Mahallede kurban kesiliyordu.Levent Ali'nin sağlığı için dana kestiriyordu. Hayvanın bakışları bana kendimi hatırlattı, bu sabah aynada bende böyle bakıyordum. Acaba benim katilim kim olacaktı?
Dün gece eve gelir gelmez uykuya daldığım için Annem beni azarlayamamıştı. Defalarca arasa da telefonu açmayarak ona onu umursamadığımı gösterdiğimi düşünüyordu. Hâlimi görünce siniri yatışsa da bu sefer de iyi olmadığım için azar işitmiştim sabahleyin. Ona ormanda kaybolduğumu ve düştüğümü söylemiştim.
" Kerem!
Yukarı gelde sargını değiştireyim. "
Başımı kaldırıp Sultan ablaya baktım, boynuma acemice yaptığım sargı onun sinirini bozuyordu. Eskiden annemin çalıştığı hastahanede çalışıyordu. Galiba orada çalışan herkeste böyle bir kötü sargı görünce azarlama hastalığı vardı, bilmiyorum.
" Gerek yok Sultan abla, iyi böyle. Valla bak! "
" Yahu neresi iyi!?
Bak iz kalır inat etme gel şuraya bi bakayım! "
Başımı iki yana sallayıp kasaba girdim. Atilla amca eti döverken yanına geçip onu izlemeye başladım.
" Hoş geldin yaramaz, Ali ne zaman çıkıyor hastahaneden? "
" Bilmem. "
Başıyla aleti işaret ettiğinde başımla onayladım, geri çekilip arkamdan geçti ve tezgahtan çıktı. Aleti kavrayıp ondan gördüğüm gibi eti döverken bunun stresimi azalttığını fark ettim. Duvar dibindeki masaya oturup ellerini göbeğine koydu.
" Küs müsünüz siz? "
" Arkadaş değiliz artık Atilla amca, beni hak etmiyor o. "
Atilla amca dediğime gülerken içeri giren Gürkan elindeki iki cipsi gözüme sokarcasına salladı.
" Artık en iyi arkadaşı benim Baba, bunları seviyor diye iki sokak öteye gidip aldım da geldim. "
Bana bakıp başını iki tarafa sallarken Atilla amcanın yanına oturdu. Gülerek başımla onayladım onu.