|11|

379 43 63
                                    

Morana gitmişti ve Snape'e göre evin huzuru yüzde doksan artmıştı. Çok şükür ki, zaten riskli olan evini Morana yüzünden basmaya gelen Seherbazlar da olmamıştı. Harry ise yavaş yavaş büyüme atakları geçiriyordu ve şu an ergenliğin tam ortalarındaydı. Snape, o konuşurken tiz ve kalın arasında dalgalanan sesiyle alay ediyor Harry'nin damarına basıyordu.

"Bak elimde olan bir şey değil tamam mı!" masada oturan Harry tezgaha yaslanan Snape'in sırtına bağırdı, tabii sesi yine notalar arası gezinmedeydi.

Snape kahvesini karıştırıken gülümsemesini zar zor bastırdı, "Doğru, haklısın."

Harry içinden Snape'e lanetler yağdırırken adamı mahvedeceğine yemin etti. İki gündür canına yetmişti, kesin bulacaktı bir şeyler. Ama ne... Tavan arası... Gizleyemeden sinsi gülümseme yüzüne yayıldı.

"Ne planlıyorsan hemen şimdi yok et yoksa tiz bile olsa bir sesin kalmayacak." Snape bir iskemle çekerken çatık kaşlarıyla uyardı çocuğu.

Harry masumca ellerini başının üstüne kaldırdı ardından tekrar masaya koydu. Neyse Harry içini ferah tutsun görecekti o adam gününü...

"Bugün biriyle bir buluşmam var, sadece yarım saatliğine- en fazla bir saate kadar uzar. Rahat dur, evi yıkma, başına Ölüm Yiyenler'i toplama."

Şimdi sorun bakalım Harry bunları dinliyor muydu? Hayır. Neden? Çünkü şu an Snape'i sinir edecekti, buyrun birlikte izleyelim.

"Biri mi?" Hayır, hayır, hayır yanlış duydunuz canım, Harry hiç bir şey ima etmiyordu.

Snape dudaklarına götürdüğü kahve bardağını geri çekti, "Haddini aşma." kara gözleri ve çatık kaşları kısılmıştı.

Harry'nin hiiiç de umrunda değildi adamın kaşı, gözü; damarını bulmuştı kaçırır mıydı, basacaktı sonuna kadar.

"Haddimi aşmıyorum Snape! Sadece kim diye soruyorum, bir bitki uzmanı mı ypksa bir iksirci mi?" Masum masum sordu Harry.

Snape, yeşil gözlere dik dik bakarken "Ne ima ettiğini sen de çok iyi biliyorsun Potter, senin masum rolünü bir tek Dumbledore yutar." diye son kez uyardı.

Harry keyifle fincanından bir yudum alırken gülümsemesini bastırdı. Daha bitmemişti...

xxx

Genç çocuk oflarken kendini sandalyeden geri itti. Snape, Harry rahat durmayınca ceza olarak beş yüz satır yazdırmaya karar vermişti, tam olarak beş yüz satır 'Profesörümün / vasimin işine burnumu sokmayacağım, kıçımdan garip şeyler uydurmayacağım.'  yazacaktı. Ama yeter yani kaç saattir yazı yazıyordu, koskoca yirmi beş satır yazmıştı. YİRMİ BEŞ!!!

Neyse...

Midesi kazınmıştı çocuğun, az biraz atıştırmalıydı. Sandalyeden kalktı, dolabı karıştırmaya başladı. Şöyle bir bakındı, gözüne çarpan ton balığını kaparak lavabonun başına geçti. Teneke kapağı tutamaktan tutarak açtı, hafifçe eğip fazladan yağı süzüp çekmeceden bir çatal kapıp az önce oturduğu masaya tekrar otururdu.

Saate küçük bir bakış, Snape gideli daha yirmi dakika anca olduğunu gösteriyordu. Canı sıkılıyordu Harry'nin, Snape de olmayınca çatacak kimse kalmıyordu. Şimdi iksir profesörü olsa gider ensesine vurup kaçardı- tamam belki bunu yapamazdı ama iğrenç esprilerinden birini yapıp kaçabilirdi, evde mülteci gibi yaşayan nüfus sayımı yapılmamış kedilerden birini tutup Snape'in kafasına fırlatabilirdi veya.... Veya daha birçok şey.

Ton balığının son lokmasını da ağzına atmıştı ki kapı çalıverdi. Öfleyerek boş tenekeyi çöp kutusuna attı çatalı da hızlıca bulaşık makinesine atıp kapıya koştu.

𝐎𝐧𝐜𝐞 𝐔𝐩𝐨𝐧 𝐀 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐈𝐧 𝐒𝐩𝐢𝐧𝐧𝐞𝐫'𝐬 𝐄𝐧𝐝...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin