-10-

394 34 42
                                    

Abe'in kapıdan başını uzatmasıyla sevinçle kalktım.

"Abe?!Erken geldin."

Harry'e kısa bir bakış attı.

"Sanırım bir anı böldüm."

Harry eşyalarını adama yandan bakarak topladı.

"Bayan Snape ödevimi bitirmeme yardım etti şimdi gitsem iyi olur."

Bayan Snape? Bu beklenilenilir... Bir tepkiydi...

Odadan çıkmadan ona kocaman gülümseyip el salladım o çıkınca Molly kapının dışından kapatmak için hamle yaptı,

"Konuşacaklarınız vardır."

Kapanan kapıyla kalıplı adamın göbeğine sarıldım.Kafamı ona yaslamamın verdiği boğuk sesle konuştum küçük kız gibi.

"Üzgünüm Abe."

Saçlarımı okşadı ve beni kendinden itip koltuğa oturdu. Sarılmamıştı bu Aberfort'un 'affedilmedin' deme şekliydi.

Yüzüne baktım onu hatırladığımın aksine yaşlanmıştı. Albus'a daha çok benziyordu şimdi.Saçları kırlaşmış aralara bembeyaz teller serpilmişti sakalları bir kaç karış daha uzundu yüzünde kırışıklıklar vardı. Gözleri bana tedirgin bakıyordu.

"Uzun zaman oldu."

Dudağımın sağ tarafı seğirdi gözlerimi kısıp yüzüne inceleyen bir bakış attım.

"Haklısın çok uzun zaman oldu. Kendimi tanıyamıyorum aynada kendimi görünce şok geçirdim Abe."

Ateşe dönen gözleri sözlerimden pek etkilenmediğini gösteriyordu.

"Yalancı."

Suratımda ki gülümseme tam anlamıyla soldu. Nefesimi üfledim umutsuzca. Ayakkbılarımı çıkarıp koltukta çapraz oturdum geri yaslanıp kollarımı kendime sardım dik duruşumu bıraktım.

"Haklısın."

Fısıltı gibi çıkan sesimle kafamı koltuğa yasladım. Gülümsemem her şey iyi demem aileyiz demem.

"Nasıl hissediyorsun kızım?"

Ona baktım mavi gözleri parlıyordu baba-kız konuşmasına girmenin sinyalini vermişti.Ne düşünüyorsam onu söyledim.

"Bok gibi... Boğuluyorum gibi... Seninle yaşadığım zamanlardaki yoksunluk krizlerim kadar beter. Bu kez kalbim ve beynim yoksunluk çekiyor. Neler olduğunu bilmiyorum. Severus bana hiç bir şey anlatmadı. Harry ise... Benim saldırgan halim vardı ya? Pasif agresiftim. Aynısı. James ve Lily ölmüş. ve hepsi benim suçum. Eğer..."

Duarksadım aklımda ki olasılıklar çorbasından bir kepçe ayırmak bile acı vericiydi.

"Eğer ne?"

Sert sözleri konuşmamı emrediyorum adeta.

"Gisselle'nin teklifini kabul etseydim. Ne Severus, ne Lily, ne Sirius ne de James... Benim yüzümden karanlığa batmayacaktı. Eğer çocuğum karnımdayken gitmeyi göze alabilecek kadar cesur olsaydım.Bedel ödemiyeceklerdi. Benim yüzümden..."

Gelen hıçkırığı elimi ağzıma bastırarak güçlükle zapt ettim.

Abe kızgın bir ses tonuyla konuştu, haksızdım ona göre bunları düşünmekle.

"Daha da saçmalamadan sus! Oldu olacak Voldemort'a da teslim olsaydım diye vahlanmaya başlama! Saçmalıyorsun. Kendine gelmek zorundasın. Unutma."

Yanaklarımdan düşen sıcak tuzlu yaşlar yollarını bulurken buğulu gözlerim ardından perdelenmiş Aberfort'a baktım. Ağlamaktan nefret ediyorum.

Point De RuptureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin