|30| Işıltılı Gece

195 18 9
                                    

Yalanlarla bırakma beni böyle, Gözlerime bak doğruyu söyle...

*

Jungkook, kardeşini odasından gönderdikten sonra sakinleşmek için eline su doldurup bardak almıştı. Güya içecekti ama bardağı eline almaz o kadar çok sıkmıştı ki bardak elimde tuzla buz olmuştu.

Eli kanlar içindeydi ama umursamıyordu. Tek derdi Jimin'di, Jimin'in başına bir şey gelmemesiydi...

Artık tek çaresi kalmıştı "ya Jimin'le açık açık konuşup her şey anlatacaktı ya anlatacaktı"

*

Jimin ise o günden sonra bir daha ne Jungkook'un ismini duymuş ne de sesini duymuştu. Yüzünü bile görmemişti. Özlüyor muydu? Evet. Kızıyor muydu? Evet

Ayrılmışlar mıydı? Evet

Seviyor muydu? Evet...

Ama belki de kendini bunu yapmaya mecbur hissettiği için ayrılmışlardı. Belki de tüm bu olanlar, Jungkook'un Jimin'e gelip her şeyi anlatamaması zoruna gitmişti. Anlamlandıramıyordu...

Jimin hayatına normal bir şekilde devam etme kararı almıştı. Hoş zaten Jungkook varlığını da hiç hissettirmiyordu.

Zaten bunu Jimin istememiş miydi?

Şirketine gelip odasına geçtiğinde masanın üzerinde bulunan ikisinin fotoğrafına uzunca baktı. Hissettiği duyguların ismi yoktu. Ağlamaktan ise artık gözünden tek bir yaş bile damlamıyordu. Duygusuz ve ruhsuz bir şekilde dolaşıyordu etrafta.

Eline aldığı çerçeveye son kez bakıp çöpe attı. İçinde hiçbir pişmanlık duygusu olmadan. Aldı ve attı

Tam o sırada içeri Jimin'in asistanı Yeji girdi. Jimin hemen kendini toparlayıp konuştu ;

"Evet Yeji kapıyı bile çalmadan girdiğine göre önemli bir şey olmalı?"

"Evet, evet Jimin çok önemli bir şey oldu. Şimdiye kadar Tayland'da yaşayan ve şimdi de Kore'ye dönen iş adamı Jeon Daniel seninle konuşmak istiyormuş"

Jimin'in hiç bir şeye tepki verecek hali yoktu.

"Ee konuşalım o zaman Yeji neresi önemli bunun?"

O kadar ruhsuz söylemişti ki...

"Jimin sen iyi misin? Daniel diyorum hani şu bayağı Bi ünlü mimar olan Daniel, hani senin onun hayranı olduğum Daniel"

"Abartma Yeji o dediğin 3 yıl önceydi. Şimdi öyle bir şey yok"

"Sen bilirsin Jimin, ne diyim şimdi adama?"

"Tamam kabul ediyorum, gelsin konuşalım?"

"Oh be, bir an kabul etmeyeceksin sandım. O zaman öğleden sonraya görüşme ayarlıyorum"

"Ayarla"

Jimin o kadar ruhsuz, o kadar bıkkın konuşuyordu ki Yeji fazla üstüne gitmek istemedi. Ne derse onayladı. Yapacak başka bir şeyi de yoktu zaten...

*

"Tanıştığımıza memnun oldum Park Jimin"

"Evet. Bende memnun oldum Daniel. Ne konuşmak istiyorsun benimle bu kadar önemli?"

"Bilmem, sence?"

"Şu an ne dediğinizi anlamıyorum Daniel Bey"

"Tamam, tamam Jimin. Açık konuşalım. Ben seninle iyi olmak istiyorum, yakın olalım istiyorum"

Jimin sinirlenmişti. Bu ne demekti böyle ya. Ne cürretti bu şimdi böyle?

"Bana bunu söyleme cesareti nerden geliyor?"

Thanks For Everything | Jikook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin