-19-

89 16 38
                                    

Elimi karnımın üzerinde ttuyordum. İçimde ayrı bir kalp vardı daha küçük bir topçuk henüz lizozomlar sayesinde vücut parçaları oluşmamış.Ama içinde kan akıyor.Zihnim karma karışık...

Severusa tek laf edemiyorum,edemedim,Merlin aşkına zaten bir kaç gündür eve uğrayamıyordu bunun bencillik olduğunu biliyorum ama daha ne olduğunu anlamadan, ne yapacağıma karar vermeden bir şey diyemem ki!

Zihnim çok doluydu ama heyecan hissedemiyorum sanki boşlukta süzülüyorum. Bir bebek.

Onu bu dünyaya getiremem ki, ah getirsem nasıl korurum.Bilmiyorum daha hiçbir şey. Anne olmak ne demek ki zaten? Ben anne olabilirim içimden bir ses bağırıyor umarsızca.

Olması bile mucize ya zaten, yıllar süren uyuşturucu bağımlılığının peşine bebek sahibi olmayı beklemiyordum zaten. Bunu Severus'a açık açık dile getirmiştim.O da hiç zorluk çıkarmamıştı beni, bir kere bile aşağılamamıştı.

Derin bir nefes aldım ciğerlerime ne kadar büyük nefes alsam ne kadar ciğerlerim genişlese de olmuyor işte tutunamıyor nefeslerim boğuluyorum her seferinde daha çok dibe batıyorum sanki.

Paltomu giydim şimdi bir karar vermem gerekiyor bunu saklayamam bununla yaşayamam o kalbi söküp atamam ben kendi refahı için çocuğundan vazgeçen cani varlıklardan değilim ki? Sanırım emin olmam gereken şey için yapmam gereken bir yöntem var tek bir yöntem...

Evin dışında soğuk havada rüzgarda saçlarım salına bir Aralık sabahı karlarda bata çıka ilerledim.Burnumun ucu donmuş ne vakit ağkladığımı anımsayamadığım gözlerimin içleri yanıyor dudaklarım istemsiz aşağı bükülüyor arada birkaç gözyaşı gözlerimi terk ediyordu.

O büyük bembeyaz kefenini giymiş olan o ağacın altında dikildim elimi gövdesine yasladım. Cevabımı kendime vermek için cisimlendim.

Saçlarım rüzgarla savruldu,midem iğne deliğinden geçerken çok bulandı hamilelikten olsa gerek ya...

Hamile.

Bir bebek.

Yeni ve benim önünü açacağım kader.

Bembeyaz malikanenin dışındaki simsiyah parmaklıkların önündeydim. Karlar kürenmiş duvarlar her zaman olduğu gibi tertemiz.

Kapıyı ittirip taş yolda yürüdüm içi karlarla dolan Merlin'in heykelinin yanından geçtim, onu hayal meyal hatırlıyorum ama çok severdim burda oynamayı. Rahatlatırdı beni... Büyük beyaz kapıya Alohamora'yaptım içeri sorunsuzca girdim, kapı kimin büyüsü ve aurası olduğunu rahatça anlayabiliyordu o yüzden biliyorum ki salonda olucaktır.

Salonun kapısından içeri başımı uzattım beyaz ve siyah karışık mobilyalar etraftaydı ve ortalarında şuan yetmişini doldurmuş büyükannem oturuyordu. Saçlarının önünden bir tutamı beyaz geri kalan saçları kapkaraydı tepeden tek bir telin bile kaçamadığı parfümlü bir topuz yapmıştı.

Gözünde küçümseyen bir ifade vardı gözlerinin yanları ve ağızı artık yaşlandım dercesine kırışmalar vardı. Siyah kalem etek, siyah bluz ve siyah dolgu topuk ayakkabılar.

Muggle yetimhanesine ilk gidip Heidi izlediğimde büyükannem Giselle'nin, Bayan Rottenmeier'in çok çok kötü gaddar bir versiyonu olduğunu aklıma kazımıştım, tarzına yeni birşey kattığı söylenemezdi.

İlerleyip karşısında dikildim. Oturmamı istemezdi. Onun karşısındaysanız size köpek gibi davranır komut vermeden tek bir hareket yaptırmazdı. Anneme hak verdiğim tek kısım sanırım genç yaşta bu hastalıklı kadından kaçması.

"Sevgili Torunum ve karnındaki piçi..."

Dişlerimi sıktım çocuğum piç falan değildi ama çenemi kapalı tutmak zorundayım. Yoksa büyücülük dünyasından gönderilmem için kıçını yırtar.

"Merhaba Büyükhanım."

"Buraya neden geldiğini az çok anlayabiliyorum. O aptal adamdan bir çocuk peydahladın ve şimdi onu istemiyorsun... Eh doğrusu da bu, tatlım."

Buharı tüten çayından biraz sütlü çay yudumladı dikkatini çekmek için öksürmem gerekti, çünkü olacak olan bu değil.

"Hayır Büyükhanım.Ben çocuğumu doğurucam... Ve-"

Elini kalırdı sustum dişlerimi sıkıyor dilimi sinirden çiğniyordum.

"Ve baban öğrenince sen ölürsün çocuğa da kim bakar ben mi?Aptal."

Dilimden kan tadı gelmesiyle ağzımı açtım.

"Hayır biliyor musun onu doğurucam, kararlıyım destek ol ya da olma istersen Lord'a söyle ama ölürümde bu bebeği bırakmam."

"Bebeği bırakma piçin ve sen benimle yaşa, size iyi bakabilirim ama kocan bize, bana karışmayacak. Piçini ben yetiştirip eğitimini ben vereceğim.İzin veriyorum kalın."

Arkama döndüm çatal dilinde konuştuğumun farkında bile değildim.

"Çocuğumu sana bırakmam, buraya geldim ve cevabımı aldım Giselle. Sonuna kadar."

Dik duruşla ilerledim ev cinlerinin arasından geçip gittim.

Elimi karnıma koydum. Kalp atışları sanki elimin altındaydı bana destek oluyordu.

Evin yolundayken gülümsüyorum etrafa.

"Biliyorum kötü bir Dünya burası bebeğim. Biliyorum ama... Sensiz güzel bir Dünya olamaz ki... Olamaz..."

Kafamı göklere çevirip neşeyle çığlık attım.

"BEN HAMİLEYİM! BEN ANNE OLUCAM!"

"HEPİNİZ KARŞIMDA DURUN AMA NE OLURSA OLSUN BEN ANNE OLUCAM!!!"

Point De RuptureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin