Merhaba...
Bu bölümü Ari Abdul'un Babydoll şarkısı ile okumanızı öneririm çünkü o şarkıyı dinleyerek yazdım. Ayrıca son kısımda şarkıdan bir alıntı var.
Speed up veya slow dinlemek sizin tercihiniz ben speed up dinledim.
İyi okumalar!
🎀
Soğuk suyun altında hiç olmadığı kadar ferahlayan Silvana hâlinden memnundu. Yavaşça diğerlerine arkasını dönerek suyun altına daldı. Gözlerini aralayarak kısık gözleriyle su altına baktı. Su tenine işliyor, onu daha da aşağıya çağırıyordu sanki. Dudaklarını araladığında su baloncukları yukarıya yükseldi.
Beline dolanan elleri hissettiğinde tepki veremeden su yüzeyine çekildi. Hafif rüzgârlı, fakat bi' o kadar da sıcak hava yüzüne vurduğunda derin bir nefes aldı ve yüzüne gelen saçları elleriyle geriye itti. "Suyun altında kendini boğmaya mı çalışıyorsun?" Öfkeli ses tonu kulaklarına varınca gözlerini kırpıştırarak buğuyu gidermeye çalıştı.
Görüşü netleştiğinde James'in ıslak gözlük camlarının ardındaki ela gözleriyle göz göze geldi. James iri elini yanağına atarak oraya yapışmış saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Cevap ver."
Silvana ellerini James'in omuzlarına koydu. "Sadece suyun altına girdim." Dudaklarında alay dolu bir sırıtış belirdi. "Abarttın. Ne o, kendimi boğmamdan mı korktun?"
James, Silvana'yı sıkıca kavrayarak aniden ikisini birden suya soktu. Silvana çığlık bile atamamışken yüzü suya gömüldü, ağzından yanlızca baloncuklar çıktı. Suyun altında kaşlarını çatarak James'e dik dik baktı.
James de aynı şekikde, nefesini tutmuş bir şekilde ona bakıyordu. Elini Silvana'nın ensesine atarak suyun altında dalgalanan saçlarından tuttu ve kendine çekerek dudaklarını birleştirdi. Tam bu sırada ikisinin dudakları arasından bir kaç baloncuk daha çıktı.
Silvana gözlerini yumarak James'in omuzlarına sıkı sıkı sarıldı. James'in öpüşüne karşılık vermeye çalışıyordu, suyun altında ne kadar iyi öpüşülebilirse o da, o kadar iyi öpüşmeye çalışıyordu.
En sonunda Silvana'nın nefesi tükenmeye başladığında geriye çekildi. James onun nefessiz kaldığını fark ettiğinde belini kavrayarak birlikte su yüzeyine çıktılar. Silvana öncekine nazaran daha derin nefesler alarak alt dudağını yaladı. "Asıl -" dedi cümlesini toparlamaya çalışarak. "Asıl sen bizi boğmaya çalışıyorsun, James."
James, yüzündeki küçük sırıtışla Silvana'nın yanağına elini yasladı ve üzerine eğildi. "Seni öperken boğulacaksam, bu bana verilmiş en güzel ölüm olur." Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
Silvana sırıtarak kendini kendini geri çekti. "Bu süslü sözler bana işlemiyor, biliyorsun, değil mi?" James'in alnına işaret parmağını bastırarak kafasını geriye ittirdi. "Bana laf değil, icraat lazım."
James tekrar ona yanaşarak, "Sözlerimi -hemen şimdi- icraata da geçirebilirim." dediğinde karadan biri derin bir of çekti. İkisinin başı oraya döndü. Sirius ellerini beline koymuş bir vaziyette ikisine bıkkın gözlerle bakıyordu. "Üçümüz burada oturmuşuz sizi bekliyoruz, farkında mısınız? Eh, bendeki de soru. Suyun içinde fingirdeşmekten bizi mi fark edeceksiniz?"
Silvana yüzünü buruşturdu ve James'in yanından ayrılarak kendince su yüzdeyinde yüzmeye başladı. "Ne diyeceksen de. Lafı geveleyip durma Sirius."
Sirius lafa dalıp ona cevabı yapıştıracağı esnada Remus ondan erken davranarak "Artık gitmeliyiz." dedi. Sirius'un ona ters ters baktığını fark edince omuz silkti. "Hava kararmak üzere. Biraz daha geç kalırsak akşam yemeğine hazırlanamayız."
Silvana bir an kendine engel olamayıp üçüsünü de baştan aşağı süzdü. Kıyafetleri sırılsıklamdı. Biraz önce kıyafetlerini çıkarıp suda onlar gibi yüzmüşlerdi ancak kıyafetleri kurumuş gibi gözükmüyordu. Buradan Hogwarts binasına on dakika kadar bir yol sürerdi. O koca şatoda binaya çıkıp yatakhaneye girmek, bir de üstüne kıyafetleri değiştirip belki de bi' duş almak epey bir vakit alırdı.
Silvana başını salladı. "Haklısın."
"Haklısın - evet!" Bir an da James'in yükselen sesiyle ona döndüler. "Ama biz Silva ile biraz daha yüzeceğiz. Değil mi?" Silvana ilk başta ona tuhafça baksa da sonradan başını salladı.
Onlar hareketlendiğinde Silvana su altına girip bir kaç metre ileride tekrar su yüzeyine çıktı. Sirius'un hâlâ hareketlenmediğini fark ettiğinde kaşlarını çattı. "Sen neden gitmiyorsun?"
"Sanane."
"Aman," dedi Silvana hiç de alınmadığını belirten bir ifadeyle. "Gitmezsen gitme. Yalnız uyarayım," Islak saçlarını geriye atarak sırıttı. "O ıslak kıyafetlerle biraz daha öyle durursan hasta olursun. Ve böylece yeni şakalarımıza katılamazsın!" Silvana kötücül bir kahkaha attı.
Sirius'un yüz ifadesi birden bire değişti. "Sırf hasta olmamak için..." dedi, sanki kendini de inandırmaya çalışıyor gibiydi. "Gidiyorum."
Silvana dilini üst dişlerinde gezdirdi. "Git."
Sirius bir şey söylemesi için James'e imayla baktığında oğlan omuz silkmekle yetindi. "Sana ona bulaşmaman gerektiğini hep söylüyorum Pati." Sanki Silvana onu duyamazmış gibi fısıldadı: "O çok fena biri!"
Sirius, "Bilmez miyim?" diye homurdandığında Silvana aynı anda "Teşekkür ederim." diye şakımıştı. Biraz sonra Sirius hızlı adımlarla Peter ve Remus'a yetişti ve hepsi ormanda gözden kayboldu.
Silvana, koskoca Yasak Orman'da, Kara Göl'ün içinde James ile yalnız kaldığını anladığında boğazından yukarı tırmanan alevleri hissetti. Bulundukları yer yasaktı, dahası tehlikeliydi. Ama Silvana bu tehlike ile James'i baştan çıkarma fikrini düşündükçe parmak uçları istekle kasılıyordu.
Tehlikeli sularda James'le vakit geçirmek makul bir tercihti.
Arkasını dönmek için hareketlendiğinde James ondan önce davranarak arkadan karınına sarıldı ve omzuna yumuşak bir öpücük kondurdu. Silvana başını geriye atarak James'in omzuna yasladı. Yanağını omzuna sürterek mırıldandı.
James ilk önce yanağına, ardından boynuna öpücük kondurdu. James bununla yetinmeyip aniden Silvana'yı kendine çevirdi. Silvana memnuniyetle bunu karşılayarak kollarını boynuna sardı. James dudaklarını es geçerek boynuna ıslak öpücüklerinden kondurdu.
Oğlanın iri elleri bedeninde geziyor, her ayrıntısının, her kıvrımının birer haritasını çıkarıyordu. Dokunduğu yerler su altında alevleniyor ve dudakları da buna eklenince alevler körükleniyordu.
James boynuna bir öpücük kondurduğu esnada dudaklarını oradan çekmeden elini suyun altına soktu.
Silvana bacakları arasında hissettiği elle derin bir nefes alarak başını geriye yatırdı ve kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne baktı. "Ah, baba..." diye mırıldandı hiç hatırlamadığı babasına, kendisinin bile zor duyduğu bir sesle. James onun ne dediği ile ilgilenmemişti. Elleri ve dudakları çalışıyordu o sıra, kulakları kapanmış gibiydi. "Beni affet, tüm yaptıklarım için..."
Silvana'nın babası tarafından affedilmesi imkânsızdı. Bunu en iyi kendisi biliyordu.
***
Yeni bölümlerin geliş düzensizliği için hepinizden özür diliyorum.
Bunu telafi etmem lazım. Artık can sıkmaya başladığının farkındayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lussuria | James Potter
FanfictionBirbirine sarmaşık gibi dolanan dudakları bu sefer tutkuyla değil, arzuyla değil; gerçek bir sevgiyle harmanlanmıştı. "Neden?" diye sordu Silvana kendini geri çekerek. James alnını alnına yasladığında tekrar "Neden James?" diye sordu. "Ortadan kayb...