|33| Sahil Kenarı

192 19 11
                                    

Canlar şimdi bu bölümü okumadan geçip 32 ye gidin sonra buraya gelin♡♡♡



İçimde giderek büyüyen çaresizliğimi bir tek sen biliyorsun

1 Hafta Sonra...

*
" Niye böyle dedi ki şimdi bu?"

Taehyung, sabahın 7 sinden beri Jimin'e garip garip sorular soruyordu. Jin'in sayesinde.

Jin sabah erkenden Taehyung'u aramış ve ona bir sürprizi olduğunu söylemiş ve akşama güzelce hazırlanmasını istemişti.

Şimdi ise Taehyung Jimin çizim yaparken dibinde durmuş teoriler üretiyordu. Jimin arada bir sakin ol dese de Tae yerinde durmuyordu ki.

"Artık biraz sakin ol Tae, ne bu böyle sabahtan beri"

Tabii aradan geçen 1 haftada Jimin kimseyle konuşmamıştı. Jungkook'un yüzünü de gördüğü yoktu. Kendini tamamen işine vermişti. Yeni projelerle çok yoğundu.

Şimdi ise çok önemli bir projenin çizim aşamasındayken de Tae tarafından engelleniyordu.

"Tamam, Seokjin aradı seni akşama demekki yemeğe davet etmiş ne var ki bunda?"

Umursamazca sormuştu Jimin. Şu an çok gergin olduğundan dolayı böyle demişti. Normalde tabii ki en sevdiği ikili TaeJin'di. Okul yıllarında bir sınıf üste giden Seokjin'e Tae'yi farkettirmek için az uğraşmamışlardı. Her anlarına şahitti Jimin. Her zaman yanlarındaydı.

Tae'nin sustuğumu farkedince üzülmüştü Jimin. Çünkü Tae'de surat asmış Jimin'e bakıyordu.

Oturduğu masadan kalkıp Tae'nin yanına oturmuştu.

"Tae tamam. Özür dilerim. Bak hatta ne yapalım biliyor musun? Seni en güzel şekilde hazırlayalım. Böyle Jin'in seni görünce ağzı açık kalsın hm?"

Tae'nin keyfi yerine gelmişti. Jimin onun canıydı. Ona nasıl küsebilirdi ki zaten.

"Tamam Minnie, sen nasıl diyorsan."

İki arkadaş sımsıkı sarılmıştı.

*

"Je sais, oui, mais c’est un contrat important pour nous aussi."

Jungkook ortağı olan Fransız bir şirketle telefon görüşmesi yapıyordu. Gergin olduğu her halinden belliydi. Fransızca'yı da zaten Jimin'le beraber öğrenmişti . Bunun dışında 3 dil daha biliyordu.

1 haftadır hep böyleydi zaten sinirliydi. Çalışanların bile en ufak bir yanlışına tahammül edemiyordu. Şimdi de Fransız ortaklarıyla uğraşmak zorundaydı.

Jungkook anlaşmaya yeni bir madde eklemek için çabalıyordu. Fransızlar da sürekli reddediyodu.

"Eh bien, je vous comprends. Je mets fin à l’accord. Vous vous êtes perdu. "

Jungkook için de artık son raddeye gelinmiş konuydu. Sinirle söylemişti. İstediği hiç bir şey yolunda gitmiyordu. Canı oldukça sıkkındı.

Sıkıntıyla oturduğu deri kaplamalı koltuğuna iyi ve yayılmış, gözlerini kapatmıştı. Derin bir nefes almıştı.

" Neden hiç bir şey yolunda değil? Jimin neden yoksun yanımda?"

Kapı çalınınca duruşunu düzeltmiş ve 'gel' demişti. İçeri giren kişiyi doğrusu beklemiyordu.

"Jin Hyung?"

"Evet Jungkook merhaba"

"Gel, geç otur şuraya"

Thanks For Everything | Jikook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin