldaki kavgalarının sonrasında uyuşturucu batağına düşebileceğini bile düşünmüştü. Gençken öyle bir şey yaptı mı bilmiyordu ama şu an ayık görünüyordu, babasının aksine...
İkisi birlikte aşağı inerken Lily bir kolunu oğlunun omzuna doladı. Karşılığında güzel bir gülümseme almaktan memnun oldu.
Küçük mutfağa girdiklerinde masanın hala hazırlanmamış olduğunu gördü. Gerçekten? Bir de sofra hazır demişmiş-
"Snape mutfak küçük olduğu için bahçeye masayı kurdu." Harry şaşkın bakışını yanıtlayarak.
Harry buzdolabından büyük bir pet şişe içerisindeki suyu ona uzattı. Kendisi de ekmek sepetini kaptı ve birlikte bahçeye çıkmak için Harry'nin önderliğinde ilerlediler.
Bahçede Snape kaşık ve çatalları yerleştirmekteydi. Onları görünce anlık olarak kafasını yukarı kaldırsa da tekrar işine geri döndü.
Kısa süre içinde herkes sofrada yerini almıştı. Çorba faslı daha yeni bitmişti ki Snape sandalyesini geri çekip ayaklanmıştı.
"Nereye?" Harry'nin meraklı sesi onu birkaç saniye durdurup ağzını açmasına sebep oldu.
"Profesör Dumbledore'la küçük bir toplantımız var." açıklamasını yaptıktan sonra bir şey demeden eve girdi.
Az sonra bahçeye ulaşan şöminenin sesi Snape'in ayrıldığını haber verdi. Bu durum Harry'nin içinin sıkıntıyla burkulmasına sebep olsa da Lily için pek bir şey ifade etmiyordu. Hatta oğluyla baş başa yemek yemekten oldukça mutluydu.
Neyse ki Lily'nin tanımak için Harry'e sorduğu sorular, gencin düşüncelerini iksir ustasından uzaklaştırmış ve sıkıntının yerini rahatlamaya bırakmasını sağlamıştı.
"Eee? Büyüyünce ne yapacaksın? Baban ve benim gibi bir Seherbaz olmak istemez misin?"
Harry, pudingini kaşığıyla dürterken bunu düşündü. Sorunun cevabı hem evet hem de hayırdı. Seherbaz olmak aslında kişiliğine uyuyordu, kaderin ona yüklediği kötü adamlarla savaşma paketi bu meslek için birebirdi. Ve kendine itiraf etmesi gerekirdi, aksiyonu çok seviyordu. Aslında Seherbazlık onun için biçilmiş kaftandı. Ama bir yanı da bütün çocukluk ve gençlik yıllarının koşuşturma, telaşa içinde geçmesinden dolayı biraz sakinlik arıyordu. Bu sakin ve huzur verici meslek ne olurdu onu hiç düşünmemişti ama küçük bir şey yapabilirdi, kendi işini kurabilirdi. Ah, tabii o zamana kadar ölmezse, böyle de küçük bir pürüz vardı...
![](https://img.wattpad.com/cover/265460967-288-k110873.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐧𝐜𝐞 𝐔𝐩𝐨𝐧 𝐀 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐈𝐧 𝐒𝐩𝐢𝐧𝐧𝐞𝐫'𝐬 𝐄𝐧𝐝...
Fanfiction-𝐒𝐞𝐯𝐞𝐫𝐢𝐭𝐮𝐬- Ceketine daha sıkı sarıldı çocuk. Yaşlı büyücünün burada beklemesini, birinin onu bu sokaktan alacağını söylemesinden yaklaşık bir saat geçmişti. Yaz yağmuru başlamış, İngiltere'nin serin havası caddeleri, ağaçları, evleri okşuy...