Nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Burayı sakın atlamayın ve okuyun. Bu bölüm tamamen geçmişten oluşuyor. Silvana'nın okuldaki ilk yılları yani.
Herhangi bir yorum yapmadan önce de bölüm sonu yazısını okuyun çünkü bu bölüm yüzünden linçlenmekten korkuyorum.
İyi okumalar...
🖇
-21.05.1973-
(4 yıl önce)Bir geçmiş, bir de gelecek vardı. Hangisinde sıkışıp kalacağımız ise hayatın bize sunduğu oyunlardı.
Bazen oyun bozanlık yapmak isteriz, kötü şeyleri hayatımızda istemez ve kaderimizi değiştirmek isteriz.
Ama kaderimizi değiştirmek bile, zaten kaderimizde yazılıydı. Her ne yapacak olursak bu şey zaten kaderimizde yazılı olmuş olurdu. Aldığımız nefes, attığımız adım, verdiğimiz kararlar ve bu kararlardan doğan sonuçların hepsi kaderimizdeki sallanan birer küçük köprülerdi.
Asıl köprüler ise kim olduğumuzdu, kiminle ve ne yapıyor olduğumuzdu. İşte tam bu zamanlarda kaderin olduğu aklımıza gelirdi.
Küçük kanatlı bir perinin hayal dünyasında uçup havada süzülüşüyle beraber altı yaşındayken bir anda kaderi gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Kaderi açığa çıktığında, küçük kız o yaşında olmasına rağmen anlamıştı kaderinin kötü bir kader olduğunu.
Çünkü annesi hep anlatırdı. Eğer kötü, çok kötü bir olay yaşamışsan veya çok üzülmüşsen kaderin kötü demektir. Ya da tam tersi seni mutlu edecek şeyler yaşayıp sevinmişsen kaderin güzelmiş. Annesi ona böyle öğretmişti.
Raden Ajello onun babasıydı, Ölüm Yiyen olan babası. Altı yaşında hem onu, hem de ailesini terk ettikten sonra kötü kaderi yüzünden her zaman kalbi kırık bir kız çocuğu olmuştu. Ne baba sevgisi görmüş ne de hayatının devamında babasıyla yaşamıştı. Bu yüzden daima baba sevgisini başkalarında aramaya başlamıştı.
On üç yaşındaydı Silvana. Bir arkadaşı hastalanmış ve revire götürülmüştü. Silvana'da arkadaşı olduğu için onunla beraber gelmişti. Kız ağlayıp sızlanıyordu, babasının gelmesi için McGonagall'a yalvarıp yakarıyordu.. En sonunda babası revire geldiğinde hasta kız babasına öyle bir sarılmıştı ki Silvana oracıkta yere oturup ağlayacaktı.
Hasta arkadaşı babasının gelişiyle Silvana'yı unutuvermişti. Bu yüzden on üç yaşındaki Silvana, dizlerinde biten elbisesinin eteklerinden sıkıca tutarak revirden çıkmıştı. Büyük kapıyı hafifçe aralayıp arkasında kapattığında karşısında uzun boylu bir çocuğu fark etti. Boyu o kadar uzundu ki, Silvana onun yüzüne bakmak için başını hafifçe geriye yatırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lussuria | James Potter
FanfictionBirbirine sarmaşık gibi dolanan dudakları bu sefer tutkuyla değil, arzuyla değil; gerçek bir sevgiyle harmanlanmıştı. "Neden?" diye sordu Silvana kendini geri çekerek. James alnını alnına yasladığında tekrar "Neden James?" diye sordu. "Ortadan kayb...